Ergenekon, Stinger füzeleri ve o trafik!
Türkiye'nin her köşesinde kazılar yapılıyor, silahlar çıkarılıyor. Bu silahlarla yıllardır burada tartıştığım, sorular sorduğum ama cevap alamadığım sevkıyat arasında nasıl bir bağ var? Günlerdir bunu düşünüyorum.
Eğer bağ varsa, kazılan yerlerden çıkarılan silahlar hiçbir şey. Kamyonlar dolusu mühimmat bulunması lazım. Eğer bağlantı varsa, daha bir çok bölgede kazılar yapılması lazım. Eğer bağlantı varsa el bombalarının değil füzelerin de bulunması lazım. Eğer bağlantı varsa, “Ergenekon silahları”yla İsrail ve K. Irak arasında sağlam bağlantılar kurulması lazım.
Mesela Mayıs 2008'de beş gün boyunca başta Afyon olmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir, Kütahya, Konya Eskişehir gibi illere sevkedilen silahların bulunması lazım. Beş adet Stinger füzesinin nereden getirilip kimlere teslim edildiğini bilenlerin bulunması lazım. Belki bunlar benim hayal dünyamın ürünleri. Herkesin bir senaryosu var madem, bu da benim senaryom olsun…
Silopi'den Türkiye'ye giriş yapan bir araç, Mayıs 2007 civarında Afyon'a ulaşmış olsa. Bir kaç saat sonra Ankara'ya hareket etse. Afyon'da bulunan CIA ve Mossad ekibinden iki kişi, Türkiye'den bazı kişilerle birlikte Ankara'ya kadar araca eskortluk yapıyor olsa, bu sırada Ankara'daki bazı toplantılara İsrail'den katılımlar olsa, “Kurt” kod adını kullanan ve sık sık İsrail'e giden, İsrail'den K. Irak'a sevkıyatlarda başı çeken kişi ve ekibi önemli dosyalarla İsrail'e gönderilse, bütün bu trafiğin her aşamasında Jitem'den bazı kişiler de yer alsa… Hikaye, çok daha çarpıcı olaylarla akıp gitse, “Kurtlar Vadisi” senaryosunun adı bile hatırlanmaz olur. Mesela bir karakter şu konuşmayı yapsa:
“Ben Afyon'da yaşayan bir kişiyim. Önümüzdeki günlerde bir facianın olmasından endişe ediyorum. Bu saldırıları yapanlar (Danıştay saldırısını kastediyor) tüm Türkiye'de var ve her vilayette 20 şer kişilik guruplar halinde bulunuyor. İyi eğitimden geçmiş kişiler. Sırası gelen de böyle bir eylemi yapıyor. İyi derecede silah eğitimi alıyorlar. Her istedikleri anında oluyor. Emri ve silahları Ankara'dan temin ediyorlar. Uzun zamandır bunların içindeyim. Bu kez sırası gelen ve saldırıyı yapacak olan şahsı tanıyorum. İyi derecede askeri eğitim almış, Kanas ve sniper tüfekleriyle yüzde 100 başarı gösteren biri. 1998/99 yıllarında K. Irakta bulundu. Sol ve sağ yanağında birer ben bulunuyor. Sağ kaşının üzerinde bir yara izi var ve kod adı Kurt. Glock marka tabancaların dilinden iyi anlıyor. Bu kez saldırıyı bu genç yapacak ama nereye yapılacağını bilmiyorum . Kendisi Afyon'da ikamet ediyor. 20 Mayıs 2006 tarihinde Afyon otogarından Ankara'ya hareket edecek…..” Nasıl senaryo ama!
Senaryo şöyle (burası gerçek) devam ediyor: Merzifon'dan Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bir mesaj gelir: “Başbakan'ın ve yakın çevresinin tehdit altında. Söz konusu ekibin elinde çok miktarda malzeme ve keşif raporları var. Eylem yapacak olan ekip Y. A. aracılığıyla Ankara Eryaman Evleri, Özgün İpek Sitesi Kat: 2'de bir ev kiraladı. Evde çok sayıda patlayıcı madde, uzaktan kumanda devreleri var. Ayrıca birkaç tane suikast silahı temin edildi. Birkaç yerde de gömülü vaziyette uzun namlulu silahlar var. Ekibin lideri M.E. isimli şahıstır.”
11 kişi gözaltına alınıyor. İçlerinde TSK'nın en seçkin birliği Özel kuvvetler Komutanlığı'ndan Pilot Yüzbaşı E.E., Astsubay M.T. ile adı ve rütbesi belirlenemeyen bir subay da bulunuyor. Evden cephanelik çıkar. Başbakanın, yakınlarının ve Yargıtay üyelerinin evlerine ilişkin krokiler ortaya çıkar. Devam edelim….
11 Eylül'ün altıncı yıldönümü. Ankara büyük bir saldırıdan kurtulur. “Türkiye'nin 11 Eylül'ü” dedirtecek bir hazırlık önlenir. Başbakan yerinden alınıp başka bir yere götürülür. “Patlayıcı PKK'ya, torbalar Irak'a işaret ediyor” denilir. Aynı günlerde memleketin her bölgesinde patlamaya hazır mayınlar, bombalar tespit edilir. Şu soruları sordum o günlerde:
Ankara'nın yanı sıra, hangi şehirlerine patlayıcılar gitti? Silah deposu evleri kimler hangi senaryolar için hazırlıyordu?
Türkiye'de asker, diplomat, siyasetçi ve iş dünyasından bazı kişiler ABD ve İsrail istihbaratı ile K. Irak merkezli nasıl bir işbirliği içinde?
Sık sık İsrail'e giden bazı kişilerle Türkiye'deki saldırılar, suikast hazırlıkları, bombalı saldırı senaryoları arasında ne tür bir bağlantı var? K. Irak'tan Türkiye'nin bazı şehirlerine nakledilen patlayıcı ve silahlarla ilgili trafiği bu kişiler mi yönetiyor?
İsrail'den K. Irak'a nakledilen silahlar, patlayıcılar ve füzelere güvenlik sağlayan Türkiye'ye mensup bazı unsurlar hangi amaç için çalışıyor?
K. Irak'tan Silopi'ye gelip Afyon'a ulaşan, oradan da Ankara, İstanbul ve başka bölgelerine sevkedilen yüzlerce kiloluk patlayıcılar, C-4'ler, silahlar hangi amaç için nerelerde stoklanıyor? Bu sevkıyat sırasında şehirlere gönderildiği söylenen Stinger füzeleri nerelerde kullanılacak?
İsrail'den K. Irak'a haftalarca sevkıyatı yapılan, füzelerin, yakın muharebe silahlarının, anti-tank mayınlarının, topuk mayınlarının, termal kameraların, gece görüş dürbünlerinin, A-3, A-4 ve C-4 patlayıcılarının ne kadarı bu ülke topraklarına girdi? Sadece Ankara'ya bir seferde 750 kilogram C-4'ü kimler götürdü ve nerelerde depoladı?
Kimse bilmiyor, bilmiyoruz. Çünkü bunlar benim hayal ürünüm. Tıpkı 2006'da İsrail Lübnan'ı bombalarken Lübnan'a özel birliklerin neden gönderildiğinin bilinmediği gibi. Aynı anda, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın yerinin Türk istihbaratı tarafından İsrail'e bildirildiği iddialarının kaynağının bilinmemesi gibi.
Dehşet bir senaryo bu. Ne kadarı gerçek bilinmez. Gerçek olduğunu düşünürsek, daha çok kazı yapacağız demektir. Daha çok silah bulacağız demektir. Ta ki, füzeler bulununcaya dek….
Oysa bu senaryoyu ben daha önce yazmıştım burada…. 8 Mayıs 2008'de “Türkiye'nin neresinde silah depoları yapıldı” diye sormuştum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.