Yanlış Kıraatler
1960'lı yıllardan bugüne Türkiye Müslümanları birtakım yanlış kıraatler (okumalar) ile çok zaman, çok enerji, çok fırsat, çok imkân yitirdiler.
Yaşları müsait olanlar hatırlayacaktır. Geçmişe şöyle bir bakalım, İslâmî kesimde başlıca iki söylem vardı:
* "Biz Asr-ı Saadet'i geri getireceğiz..."
* "İslâm devleti kuracağız..."
Arap dünyasında, Pakistan'da ne kadar radikal, ihtilalci, aktivist, şiddete yönelik yazar ve düşünür varsa kitapları tercüme edilip yayınlandı, tezleri metotları benimsendi. Şiî mollalarının bile tenkit ettiği Şeriati, bizde rehber kabul edildi.
70'li yıllarda ne sert, ne tâvizsiz (ödünsüz), ne idealist radikaller vardı. Şimdi onların çoğu mücahitliği bıraktı, müteahhit oldu, köşeyi döndü...
Arap dünyasında başarılı olmayan birtakım tezler, ideolojiler, metotlar Türkiye'de başarılı olabilir mi?..
Pakistan'da başarılı olmayan İslâmî plan ve programlar Türkiye'de nasıl başarılı olacak?
Türkiye'de iki İslâmî zihniyet ve tatbikat var. Biri klasik geleneksel zihniyet ve tatbikat, diğeri yeni çıkmış aktivist cereyanlar. Müslümanlar acaba hangisine ağırlık verseydi?
İslâm dünyasında ihvan hareketini ilk İbn Teymiyye çıkartmıştır... Ondan asırlar sonra Muhammed İbn Abdilvehhab.
Başka ihvanlar da var. İhvan-ı Sefa gibi.
Fütüvvet hareketi de bir tür ihvandır.
Keşke yakın tarihimizde Müslümanlar şu konulara ağırlık verselerdi:
1. Ehl-i sünnete ve şeriata sımsıkı bağlı kalarak İslâm'ın doğru yorumunu ve çağı yakalayabilmek.
2. Bilgi, aksiyon (ahlâk) ve estetik boyutları çok güçlü, çok vasıflı, çok üstün Müslümanlar yetiştirip bunlardan kadrolar kurmak.
3. Medya sahasında karşıtlarımızdan üstün ve güçlü olmak.
4. İslâmî hareketi kirletmemek için gereken bütün tedbirleri almak.
5. Edebiyatta, ilmî araştırmalarda, sanatta, mimarlıkta, modada, giyim kuşamda, şehircilikte önde bulunmak.
6. Kırsal kesim, varoş, bedevilik kültür ve zihniyetini bırakıp medenî Müslümanlar olmak.
7. Şeriat dairesi içinde bulunmak şartıyla kaliteli ve gerçek tasavvuf faaliyetleri ve hizmetleri yapmak.
8. İslâmî hizmet ve faaliyetler sahasında hiçbir sömürücüye, hırsıza, ariviste, şarlatana, şeyh taslağına, sahte düşünüre, insî şeytana, mukaddesat bezirgânına yer vermemek, bu gibi haşaratı ümmet bünyesinin dışına kusmak.
Müslümanların başarılı olmak için önlerinde iki yol vardı:
A. Devrim ve aktivizm.
B. Evrim... Yumuşak metodlar...
Yanlış kıraatler birinci metoda ağırlık verdirdi. Çok şey kaybettik.
Mısır'daki İhvan-ı Müslimîn hareketini kötülemek aklımın köşesinden geçmez. Ancak Hasan el-Benna'nın şehadetinden, onun yerine geçen Hasan el-Hudeybî'nin hapse altılmasından (yirmi yıl zindanda çile çekmiştir) sonra hareket tecrübesiz ve aceleci bazı gençler tarafından şiddete yönelik maceralara alet edilmiştir.
Pakistan'da Mevdudî'nin İslâmî partisi, hiçbir serbest seçimde başarılı olamamıştır.
İslâm, siyaset dışı değildir ama siyaset üstüdür.
İslâm, Türkiye'ye yumuşak metodlarla, kıştan sonra baharın gelmesi, fırtınadan sonra sükûnetin hakim olması gibi gelebilirdi.
Bunun için ilim, irfan, sanat, ahlâk, karakter, hikmet (bilgelik), fazilet gerekiyordu. Biz bunlara yeteri kadar sahip olamadık.
İktidar olmak ile muktedir olmak arasındaki farkı algılayamadık.
Aksiyon ile aktivizm arasındaki farkı da bilemedik.
Sonunda sahte mücahidlerin foyaları meydana çıktı, müteahhit oldular.
Ülkemizdeki kötü düzeni değiştirip iyi ve faziletli bir düzen getirmek için yola çıkanların bir kısmı kötü sistemin rantlarına, yağlı kemiklerine aç köpekler gibi saldırdı.
Yanlış kıraatler bize çok pahalıya mal oldu.
Bugün Küçük Bir İyilik Yapabilsem
Yeni bir gün başlıyor. Bugün neler yapmalıyım? Mutlaka çok küçük de olsa iyi, doğru, güzel bir şeyler yapmalıyım. Bunları yapmak zor mu? Değil ama insan gaflete düşer yapmaz, yapamaz.
İyilik yapamazsam, bari kötülük yapmayayım. Bu iş kolay mı? Sanırım iyilik yapmaktan zor.
Mevsim kış, şiddetli soğuk var, kuşlar yiyecek bulamıyor. Pencereyi açıp kenarına bir avuç bulgur koysam, kumrular ve serçeler gelip yeseler. Bu bir iyilik olmaz mı?
Evimin önündeki sokakta on küsur kedi var, halleri perişan. Her akşam onlara kedi maması veriyorum. Soğuklar dolayısıyla nafakalarını çoğaltsam iyi olur.
Tanıdıklarımın birine telefonla hal hatır sorsam, selam versem... Memnun olsa... Bu da bir iyilik olur inşaallah.
Kendime de iyilik etmem gerek. Büyük yolculuk için azık hazırlıyor muyum?
Kalem sahibi olduğuma göre insanları müjdelemek ve uyarmak konusunda ne yapabilirim?
Şark Han'a gideyim, Çin işi min işi on-on beş liralık bir süs eşyası alıp birine hediye edeyim. Çam sakızı çoban armağanı.
Bir pazar yerine gideyim. Bir kenarda el örgüsü ufak tefek eşya satan ihtiyar bir kadından alış veriş edeyim.
Bazen dışarıda yemeğe giderken niçin fakir birini birlikte götürmüyorum?
Acaba bugünü hiç gıybet etmeden geçirebilecek miyim?
Bir kötülük görünce üzülmek, içinden buğz etmek...
Bana kötülük edenleri niçin affetmiyorum?
Farz namazlarından birinde büyük bir camiye gitsem, cemaat içinde sadece salih bir kişinin duası kabul edilse, o kişi "Ya Rabbi hepimizi affet..." dese, böylece ben de affedilmişlerden olsam.
Bugün bir kez bile "Ben" demesem.
Büyük kalabalık içinde içime kapanıp inzivaya çekilebilsem.
Okuduğum kitaplardaki güzel öğütlerden birini hayatıma tatbik edebilsem.
Bugün yemek yerine zeytin, peynir ekmek ve çayla karnımı doyursam.
Halime, memleketin haline, İslâm dünyasının haline, insanlığın haline hüzünlenip ağlayabilsem.
Nefsimin istediklerini yapmasam... İstemediklerini yapsam...
Başkalarını kötüleyeceğime kendimi kötülesem.
Ah bugün hiç kötülük etmesem... Biraz olsun iyilik edebilsem...