“İnançta Arınma” Zaferin İlk Adımıdır
Ümmetimizin tabii önderleri olan alimlerimiz ve
mürşitlerimiz, örneğini Kur’an’da gördüğümüz bir cihada girdiler
kahramanca. Gözlerinde ne dünya vardı onların, ne de ukba.
Hep başkaları için yaşadılar.
Ama bir şeyin farkındaydılar. İnsanlığa yapılacak en büyük hizmet, onlara imanı anlatmaktı. İnsanla İslam’ı buluşturmaktı. Her şey buna feda edilmeli, tevhid mücadelesi sürdürülmeli idi. Hamdolsun kısmen başardılar da bunu.
Çağın Ebu Bekir’leri, Ömerleri, Musab’ları, Halid’leri yeniden
yetişiyor ve “Yeniden İslam’a” diyorlardı. Dünyanın dört bir
yanında İslam’ın bayrakları yeniden göklerdeydi. Cehalet ilimle,
korkaklık imanla aşılıyordu.
Örnek alınan Asr-ı saadetin zaten iki temeli vardı. Birincisi; İslam’dı, Kur’an’dı. İkincisi de, ona tam inanan ve onu tam yaşayan ashab-ı kiramdı.
Çağımıza gelince, Kur’an kaybolmamıştı. Kıyamete kadar
kaybolmayacaktı da. İşte ona tam inanan ve onu yaşamaya çalışan
insanlar da yetişiyordu.
Diriliş başlamıştı. Buna her Müslüman katkıda bulunmalıydı. Alimler insan yetiştirerek, yazarak, konuşarak; zenginler taşını, tuğlasını alarak; işçiler onları taşıyarak; ustalar yerlerine koyarak... İslam binası yeniden kurulmalıydı.
Tıpkı aşkla, şevkle, imanla ve heyecanla Medine’de Mescid-i
Nebi kurulur gibi.
“İnançta Arınma” kitabı da işte bu amaçla yazıldı. Eğer bu eser bu yolda bir katkıda bulunursa, binada bir kumla da olsa bir etkisi olursa, ya da kutsal yapıya bir tuğla olarak konulursa, kalbinde yatan hizmet amacı yerini bulmuş olacaktır.
Beyan yayınlarından yeni çıkan bu mütevazı eseri alalım, okuyalım, okutalım. “Bir tuğla da sen koy” deyişimiz bu yüzdendir ve buna davettir.
Amacımız Allah’tır. Aradığımız O’nun rızasıdır. Korktuğumuz
ayrılıktır. Mazi muhteşem, âtî parlaktır.
Evet, zor bir zamanda yaşıyoruz. Ama İslam dünyasında büyük bir diriliş yaşanmaktadır. Bütün bu acı olaylar, teslim olmamanın belgeleridir. Müslümanlar büyük zaferlerin eşiğindedir. Büyük bir medeniyetin doğum sancıları yaşanmaktadır.
Tarih ve sosyoloji, tıpkı imanımız gibi ümitvar olmayı haykırmaktadır. Ümit kesen, ye’se düşen bizce ahmaklık etmektedir.
Kaldı ki bize gereken sebeplere sarılmaktır. Zafer Allah katındadır. Onu dilediğine verir. Ama o verdiği de zaferi dilemeli ve buna kendi çapında hazır olmalıdır.
İslam coğrafyası fiilen savaşa girmiş dersini almaktadır. Bir yanda mücahitler, bir yanda muhacirler, bir yanda da Ensar yetişmektedir. Zafer inananların olacaktır ve inşallah çok da yakındır.
Biz ihlasla Allah diyelim ve gereğini yapmaya devam edelim.
O bize yeter, ne güzel bir velidir O, ne güzel bir vekildir.