Sivas-Ergenekon hattı?!..
Şimdiden duyurmuş olayım;
Bugünlerde, bu gazetede “Sivas-Ergenekon hattı”na ilişkin son derece “ilginç”, “çarpıcı” ve de “öğretici” bilgiler yer alacak.
Görelim mi;
“Vatan-Millet-Sakarya”dan PKK'ya, oradan da Sivas'a giden ve tabii “28 Şubat'a uzanan” güzergâhta kimler varmış?..
Ne gibi ilişkiler varmış!..
Ve koca Sivas, 33 idamlı Sivas, nasıl da yanmış, yakılmış!..
•
Bugün baktım;
Ergenekon terör örgütünün söylem ve usulleri ile Sivas olayları arasındaki bağlantıya dikkat çeken bizcileyin yazarlara sataşmış kartel dönmesi!..
Patronu, kalemşörlerine habire, “Ergenekon meselesini fazla uzatmayın!.. Medyayı filan bu işe bulaştırmayın, asın İbrahim Şahin'i olsun, bitsin!..” makamında yazdırıyor ya...
Bizim buralardan gitme oğlan da,
“Ergenekon’la Sivas olayları arasında bağlantı kurmayın!..
Şeriatçılar laikleri yaktı!..
Bu iş bu kadar basit!..
Uzatmayın!..” filan diyerek ortama uyum sağlama çabasında!..
•
Dur seeeen!..
Sivas'taki “medya parmağı”na da gireceğiz!..
Sen o zamanlar, şimdiki yerinde değildin...
Hatırla bakalım;
O zamanlar “başka yerde olduğun için” seni manşetlere taşıyıp, “hırsızlıkla, hortumculukla” suçlayan şimdiki medya grubun hangi fotoğrafları, hangi amaçlarla “yanlış” basmıştı...
Nasıl da kışkırtıcılık yapmıştı?
Kısmetse,
Meselenin o taraflarına da çakacağız önümüzdeki günlerde!..
•
Efendim,
Her fırsatta yazıyoruz;
2 Temmuz 1993 tarihindeki Sivas olaylarına giden yolda “Ergenekon Terör Örgütü”nün ayak izleri var!..
Bir dönüp baktım ki;
Bugünün ETÖ sanıkları,
O günlerde “Sivas'ı yakmak için” ellerinden geleni artlarına koymamışlar.
Aziz Nesin'in, Erdal İnönü'nün o süreçteki rollerini ve bugün birer Ergenekon Terör Örgütü sanığı olarak kimi cezaevinde bulunan, kimi de tutuksuz yargılanmakta olan zatların, 2 Temmuz'un birkaç ay öncesinde ne tür “gayri nizami eylemlere” imza attıklarını...
Laiklerle Şeriatçıların, Alevilerle Sünnilerin arasını açmak, “kin-nefret ve çatışma” ortamı meydana getirmek için ne gibi “kirli” yollara tevessül ettiklerini görmezden gelebilir miyiz?..
Sivas öncesindeki “eylemleri” ile,
367 tartışmaları esnasında Çağlayan'da, Tandoğan'da Şekeroğlan'da yaptıkları öyle benzeşiyor ki...
Sivas olaylarını kışkırtan Parti'nin Genel Merkez binası, “Ergenekon terör örgütü” operasyonları çerçevesinde basıldığında,
“Yargıtay binasının güvenli giriş ve güvenli kaçış yollarını gösteren krokiler” ele geçirilmişti!..
Düpedüz “Yargıtay'ı vurmaya hazırlanıyor”larmış;
Laikçiler tıpkı Danıştay saldırısının hemen ardından yaptıkları gibi, olay yerine koşsunlar,
“Bu saldırıyla laik cumhuriyet hedef alınmıştır!” hezeyanlarıyla orduyu tahrik etsinler...
Ordu da ('Genç Subaylar rahatsız!' başlığı da atılmıştı zaten) müdahale etsin, Türkiye'yi bir elli yıl daha geriye götürsün!..
Oyun aynı oyun...
Sivas'ta da yapılan buydu;
Laik-antilaik çatışması çıkartılacak...
Ve Ordu “politikaya”, “idareye” bulaştırılacak!..
Olaylara giden sürece dönüp bir bakın...
-Günümüz Ergenokon sanıklarının Şeytan Ayetleri rezilliğini tefrika ettiğini göreceksiniz...
-Refahçı Başkan'ın karşısına dikilecek bürokrat takımının “özel görevlerle” Sivas'a gönderildiğini,
-Sivas olaylarından bir gün önce, “Bütün Şeriatçılar hırlayan köpeklerdir!.. Sivas'taki köpeklere papuç bırakmayacağız” yollu hezeyanların “derin televizyonda” sergilendiğini,
-Cuma hutbesinin davullarla, zurnalarla bastırılıp, Sivas'lının iyice çileden çıkarıldığını,
-Bununla da yetinilmeyip, protestosunu yaptıktan sonra efendice evine, dükkanına yönelen vatandaşa, birtakım “kamu görevlileri” tarafından “Aziz Nesin Otel'de, Aziz Nesin Otelde, şehirden gitti diyorlar, inanmayın Ey Sivaslılar” yollu çağrıların yapıldığını,
-“Alevi Mahallelerine”, “Şeriatçıları ihbar tahtaları”nın yerleştirildiğini,
-Oralara yazılanların daha sonra, “Sivas sanıkları” olarak “idam hükümlerine” sürüklendiğini...
Bunları ve önümüzdeki günlerde ortaya koyacaklarımızı göreceksiniz!..
Aradan bunca yıl geçtikten sonra,
Sivas olaylarını kışkırtmakta başı çekenlerin, Ergenekon terör örgütünün de başını çektiklerinin ortaya çıkmış olması ne güzel değil mi?..
İpi çektikçe gerisi geliyor,
Bilemiyorum bir yerde düğümlenecek mi?..
Yıllardır Sivas'a kafa yoruyorum, Sivas'ı okuyor, Sivas'a gidiş gelişlerimde, “dostlarımı” bıktırmayı göze alarak, “o günlerin öncesini ve sonrasını” konuşuyorum...
Zaman zaman, “Sivaslı da Türkiye de yıkımı unutsun!..” hassasiyetiyle bu konuyu küllenmeye bırakıyorum...
Lâkin, buna da, “Madımak'ı müze yapalım!” çetesi ile peşinden giden “ezik takımı” müsaade etmiyor...
Hayır, Sivas'ın arkasındaki Ergenekon çözülmeden, Sivaslıya da bize de rahat yok!..
Kafayı kuma gömmek faydasız,
Üzerine gideceğiz!..
Sivas'ta kimse ölmemeliydi...
O yangın olmamalıydı!..
Lâkin oldu;
Orada bazı Sivaslılar, “KURŞUNLANARAK”; bazı şairler de karbonmonoksit gazından etkilenerek, maalesef hayatlarını kaybetti.
Cenab-ı Allah herkese amelince rahmet eylesin.
Bu meseleyi, “laikler-şeriatçılar” değil de, “Ergenekoncular ve mağdurlar” bağlamında ele almakta sonsuz fayda...
Hatta zaruret var!..