Başörtüsünden korkmak nasıl tarif edilebilir acaba
Belki yazının başlığını abartılı bulanlar olabilir. Ama bir de şöyle düşünelim. Bu topraklarda bin yıldır başörtü var mı, yok mu? Var. Peki, başörtüsünün bin yıldır bu topraklara ve insanlara ne gibi zararı olmuştur?
Bin yıl içerisinde kaybettiğimiz topraklarımızı ve diğer varlıklarımızı başörtüsü yüzünden mi kaybetmişizdir? Osmanlı İmparatorluğu gibi altıyüz yıl dünyaya hükmeden bir imparatorluk, başörtü yüzünden mi göçmüştür, yoksa İslâm’a olan nefretlerini, başörtüsü kamuflajıyla örtenlerin yüzünden mi?
Genç Türkiye kurulduğunda kılık kıyafet ve harf inkılabı yapıldı. Haliyle her iki inkılap da canlar yaktı, ocaklar söndürdü, İstiklal Mahkemelerinde yüzlerce, binlerce masum insan haksız yere yargılandı ve haksız suçlamalarla cezalandırıldı ama yine de istenilen netice elde edilemedi.
Milli Şef dönemi bu halin en iyi uygulandığı zamandı. İşe Kur’an-ı Kerim’den başlayarak dinle diyanetle ilgili ne kadar eğitici ve öğretici kurum varsa hepsini kapattı. Milleti bin yıllık tarihinden ve inancından koparmak için Köy Enstitüleri başta olmak üzere bir sürü yalan yanlış propaganda türü üretildi ve uygulandı ama, yine asla netice alınamadı.
Dinsizliğin ve din karşıtlığının en yüksek seviyeye çıktığı dönemlerde dahi, bu millet inancından taviz vermedi. Ağzını açamadıysa, içinden Kur’an okudu, duasını yaptı, açıktan namaz kılamadıysa, gözleriyle namaz kıldı ve inandığı değerlere hep sahip çıktı.
Şimdi oturup her aklıselim insanın düşünmesi lazımdır. Başörtüsünün topluma ve ülkemize ne gibi zararları vardır? Başörtünün zararlarını; ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bakımdan ülkemize ve milletimize dair zararlarını sıralayan ve bu yüzden kayıplarımız olduğunu söyleyecek bir kişi çıkarsa, hemen başörtü düşmanı olmaya hazırım.
Başörtüsünü siyasi bir simge olarak algılamak ve inanmak, o kişinin devletle ve milletle problemleri olduğuna dair en önemli işarettir. Nasıl bir siyasi simgedir ki, toplumun her kesiminde ve bütün siyasi partilerde başörtülü hanımlar vardır?
Nasıl bir siyasi simgedir ki, üniversitelisinden tutun da hiç okuma yazma bilmeyen ümmi kadınlarımıza kadar hemen her seviyeden ve her kesimden hanımın başını örtmesine siyasi simge yakıştırması yapılsın? Başörtüsüne siyasi simge demek, cahilliğin ta kendisidir.
Sık sık tekrar etmekte fayda vardır ki, başörtüsü ve dinin hayata tekabül eden kısımlarından rahatsız olan insanlara baktığımızda onların bu topraklarla problemli oldukları görülür. Her birinin geçmişinde bu millet ve topraklarla kavgası vardır.
Halep oradaysa arşın burada. Başörtüsünden nefret eden ve 70 milyonluk bir Türkiye’yi karşısına alacak kadar cesur olanlar, bu ülkeye ve millete ne kadar sadık olduklarını ve bu ülke için neler yaptıklarını bir bir ortaya koysunlar görelim.
Hangi taşı kaldırmışlar da vatandaşımız o taşın kalkmasından kendisine bir fayda bulmuştur. Devletin ve milletin refahı ve huzuru için bir santimlik hangi hizmette bulunmuşlar da milletimiz ve devletimiz o insanlar sayesinde bir ilerleme kaydetmiştir.
Bu milleti ayakta tutan milli ve manevi değerler vardır. Başörtü nefretçileri halkın bu değerlerinden kaç tanesiyle barışıktır ve kaç tanesiyle halkın huzuruna bugüne kadar çıkmışlar ve nefret dışında; “Bizim de sözümüz var” demişlerdir.
Evet, tekrar edelim, başörtü bu topraklarda en az bin yıldır varlığını sürdürmektedir ve bin yıldır bu milleti ayakta tutan mayanın özünde dini inançlar vardır. Hangi dinden olursa olsun, bir milleti ayakta tutan mayanın özünde dini ve milli duygular ve inanışlar vardır.
Ne yapalım ki Türkiye Müslüman bir ülkedir. Hıristiyan veya diğer inanışlara mensup milletlerde de maalesef örtü var ve yine örtü olacaktı. Yani örtünün olmadığı bir inanç sistemi yerküreye ayak basmış değil. Belki bir tek Darwinizmde vardır, onlar da zaten üç kişi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.