Ergenekon’dan İsrail’e bir yol gider!
Kulağımın biri Silivri’den gelecek haberlerde, diğeri Gazze’den yükselen “feryat”larda... Silivri’deki “Ergenekon Terör Örgütü duruşması”nda yapılan “çapraz sorgu”ları izlerken, bir yandan da “Terör Devleti İsrail”in Gazze’de gerçekleştirdiği “soykırım” boyutundaki “katliam”la ilgileniyorum... İster inanın, ister inanmayın, “acaba” diye sormaktan kendimi alamıyorum;
“Acaba Ergenekon Terör Örgütü’nün Silivri’deki duruşmalarıyla İsrail’in saldırıları arasında bir bağlantı var mı?..”
Ne dersiniz; “zamanlama” sizce de ilginç değil mi?.. Biliyorsunuz, “Ergenekon Terör Örgütü duruşmaları”nın başlamasıyla birlikte gerek Türkiye’de, gerek Türkiye dışında “dünya çapında olaylar” meydana geleceği yazıldı, çizildi...
İşte bu yazılıp-çizilenleri hatırlayınca; “Acaba İsrail ve ABD, bir taşla birkaç kuş birden mi vurmak istiyor?.. Dünyanın dikkatini Gazze’deki katliama çekmek isterlerken, Ergenekon duruşmalarını gözlerden gizlemek mi istiyorlar?” sorusu aklıma geldi!..
Bu soruyu sorunca, akla yeni bir soru geliyor!..
İnsan, ister istemez soruyor:
“ABD ve İsrail, Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin neresinde?.. Üzeyir Garih cinayetinde, Danıştay cinayetinde ve Necip Hablemitoğlu cinayetinde CIA ve MOSSAD’ın parmağı var mı?”
EMİN GÜRSES VE ERGUN POYRAZ’IN İFADELERİ
Biliyorum; bazıları, bu sorulara “komplo teorisi” gözüyle bakacak ve belki de beni bir “paranoyak” olmakla itham edecek!..
Ama, kim ne derse desin, “gelişme”ler beni haklı çıkarıyor.
Meselâ dün... Silivri’deki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “Ergenekon Terör Örgütü Davası”nın dünkü duruşmasında, tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Emin Gürses’in çapraz sorgusu yapılmış...
Savcı Nihat Taşkın, Gürses’e, “bir telefon konuşması”nı hatırlatıp; “ ‘Hablemitoğlu cinayetinin failini devlet lojmanında gördüm... Onun ne işi var orada?’ demişsiniz... Bu konu hakkında ne söyleyeceksiniz” diye sorunca, Gürses; “konuşmayı inkâr etmek” yerine, demiş ki;
“O olayın bu dosya ile alâkası yok!..
Savcılar, o konuyla ilgili soru sormak isterse, her şeyi anlatırım!”
İlginç değil mi?..
Ama, şu ifade, bana çok daha ilginç geldi.
Gürses’in çapraz sorgusu sırasında söz alan sanık Ergun Poyraz da şöyle konuşmuş:
“Hablemitoğlu cinayetinin çözülebilmesi için önce ABD Başkonsolosluğu’na ‘Neden Hablemitoğlu’nu takip ediyorsunuz? Evini gözlemek için neden araç kiraladınız?’ diye sormak gerekir...
Eğer istenirse konuyla ilgili tüm bilgileri veririm!.. Tetiği çekenin ismine kadar.”
Görüyorsunuz ya;
“Faili meçhul cinayetler”in arkasında CIA var, MOSSAD var!.. Yani ABD var, İsrail var!..
Söz, yeniden Emin Gürses’te!..
Doç. Dr. Emin Gürses, dünkü sorgusunda; Necip Hablemitoğlu, Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis cinayetlerinin arkasında, “Danıştay saldırısını organize eden ekibin bulunduğunu” iddia etmiş...
Mahkeme Üyesi Hasan Hüseyin Özese sormuş:
“Danıştay saldırısının ardında 10 milyar dolarlık ihale iptalinin olduğunu iddia ediyorsunuz.
Bunu açıklar mısınız?”
Buyurun, işte Emin Gürses’in cevabı:
“Danıştay saldırısı, hukuk mezunu olan sıradan bir adamın yapacağı bir saldırı değil... Maslak’ta bir yer var ve Alparslan Arslan buraya gidiyor.
Alparslan’ı cezaevine atmakla olmaz.
Tanıdığım hakim ve savcılara bu olayda İsrail ihalelerinin olabileceğini söyledim.
Bu siyasi çalışmamdır.”
Bu söylenenlere inanırsınız veya inanmazsınız...
Ama, “ufak bir ihtimal” de olsa, “faili meçhul”lerin içinde veya arkasında CIA var, MOSSAD var!..
ABD var, İsrail var!..
İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırım amaçlı katliamın, tam da bugünlere denk gelmesi, size de enteresan gelmiyor mu?.. Acaba ABD ve İsrail, “Türkiye’deki faili meçhul cinayetleri ört-bas mı etmek istiyor?..”
Ne yani;
“Gazze’de 600 kişiyi katleden” İsrail, Türkiye’de 8-10 kişiyi mi katledemeyecek?..
Adı üstünde “terör devleti” değil mi?
BM OKULU’NU BİLE BOMBALADILAR!
Siz hafızanızın bir yerine bu “ihtimal”i de yerleştirip, “acaba?” diye sormaya devam ederken, ben şöyle bir Gazze’ye uzanayım...
Gazze’den gelen son haber şöyleydi:
“Gazze'deki BM okuluna düzenlenen İsrail saldırısında ölü sayısının 40'a yükseldiği bildirildi. Hastane kaynakları, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kurumu’na ait (UNRWA) okula isabet eden İsrail tank ateşinde ölenlerin sayısının 40'a çıktığını, ölenlerin okula sığınanlar ve yöre sakinleri olduğunu söyledi.
Kaynaklar, 2 tank mermisinin okulun dışında patladığını ve şarapnel parçalarının okulun içine ve dışına saçıldığını açıkladı.”
İşte son gelen bu haber; “Yahudi teröristler”in bütün işinin-gücünün “yalan” olduğunu görmeye/göstermeye yeter de artar bile!..
Terör Devleti İsrail’in sözcüleri ne diyordu;
“Biz, sivilleri hedef almıyoruz!..
Camileri bombaladığımız doğru...
Ama, Hamas militanları camiye sığınıyordu...”
Yalan!..
Hem de, kuyruklu yalan!..
Ama, bir an için farzedelim ki, bu açıklamalar “doğru”dur!..
Peki, sormak gerekmez mi şimdi;
“Bir okulu, hem de BM okulunu niye bombaladınız?.. Bombaladığınız o okulda ölen 40-50 kişiden çoğunun kadın, çocuk ve ihtiyarlar olduğunu bilmiyor musunuz?.. Hani, hedef gözeterek ateş ediyordunuz, hani sivilleri hedef almıyordunuz?..
Peki, bu katliam neyin nesi?.. Demek ki siz, hedef gözeterek değil, serseriler gibi rastgele ateş ediyorsunuz!.. Siz, öyle gözü dönmüş bir katiller sürüsüsünüz ki, BM okulunu bile bombalamaktan kaçınmıyorsunuz!.. İtiraf edin artık, dünyayı yalan ve entrikalarla kandırdığınızı itiraf edin!..”
Evet, İsrail’e bu soruları sormak ve “gerçek”leri yüzlerine çarpmak gerek!..
Evet, “gerçek”leri!..
İSRAİL’İN YALANLARI VE GERÇEKLER!
Gerçekler suratlarına çarpılmalı ki, “İsrail’in yalanları” bir bir ortaya çıksın!..
Türkiye ve dünya bilsin ki;
¥ İsrail’in, çoğu çocuk, 600 kişiyi öldürdüğü havadan, denizden ve karadan saldırıları, “Hamas’ın roket atmasına bir misilleme” değildir!..
İlk saldırı, Hamas’tan değil, İsrail’den gelmiştir!..
Ateşkes anlaşmasına rağmen, İsrail, Gazze’ye girip 6 Filistinliyi katledince, Hamas, mecbur kalmıştır misillemede bulunmaya!.
¥ Hamas’ın fırlattığı “Katyuşa roketleri”nin etkisi, İsrail’in abarttığı kadar değildir!.. Son 3 yılda, bu roketlerden dolayı ölen İsrailli sayısı 13’tür!.
Onların da çoğu “roketten” değil, “korkudan”dır!
Buna karşılık, son 3 yılda İsrail tarafından katledilen Filistinli sayısı “3 bin”dir!..
¥ İsrail, istediği kadar “Sivilleri hedef almıyoruz” desin... 27 Aralık’ta başlayan “soykırım saldırısı”ndan bu yana ölen Filistinlilerin yarısından fazlası çocuk ve kadındır!.. Yani “silahsız siviller”dir!..
Kısaca ifade etmek gerekirse;
Hamas mensupları, “erkekçe” savaşıp, “İsrail askerleri”ni hedef alırken, “terörist yahudiler” kalleşçe ve kahpece savaşmakta ve daha çok “çocuklar ile kadınları” hedef almaktadır!..
Dün de, BM okulunu vurdukları gibi!..
¥ “Terör Devleti İsrail’in iddia ettiği gibi, Hamas bir “terör örgütü” değildir... Hamas, hem “İsrail işgaline karşı özgürlük mücadelesi veren silahlı bir örgüt”tür, hem de “siyasal bir parti”dir!..
Son seçimlere de; “ABD, Avrupa ve İsrail’in onayıyla” katılmış, ancak “beklenmeyen derecede yüksek bir oy” alınca, ABD, Avrupa ve İsrail telâşa kapılıp, “Hamas’ın kuracağı hükümeti tanımayacaklarını” ilân etmişlerdir!..
Bu yüzdendir ki, iktidarda “Azınlık Abbas Hükümeti” bulunmakta, ancak bir yılı aşkın süredir “Meclis’ten güvenoyu isteyememekte”dir!..
Zira, evet “Hükümet”tirler ama “milletvekili çoğunluğu Hamas’ın elinde”dir!.
Hamas’a reva görülen sadece bu muamele bile, “S-orospu çocukluğu”nun daniskasıdır!..
¥ BM Okulu’na dün yapılan ve 40-50 civarında insanın öldüğü saldırı; sadece İsrail’in ne kadar “vahşi, barbar ve soykırımcı” olduğunu değil, aynı zamanda BM denilen kuruluşun da ne kadar “aciz” ve ne kadar “ikiyüzlü” olduğunu ortaya koymuştur!..
Kendi okuluna bile sahip çıkamayan, bu okula yapılan saldırıya “kınama” bile yapamayan bir BM, ne için vardır Allah aşkına?..
Taliban’a karşı arslan kesilenler, şimdi dut yemiş bülbüle döndü ya, ervahına yuh olsun!..
.....
Benim, Gazze’ye dair notlarım bugünlük bu kadar... Peki, siz ne yaptınız?.. “Ergenekon ile İsrail arasındaki bağlantı”yı hiç düşündünüz mü?..
Düşünün, düşünün... Mutlaka göreceksiniz!
Özür!
2008 yılının sonları ile 2009 yılının başları, herhalde “özür” modasının hakim olduğu günler olmalı ki, bu günler “özür”lerle geçti!..
Malûm, bazı “aydın(!)cık”lar kampanya başlatıp, “Ermenilerden özür” diledi!..
Hemen ardından, Hükümet’in kararıyla “Kürtçe TV” yayınına başlanması, “Kürtlerden özür” olarak yansıtıldı kamuoyuna!..
Sivas’taki “Madımak Oteli”nin, kebap yenilen bir yer olmaktan çıkarılıp, “müze” yapılmasına dair karar; “Alevilerden özür” olarak yorumlandı!..
Son olarak da, “Vatan haini(!) Nazım Hikmet”e 58 yıl sonra “vatandaşlık hakkı”nın verilmesi, “Büyük Şair(!)den özür” olarak duyuruldu.
Siz şu yazıyı okuyuncaya kadar yeni bir “özür kampanyası” açılır mı bilmiyorum ama, “özür üstüne özür”lerin sayısını ben bile unuttum!..
Ne garip değil mi?.. Hemen herkesten “özür” dilenen şu ülkede, sadece “millet”in kendisinden özür dilenmedi!.. Oysa bu milletin evlatları, “İHL’li” ve “başörtülü” diye yıllardır üniversiteye alınmıyor!..
Onlardan da “özür” dilenmesi için, onların da mı “azınlık” olması, onların da mı “cayırtı” kopartması gerekiyor acaba?!?..