Ergenekon, dönüşü olmayan yola girdi ve çıkmamalı
Yazının başlığı Ergenekon meselesinin her an sulandırılarak, ülke ve toplum üzerindeki karanlık emellerin aydınlatılamayacağı endişesini hissettiriyor ama, artık öyle değil; dönüşü olmayan yoldan geri çıkması oldukça zor.
Son dalga operasyonu, Ergenekon meselesini inanılmaz şekilde gerçeğe dönüştürdü. Ergenekon’un medya ayağı olan malum kesim ile siyasi ayağı olan CHP zihniyetli çeşitli çevreler, hadiseyi menzilinden uzaklaştırmaya çalışsalar da başarılı olamayacaklardır.
Son dalga operasyon ve buna bağlı yapılacak operasyonlar, artık milletimizin kafasındaki “acaba” sorusunu tamamen yok etti. Panikleyen ve bağırıp çağıranlara kimse aldırış etmiyor ve hatta biraz da iyi oluyor. Çünkü bu kadar panikleme ve rastgele bağırıp çağırma, olayı kabullendiklerini gösterir.
Kamuoyu büyük bir sağduyu özverisiyle olayları izliyor ve hükümete, yargıya, güvenlik güçlerine destek veriyor. Bu destek, Ergenekoncu olmayan medyanın tamamında görülüyor, fakat “yeterli mi” sorusunu da sormalıyız.
Hadiseleri bir Ergenekoncu yayın kuruluşlarından izlemeli, bir de Ergenekoncu olmayan, “devletin bütünlüğü, milletin bölünmezliği” ilkesine göre yayın yapan kuruluşlardan izlemeli. Doğruları Ergenekoncu olmayanlar söylemektedir.
Bu davaya kamuoyunun desteğinin büyük önemi vardır. Yıllardır devletin tüm kaynaklarını kendi hesaplarına kullanan bu kesimler tamamen deşifre edilmeli ve milletin kaynakları, devletin imkânları çarçur edilmemelidir.
Ergenekon meselesinin bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasıyla ülkemiz kendisine gelecek, devlet millet kaynaşması bugünkünden daha çok ileri seviyelere çıkacaktır. Bu sebeple; “Bu ülke benim ülkem, bu insanlar da benim insanlarım” diyen her ehli vicdan, Ergenekonculara karşı açık ve net tavrını belirlemelidir.
Millet olarak fokur fokur kaynayan bir ülkeden çok yorulduk. Devlet ve millet olarak ne zaman başımızı azıcık yukarı kaldırsak ve memlekette iyi şeyler olmaya başlasa, birileri mutlaka birtakım belalar açarak, ne huzur ne güven ne de istikrar bırakmıyordu.
Görünen o ki, bütün bu olup bitenler, Ergenekon ve benzeri örgütlerin başının altından çıkıyormuş. En son yaşadığımız 28 Şubat ve birtakım bildiriler en açık örneği. Bir bir herkesin yaptıkları gün gibi ortaya çıkmaya başladı. Bu, ülkemiz ve milletimiz için hayra işarettir.
Yeter ki biz halk olarak ülkemizin bütünlüğü, milletimizin bölünmezliği için, kişisel menfaatlerimiz ve düşüncelerimiz doğrultusunda değil, ortak değer yargılarımız etrafında buluşarak, Türkiye’miz adına birbirimizi sarıp sarmalayabilelim.
Siyasi çıkarlar ve bunlara dayalı olarak ekonomik menfaatler uğruna, ülkemizin kayıp yıllarını geri getiremezsek de hiç olmazsa bundan sonra huzurumuz, güvenimiz ve istikrarımızı elde edebiliriz. Her namuslu vatandaşın istediği de bu değil midir?
Ergenekon meselesi, her şeyden önce devlet üzerinde bir korku aracı olarak duran CHP zihniyetini bitirecektir ve bu az bir şey değildir. CHP zihniyetlilerin Ergenekon hadisesinde nasıl da kargaşa ve kaos meydana getirdiğini görmeyen ve bilmeyen kaldı mı?
Türkiye temizleniyor ve temizlenmelidir de. Bu temizlik harekâtında millet olarak tek yumruk olma mecburiyetimiz vardır. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, “Adalet değirmeni yavaş işler ama ince öğütür” dediği gibi. Adaletten kaçılmaz ve geç de olsa adalet yerini bulur.
Kul adaletinde kaybedenler, Hak adaletinde mutlaka kazanırlar. Biz Türkiye’yi ve milletini seven halk olarak; asker, polis ve yargıçların kul adaletini yerine getireceğine inanmalı ve bu insanları desteklemeliyiz.
Çünkü gece gündüz demeden devletimiz ve milletimiz için mesai harcamaktadırlar. Daha coşkulu ve moralli çalışabilmeleri için bütün bir halkımızın desteğini arkalarında görmeleri gerekir. Devletin çarkı yıllardır bunların istediği gibi döndü. Bundan sonra da artık milletimiz için dönmeli. Hem de kıyamete dek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.