Bugün tam üç hafta oldu. İsrail silahları ölüm kusuyor. Savunmasız insanları yerlerinden yurtlarından evlerinden ediyor. Anasız babasız bırakıyor. İhtiyar kadın çocuk ayrımı yapmıyor. Hem öldürüyor hem yıkıyor. Hepsi dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Medeni dünyanın desteğiyle üstelik!

BM var güvenlik konseyi var. Kararlar alıyorlar. İsrail'in umurunda mı. Önceki kararları da umurunda olmamıştı. BM işgal topraklarından çekilmesi için de karar almıştı. İsrail o kararları dinlemediği gibi acil ateşkes kararını da dinlemedi. Yakmaya, yıkmaya ve öldürmeye devam ediyor.

Müeyyide uygulanmadıkça da İsrail'in bu saldırıları devam edecek. Bugün dursa yarın yine başlayacak. 4 milyonluk İsrail, bir buçuk milyarlık İslam dünyasına meydan okuyor. Tabii İsrail 4 milyonluk nüfusuyla ve İslam dünyasının bir hamlede boğacağı silah gücüyle değil arkasına aldığı batı desteğiyle İslam dünyasına kafa tutabiliyor.

Bu katliam devam ederken 395 üyenin katıldığı oylamada ABD kongresi 5'e karşı 390 oy ile İsrail'in savunma hakkı olduğu kararı aldı.

Avrupa Gürcistan'da gösterdiği duyarlılığı burada göstermedi!

İsrail'i saldırgan kılan ve şımartan da bu destek.

Buna rağmen İslam dünyası karar verdiği gün İsrail'i istediği anlaşmaya mecbur kılacak imkanı ve gücü var. Öyleyse neden kullanmıyor. Sebebi basit. Vehn

Rasûlü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: "İleride, milletler, tıpkı aç kimsenin sofranın başına koştuğu gibi sizin üzerinize üşüşeceklerdir; üşüşüp ağzınızdaki lokmaları almak isteyeceklerdir." Sahabi sorar: "O gün bizim azlığımızdan mı böyle olacak ya Rasûlallah!?" Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), "Hayır; bilakis siz o gün fevkalâde çok olacaksınız; ama Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı olan mehabeti çıkaracak; (yani hasımlarınız nazarında saygısız hâle gelecek, emniyet telkin edemeyecek ve ağırlığınızı hissettiremeyeceksiniz. Aynı zamanda Allah sizin kalbinize 'vehn' koyacak." buyurur.

Sahabi yine sorar: "Vehn nedir ya Rasûlallah?"

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem); "Vehn, (gelip-geçici yanları itibarıyla) dünya sevgisi, dünyayı birinci plânda ele alma ve ölümden ürkmektir." buyururlar.

Gazze'ye ölüm yağdıranlar İslam dünyasından çekinmiyorlar. İslam dünyasının mehabeti kalmamış. Bu ayrılık bu dağınıklık rüzgarımızı alıp götürmüş, fazlasıyla insanımız olduğu halde fazlasıyla sermayemiz olduğu halde gücümüz kalmamış.

Gücümüzü tekrar toplamamızın tek yolu da "onlara karşı gücünüzün yettiği kuvveti hazırlayın" emrine imtisal etmektir.

Düşünüyorum çare bulamıyorum. BM müeyyide uygulamıyor. NATO tam nato kafa nato mermer. Gazze'nin komşu ülkeleri HAMAS bitecek umud ve sevinciyle katliama sessiz kalmanın ötesinde gizliden gizliye İsrail'e destek veriyorlar.

Çare? Çare Erbakan hocanın 40 senedir gündemde tuttuğu, bugün ne kadar haklı olduğu artık inkar edilemez bir gerçek olan İslam Barış Gücü. Adının illa İslam Barış Gücü olması şart değil. Ama İslam ülkelerinin NATO benzeri bir güç oluşturup artık kendini korumayı öğrenmesi gerekir. Bu gücün varlığı bile başta İsrail olmak üzere bütün batıyı hizaya getirecektir. Dahası adaletsiz dünyaya denge getirecektir.

Mesela İslam konferansı örgütünün 57 üyesi var. Her üye bin asker on tank ve birer uçakla bir Barış Gücü oluşturabilirler. Eksik olan sadece irade!

Ve mesela böyle bir güç Lübnan'a konuşlanmış olsaydı. İsrail Gazze'ye saldırabilir miydi? Bütün İslam dünyasını karşısına alabilir miydi. Alamazdı. Şimdi karşısında fiilen Mısır duruyor ikinci üçüncü planda Ürdün ve Suud duruyor. Onları da bir şekilde ikna etmiş! Öteki ülkelerin eli kolu bağlı.

Unutmayalım bugün Filistin'e gönderdiğimiz yardımların mağdurlara ulaştırılması bile İsrail'in iznine tabi!

Üzerimizdeki vehni atacak böylesi bir gücümüz olmadığı sürece -bugün Filistin, Irak ve Afganistan işgal altında- yarın hangi ülkenin işgal altına alınacağı belli olmaz.

Uluslar arası hukuk, ilişkiler vesaire gibi diplomatik gerekçeler ileriye sürülecektir. Bunların hiçbiri 60 senedir Filistin'e neden uğramıyor?