Kazdıkça!
Bir yandan Gazze’yi, öte yandan Ergenekon’u konuşuyoruz..
Gazze’de Müslümanların başı dünya derin devletinin Truva atı ile belada.. Burada ise Ergenekon’la uğraşıyoruz..
Ergenekon’da İbrahim Şahin’in evinde ele geçen bir krokiyle gömülmüş bazı şeyleri ararken, yeniden “İsrail’den hibe olarak geldi” derken, sonradan öğreniyoruz ki, bu silahlar için devlet kesesinden ciddi paralar ödenmiş, sonra da bu silahlar ortadan kaybolmuş.
Kimi Susurluk’ta çıktı, kimi askerin envanterine girmiş, kimi polisin. Ama bu silahlar nereye, nasıl gitti bunu hiçbir zaman öğrenemedik..
Yani İsrail’le Susurluk arasında derin bir ilişki olduğu da bu olayla bir kez daha ortaya çıkmış bulunuyor..
Şimdi yapılan kazılarda sadece silah aranmıyor, ceset de aranıyor, belge de, para da!
Kimi de göre Yeşil’in de, Tarık Ümit’in de cesedi bulunabilir..
Malatya’dan Hatay’a, AK Parti’den, Atatürk Orman Çiftliği’nden üniversite bahçesine kadar heryerde kazı yapılıyor..
Bu iş her gün biraz daha derinleşiyor.. Geri dönüşü mümkün olmayan bir noktaya gelindi diye düşünüyorum..
Eğer bu işi nasıl tasfiye edeceğine ilişkin bir projeniz yoksa, bunun sonunda silahlar çekilir..
Ortyaya çıkan belgeler ve bilgiler, Kurtlar Vadisi’ni hiç de aratmıyor. Diziye ara verilse de, haberler daha fazla heyecan vermeye devam ediyor.. Yarın ne olacağını bilmiyoruz..
Bu arada bir şey gördük: Bu iş öyle beş-on kişinin örgütlediği bir iş değil. Bu işin içinde herkes var.. Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK’lar, herkes işin içinde.. Şeyh ve fahişe aynı kadroda..
Bu işin ‘1 Numara’sı yok.. Bir sürü 1 Numara var..
Bu iş Cumhuriyet’le de başlamadı. Koca Mustafa Reşit Paşa, Tanzimat’ın 1 Numarası idi. Meşrutiyet’in 1 Numarası Enver Paşa. Padişahı alıp sürgüne gönderdi. Abdulhamid’i Selanik’e sürgüne gönderip Yahudi iş adamı Alatini efendinin evinde mecburi iskana tabi tutmadı mı?
Cumhuriyetin 1 Numarası Mustafa Kemal’di.. 1940 sonrası 1 Numara İsmet Paşa.. 1950’de İsmet Paşa ve Celal Bayar birlikte götürdüler işi..
1960’ta Gürsel 1 Numara’ydı ama asıl işi onun altındakiler götürüyordu. İlk kez 1950’de, İnönü/Bayar ikilisi döneminde ABD, TSK içinde Seferberlik Tetkik Kurulu şemsiyesi altında Özel Harp’i örgütledi.. Ve Trio oluştu..
Aslında Meşruiyet’te de Enver/Talat/Cemal Trio’su vardı..
Lozan bir İngiliz senaryosu idi. Yahudi/Mason örgütlerinin bir projesi olarak önümüze kondu.. ABD de bir şekilde işe karıştı, ama yapının netleşmesi için 2. Dünya Savaşı’nı beklemek gerekiyordu. Türkiye’nin BM’ye, NATO’ya üyeliği süreci, Kore savaşı ile netlik kazandı. Model ABD idi ve onun için de ABD modeline göre Demokrat ve Cumhuriyet Partileri örgütlendi..
Aslında CHP’nin çizgisi ve Cumhuriyet gazetesinin yayın politikası ile siyasi tercihi bu derin yapının, Cumhuriyet’in ilk 50 yılının ajandasını oluşturur..
60’ta Gürsel, görünen iktidar ve Özel Harp ayrı bir Trio oluşturdu.
İlk ayrışma Erbakan’ın İsviçre dönüşü Turgut Sunalp, Emin Alpkaya ve Ali Topuz, Demirel’i tasfiye edip, yerine MSP destekli sol bir iktidar planladılar..
Demirel 60 sonrası Bayar Misyonu’nun yerine General Gümüşpala’nın yerine getirildi.. İslâmköy maskeli Morison Süleyman, derin yapının Masonik/Sağ ayağını oluşturacaktı ve Risale-i Nur tabanına yaklaşacaktı..
Erbakan Nakşi gelenekten geliyordu ve Sol koalisyonla sağa karşı solun güçlendirilmesi gerekliliğinden yola çıkılarak yeni bir denge oluşturulmaya çalışılıyordu..
CHP-MSP koalisyonu bir kırılma noktasıdır.
Ardından MC dönemi geldi. Demirel ve ekibinin karşı atağı ile Milliyetçi Sağ, Komünizmle mücadele bayrağı altında, soğuk savaşın vurucu gücüne dönüştü..
MİT’teki ve ordudaki ayrışma, Sivas, Maraş, Çorum olaylarına sebep oldu ve derin hesaplaşmayı bitirmek isteyen Evren yönetime el koydu..
İç savaş CHP-MSP Koalisyonu ile o zaman başladı..
Evren 80 sonrasının 1 Numarası idi..
Sonra işler daha da karıştı.. PKK’nın nasıl kurulduğu, Ilımlı İslâm, Demokratikleşme, Liberalleşme, Globalizm, Büyük Ortadoğu Projesi, NATO’nun dağılması, AB, 11 Eylül süreci bu işlerin nasıl daha da karıştığını görmek açısından önemli ara başlıklar olarak not edilebilir..
Evet, herhalde bu gidişle daha biz uzun bir süre Gazze ve Ergenekon’u yazmaya devam edeceğiz
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.