“Şaab-ı Turkiye Habibuna”
Siyonist İşgal Rejimi'nin önde gelen yayın organlarından Jerusalem Post gazetesi Başbakan Erdoğan'a ateş püskürüyor. Gazze konusunda çok “duygusal” davranıyormuş Erdoğan. Açıkça Filistinlilerin tarafını tutması, Birleşmiş Milletler'de HAMAS'ın sesini yankılatmaya soyunması yenir yutulur şey değilmiş. İsrail hükümeti bu şartlar altında Türkiye'yi “arabulucu” olarak kabul etmemeliymiş. Dahası, Ankara'daki büyükelçisini istişareler için merkeze çağırarak Türkiye'ye tavır koymalıymış İsrail…
Cehennemin dibine kadar yolu var Siyonist terör elçisinin! “Arabuluculuğun” da canı cehenneme! Ehud Namert ve arkadaşlarının Jerusalem Post üzerinden savurduğu 'tehditler' bize hoş gelip sefa getiriyor. Keşke daha ileri gidip “Türkiye ile savunma işbirliği anlaşmalarımızı iptal edelim” deseler. Ama demezler tabii. Türkiye'nin Siyonist soykırım makinesine sunduğu imkânları kaybetmek istemezler. Katliam pilotlarının eğitimi için Türkiye hava sahasını tepe tepe kullanmaya devam etmek isterler. Biz de istiyor muyuz bunu? Sonsuz kere haşa! Millet İstanbul'da, Diyarbakır'da, Ankara'da, Kayseri'de, Gaziantep'te, her yerde sokaklara dökülüp “İsrail'le işbirliğine son!” diye haykırıyor, çok şükür. Bakalım milletin vekilleri bu sese kulak verip gereğini yapacaklar mı. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun mecliste konuyla ilgili bir soru önergesi vermeye hazırlandığını öğrendim (belki bu yazı yayınlanıncaya kadar önergeyi vermiş olur). Gazası şimdiden mübarek olsun.
Pazartesi akşamı Gerçek Hayat dergisinin Suriye temsilcisi Adem Özköse telefonla aradı. Şam'da, Filistinli mültecilerin düzenlediği bir nümayişin orta yerindeydi. Atılan sloganları dinletti bana. “Şaab-ı Turkiye Habibuna” (Türkiye Halkı Sevgilimizidr) diyordu Filistinliler. Sonra da “Erdoğan Igsıf Telaviv!” (Erdoğan Telaviv'i vur!) diye haykırıyorlardı. Tekrar tekrar, tekrar tekrar… Türkiye'de halkın Gazze için ayağa kalkması ve Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste. Er geç hak egemen olacak” diye seslenmesi, Filistinli kardeşlerimizi coşturmuş. Henüz onların tasavvurundaki Türkiye değiliz, bugünden yarına olmamız da mümkün görünmüyor; ama Telaviv'i vuramasak da Gazze'yi vuran Telaviv'in suç ortağı olmaktan kurtulabiliriz. İsrail'le imzalanan savunma işbirliği anlaşmaları yırtılıp çöpe atılabilir. Siyonist vahşetin finansmanına yarayan savunma ihaleleri iptal edilebilir. Suriye sınırındaki mayınları temizleme işinin İsrail'e verilmesi ve mayından temizlenen arazilerin İsrail'e kiralanması skandalının önü kesilebilir…
Bir şey daha yapılabilir: Başbakan Erdoğan, Filistin halkının iradesini temsil eden HAMAS liderleriyle Ankara'da RESMEN ve ALENEN kucaklaşarak, o iradeyi ezmeye çalışan uluslararası zulüm sisteminin soysuz çarkına çomak sokabilir.
Erdoğan'ın dün AK Parti Meclis Grubu'nda yaptığı konuşma bu yönde bir işaret gibi görünüyor. İnşaallah öyledir.
Şöyle dedi Başbakan:
“İsrailli yetkililere sesleniyorum: Tarih, İsrail'in yaptığını kara leke olarak yazacak… 550'den fazla kişi niye katledildi? Pazar yeri, okul, cami bombalamanın bir izahı var mı? İnsanların üzerine ölüm yağdırarak neyi çözebilirsiniz?... İsrail geleceğe kin ve nefret tohumları ekiyor… Filistin her zaman bizim hassasiyetimiz oldu. Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Şunu iyi anlamak lazım: Filistin meselesi sadece Filistinlilerin meselesi değildir. Arapların ve Ortadoğu'nun da meselesi değildir. Bu tüm insanlığın meselesidir… Ortadoğu'nun en demokratik seçimlerinden birisiyle HAMAS iktidara geldi. İstedikleri iktidara gelmeyince şimdi yan çiziyorlar. Biz Ortadoğu'yu bir barış havzası olarak görmek istiyoruz. Filistin'de yeni yönetime fırsat verilmeli. HAMAS'ın hataları bu vahşete gerekçe olamaz!...”
Diline, yüreğine sağlık.
Bu sözler Filistin halkının Erdoğan'a duyduğu hürmet ve muhabbeti büyütürken, ona bağladığı umutları da çoğaltacaktır. Cenâb-ı Hak, Filistin halkının bütün umutlarını yeşertsin. Amin.
* * *
NOT: Ümmet-i Muhammed'in yüz akı olan İmam Hüseyin (radyallahu anh) ve aziz yoldaşlarının şehadet yıldönümlerini idrak ediyoruz. TRT bu vesileyle “Tufandan Kerbela'ya Aşure” isimli bir belgesel film yayınlıyor. Uğray Güneysu'nun yönettiği film bugün saat 16:05'de TRT1'de.