Söz ve davranışlarda yorum farkları
Siyasilerin "Yanlış anlaşıldım" dedikleri, "Kasdı aşan ifadeler" diye açıklamalar getirdikleri, kaynananın geline batan sözleri, gelinin kaynanayı rahatsız eden davranışları, hanımın kocasını kızdıran söz veya davranışları, kocanın hanımını çıldırtan hareket veya lafları bütün bunları konuşanların yaşına, eğitim durumuna, sosyal mevkiine, bulunduğu makama göre değerlendirirsek insanların kendilerini boşuna üzmeleri de ortadan kalkar.
Bizler, Allah'tan başka hiçbir kimseye yaranma yarışına girmeyelim.
Birine yaranırsanız öbürüne batan işler yapar veya sözler söylersiniz.
Ayetin ifade ettiği gibi güzel ve doğruyu yapmaya ve söylemeye dikkat ediniz. Gerisine karışmayınız.
Buyurun size örnekler:
Hoca efendi, oğluna ders vermek için oğlunu alır, ahırdan eşeğini de alır üzerine biner ve yola koyulur.
Karşıdan gelenler "Adamdaki merhametsizliğe bak. Küçücük yavrusunu yürütüyor, kendisi eşeğe binerek gidiyor" derler.
Hoca eşekten iner ve oğlunu bindirir. Karşıdan gelen yolcular "Saygı denen şey kalmamış. Gencecik oğlu eşeğe biniyor, ihtiyar babasını yürütüyor" derler.
Hoca kendisi de eşeğe biner. Karşıdan gelen yolcular "Yazık eşeğe. Ağzı var dili yok. Baba oğul utanmadan ikisi birden eşeğe binmişler, merhametsizler" derler.
İkisi birden inmişler bu sefer de "karşıdan gelenler "Bire adamlar, Allah bu eşeği binmek için yarattı" diye ayıplarlar.
*
Irmağı geçmek isteyen biri karşıdakine sormuş "Karşıya nasıl geçebilirim?" demiş.
Karşıdaki bencil adam cevap vermiş "Karşıdasın ya"
Peki, kim karşıda?
Herkesin durumuna göre karar vermesi karşı taraftan görüneni hesaba katmaması toplumda bunalım meydana getirir.
**
Sanatçı ruha sahip insanlara göre kelebekler dünyanın en zararsız, en sevimli yaratıklarıdırlar.
Çiftçiye göre ise elmalarının üzerine yumurta bırakan ve meyvelerini kurtlandıran ve milyarlarca zarar veren ipek elbiseli canavarlardırlar.
Şair, çiçeklerin solmasına üzülür, çiftçi ise çiçeğin dökülmesiyle meyvenin görülmesine sevinir.
***
Aynı olay karşısında babanın, annenin, oğlun görüşleri ayrı olabilir.
Emekli bir öğretmen, hanımı, oğlu, ve gelini yolda yürürlerken emekli babasının üşüdüğünü gören oğlu, paltosunu çıkarır, babasına giydirir.
Baba paltoyu iyice bir koklar. Gelin, merak eder ve kocasına: "Baban paltoyu niçin kokladı" deyince kocası "Babam paltoya el koydu" der.
Gelin, kaynanasına "Babam paltoyu niçin kokladı" der. Kaynana "Paltoda evlat kokusu var da ondan" der.
Gelin kaynatasına "Baba, paltoyu niçin kokladın. Niçinini en iyi sen bilirsin" der.
Emekli öğretmen: "Paltoda sigara kokusu var" diye cevap verir.
Cübran Halil Cübran anlatıyor: Kral hanımına
-Sen kraliçeliğe lâyık biri değilsin. der
Kraliçe- Sen de senden önce geçen şaşkınların yankısından başka bir şey değilsin" diye cevap verince kral, elindeki saltanat asasını kraliçenin kafasına vurur ve kafasını kanatır.
Bunu gören hizmetçi başı "Aman kralım sen ne yapıyorsun? Bu asa, büyük bir sanatkarın sanat eseridir. Siz ölüp gideceksiniz ama bu asa, sanat eseri olarak nesilden nesile kalarak devam edecek. Ama çok şükür ki kırılmadı. Hatta kraliçenin kanıyla daha fazla değer kazandı" der.
Kralın gözünde önemli olan krallığı ve onun temsili.
Kraliçenin gözünde önemli olan onun kadın olması.
Hizmetçi başının gözünde önemli olan asanın tahihi eser olması ve kraliçe kanıyla değer kazanması.
Bunlar hikaye gibi gelebilir ama Amerika, Afganistan'da milyon yakın insan öldürdü, Irak'ta bir buçuk milyon insan öldürdü, İsrail, iki haftada bine yakın Filistinli öldürdü, batı dünyası "arkandayız devam" mesajını verdi.
Afganistan'da bir tane tarihi Buda heykeline bir tane kurşun isabet edince bizdeki alıklar da dahil dünya ayağa kalktı.
Devamı yarın.