Hangi Hükümet döneminde 700 şehit oldu

Hangi Hükümet döneminde 700 şehit oldu

Eğer insanlığın bugüne kadar kirlettiği sular Rabbim tarafından temizlenmemiş olsaydı yeryüzünde içecek bir damla su bulunamazdı.

Eğer kirlettiğimiz havayı Rabbimiz temizlememiş olsaydı şimdi havasızlıktan can çekişir olurduk.

Güneşin doğması, suların buharlaşması, hava imbiğinden geçip soğuk tabakalara çarpıp yağmur, kar, dolu olarak tertemiz geri gelmesi sularımızı pırıl pırıl ediyor.

Rüzgarların esmesi, ağaçların ve çiçeklerin havayı süzüp temizlemesi hava kirliliğini önlüyor.

Aynı şekilde insanlar da doğum yoluyla tertemiz getiriliyor.

Yoksa batının bu eğitim metodlarıyla yeryüzünde herkez Bush'laşmaya, Şaron'laşmaya başlar ve insanlık birbirini yerdi.

Beş senede iki milyonun üzerinde kadın, ihtiyar, çocuk demeden öldüren Bush ve Şaron gibi olacağını düşünün bütün insanların.

Rabbim buna izin vermiyor.

Alınan kötü eğitim, insanın ölümüyle bitiyor.

Her doğan çocuk, İslam fıtratı üzerine doğuyor.

Onun içindir ki, hep "yükselen değer İslam'dır" diyor batılı strateji uzmanları.

Onun için dünyanın her tarafında kötülüklere karşı yürüyüş yapanların yaşları yirmi yaşın altında oluyor.

İsrail'de bile yirmi yaşın altında olanlar bu katliamlara karşı çıkıyor, askere gitmemeye çalışıyor, hapiste yatmayı, çocuk öldürmeye tercih ediyor.

Veya eğer alabilirse pasaportunu alıp İsrail işkencehanesinden kaçmaya çalışıyor.

Eğer kaçamazsa ve orada yaşamaya alışırsa zamanla o da zalimleşebiliyor.

Zulme sessiz kalmak da zamanla sessiz adamı gaddarlaştırırmış.

Firavun sofrasının artıklarıyla geçinmeyi nimet sayan İsrail oğullarından bazıları Musa aleyhisselamla beraber Firavuna direnmekten vazgeçmişlerdi.

Musa aleyhisselam, kendisiyle hicret edenleri çölde bıldırcınla beslerken Firavunun sokaklarındaki sarımsağı özleyenlerden bahseder. Kur'an-ı Kerim.

Kölelik böylesine insana sinen bir şey.

Aynı zamanda kuduz hastalığı gibi bulaşıcıdır da.

Deli bozuğun biri gelir ve dükkanların önüne, kaldırım üstünde tezgah açar.

Dükkan sahibi, dükkanın önünü kapattığı için o deli bozuğa müdahale edecek olur, karşı kaldırımdaki hemen koşup gelir, kaldırım üzerindekine destek verir.

Dükkan sahibi diklenmeye çalışır ama hemen kapı bir komşusu müdahale eder: "Bırak şu deliyi. Uylamaya değmez. Delidir ne yaparsa yeridir" der.

İkinci hafta dükkan sahibinin dükkanına girip çıkacağı yere mal koymaya başlar ve onun dükkana girmesini engeller. Dükkan sahibi müdahale edince komşu müdahale eder ve "Deliye uylama" der ve karşı dükkanı ikiye bölerler bu komşuyu oraya taşırlar.

Kaldırımdaki işgalci, dükkana yerleşir. Karşı kaldırımdaki gelir ve eski işgalcinin bitişiğindeki dükkanın önündeki kaldırıma mallarını koyar. Eski komşuya itidal tavsiye eden bu sefer kendisi kavga etmeye kalkar ama karşı dükkana geçen yılgın komşu koşar gelir ve "Uyma yahu çatlağa, çoluğun çocuğun var" der.

İstanbul'daki pazar yerlerinin, kaldırımların, çarşıdaki esnafın el değiştirmesi biraz da bu yolla olduğu gibi ülkeler arasında yerleşim yerlerinin el değiştirmesi de buna benzer oyunlarla gerçekleşir.

Halkı Müslüman ülkelerin yöneticileri birbirlerine "Uymayalım şu deliye" diyorlarmış.

Fazla ihtiyat, yılgınlığa götürür.

Yılgın insan da "Siz ne yaptınız?" sorusuyla kendini kurtarmaya çalışırmış.

Bu soruyu sormak yerine "Hangi hükümet zamanında yedi yüz Müslüman öldürüldü dört bin Müslüman yaralandı?" sorusunu sorsa daha isabetli olurdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi