Star'a Asker cezası!..
Saçma sapan bir mevzu;
Star gazetesinin röportaj yaptığı bir Eski JİTEM'ci, Güneydoğu'daki bazı faili meçhul cinayetlerden “eski” meslektaşı olan bir Emekli JİTEM Albayı'nı sorumlu tutmuş...
Buna üzülen JİTEM Albayı da gururuna yediremeyip kafasına sıkıvermiş!..
Ve saçmalığın daniskası da,
Genelkurmay Başkanlığı, Star gazetesinin “yaramazlık yapmama” şartına, yani “pamuk ipliğine” bağlı “üç günlük” akreditasyonunu iptal etmiş!..
Hasan Karakaya ağabeyimizin belgeleriyle ortaya koyduğu gibi;
“Müntehir JİTEMci Albay”ı hem de 4 sene önce “cânilikle” itham eden “Aydın Doğan”ın gazeteleriydi...
Yani...
“Akredite kartel”di!..
O JİTEMci Albay'ın, kartel taarruzu altında bulunduğu günlerde intihar etmeyip de...
Taaa dört sene sonra,
“Star”ın haberi tekrarlaması üzerine, “üzülmüş” ve bundan dolayı da “ebedi azâbı göze almış” olması ziyadesiyle “akıl karıştırıcı” değil mi?..
Net konuşacağım;
JİTEMci Albay, “ötmesinden endişe duyanlar tarafından” katledilmiş olmalı!..
Faili meçhul cinayetlere bir ilâve daha!..
•
Efendim, Mühtehir Albay'ın durumuna ilişkin bir yazı değil bu.
“Star'ın üç günlük akreditasyonuna iptal” mevzuunu ele almak istiyorum daha ziyade.
Bir kere;
Star gazetesinin akreditasyonunun iptal edilmesi tıpkı “şarta bağlı olarak akredite edilmesi gibi” gayri hukuki bir uygulamadır!..
Genelkurmay dediğin;
Vakit okuyucularının, Şafak okuyucularının, Zaman, Star, Milli Gazete, Yeni Asya okuyucularının da aralarında bulunduğu milyonlarca vergi mükellefinin katkılarıyla “eleman istihdam eden” bir güvenlik birimidir!..
Onca Ordu mensubunu;
“Dışa karşı güvenliğimizi” sağlasınlar diye, milli onurumuzu şanla, şerefle ve bizim temin ettiğimiz alet edavatla korusunlar diye çalıştırıyoruz!..
Ordu gözbebeğimizden ziyade, sopamız...
İcabında düşmana insin; hatta inmesi de gerekmesin, duruşuyla “caydırıcı”lık kesbetsin diye...
O güçlü sopasıyla dünya barışının da teminatı olsun diye!..
Ordu dediğin budur.
Her Türk asker doğmaz, tıpkı her Türk'ün gazeteci, çöpçü, bekçi doğmadığı gibi!..
Bazıları “askerlik” yapar; diğerleri onların ihtiyaçlarını karşılar!..
Mevzu budur..
Ordu da budur.
JİTEM gibi bir yapılanmanın da bu çerçeve içinde yeri yoktur!..
Dışa karşı ve de ancak millet yetki verdiğinde kullanılmak üzere görevlendirilmiş bir güvenlik biriminin,
bir JİTEM Albay'ının suçlandığı söyleşiyi basan gazeteye, “basın toplantılarına almama” gibi bir “yaptırım uygulaması” da “mantıksız” ve çok daha önemlisi, “hukuka aykırı” bir tutumdur!..
Ya, bakın...
Arkadaşlar...
Sevgili okuyucularım ve de sevgili “hassas” meslektaşlarım:
“Esas sıkıntı” nerede biliyor musunuz?..
Hani, Genelkurmay hayli zamandır “non-akredite” pozisyonda olan yani TSK'nın başındakiler tarafından “güvenilmez” oldukları ilan edilen ve bundan dolayı da basına açık etkinliklere kabul edilmeyen gazetelerden bazılarına “şartlı af” çıkarttı ya!..
Bu bazıları da, “meşruiyet takıntılarından dolayı” Genelkurmay'ın bu “şartlı affı”na balıklama atladı ya!..
Ve dahi;
“Aman akreditasyonumuz iptal edilmesin” düşüncesiyle “şartlı olarak kabul edildikleri” etkinliklerde “zülfü yare dokunacak” sorular yöneltmemeyi “ilke” belledi ya!..
İşte film orada koptu!..
O gazetelerden biri; “uslu çocuk olmaya devam ettiğiniz müddetçe akreditasyonunuz da devam eder” tavrına, “düzgün” bir tavırla karşılık veremez miydi?
Mesela...
Şöyle bir açıklama:
“Yayın politikamız sadece bizleri ve okuyucularımızı ilgilendirir! Herhangi bir devlet organının yayın politikalarımız hakkında değerlendirmede bulunması hele akreditasyonu 'iyi halin devamı' şartına bağlaması hukuki ve etik değildir.
Akreditasyon uygulaması bütün medya organları için, şartsız olarak kaldırılıncaya kadar bu tür etkinliklerde olmayacağız!..”
Böyle bir açıklama yapılamaz mıydı!..
Hayır, maalesef dik durmadılar!..
Birkaç basın toplantısında, “akredite gazete ve gazeteci” olarak bulunmak hoşlarına gitti!..
Şimdi...
Star'ı hedef alan bu hukuka aykırı uygulamanın mimarı olan askerler çıksalar...
Ve
“Beyler!. Şarta bağlı 'af' uygulamamızı itirazsız kabul ettiyseniz, bunu da 'paşa paşa' kabulleneceksiniz!” deseler...
Nasıl bir karşılık verirsin ki?!.
Uzun lafın kısası:
“Dik duruştan” başkası, çıkar yol değil arkadaş!..