Sedat’tan Kissinger’a...
6/12/2008 tarihinde El Cezire kanalında (saat 21.00/22. 00 suları) Mustafa Barguti ile Enis Nakkaş'ın katıldığı Açık Diyalog programında konuşmacılardan birisi, “ABD'nin gong saati çaldı ve ölümü Ortadoğu'da olacak” dedi. Bu sözler bana merhum Mısırlı Muhammed Gazali'nin bir sözünü hatırlattı: "Deccal'ın ayaklarından birisi komünizm, diğeri Siyonizm ve onu temsilen İsrail ve bir diğeri de kapitalizm ve onu temsilen ABD'dir" demişti. Gerçekten de Gumari gibi muhaddislere göre, ABD'nin İsrail'e müzahir olacağını bizzat Kur'an haber vermektedir. Bu destek çekilmeden veya desteğin merkezi çökmeden İsrail'in sonu gelmez. Gumari'nin dayandığı ayet şudur: Hablumminallahi ve hablumminennasi. Yani Yahudilerin payidarlığı Alah'ın ve insanların ipiyle olur. 20. yüzyılda bu beşer eli önce ve başta İngiltere ve ardından da ABD olmuştur. Deccal Ortadoğu'da öldürüleceğine göre Deccal ve avanelerinin sonu burada olacaktır. ABD, İsrail'den desteğini çekmeyecek olursa onun kötü akibetine ortak olacaktır. Kimileri 2007'de başlayan ve 2008'de derinleşen Amerikan mali piyasalarındaki krizin bir sürçme olduğunu ve ardından da yeniden toparlanacağını öngörüyorlar. Bundan dolayı ilim adamları ABD'nin yaşadığı halin gerileme mi yoksa çöküş mü olduğunu tartışıyorlar. İmparatorlukların Yükseliş ve Düşüşü kitabının yazarı Amerikalı tarihçi Paul Kennedy, Roma İmparatorluğu’na kıyasen imparatorlukların aniden çökmeyeceğini ve çöküşlerinin uzun bir zaman alacağını öngörmektedir. Bu kıyaslama genel olarak doğrudur lakin günümüzün dikey yasaları itibarıyla yanlıştır. Çünkü ahirzaman diliminde zamanın yoğunlaşması 'takarubu'z zaman' kanunu işler bu yasa söz konusudur.
-
Paul Kennedy'nin hilafına Enis Nakkaş ve Mustafa Barguti, ABD'nin özellikle Ortadoğu üzerinden çok seri ve çabuk bir şekilde çökeceğini öngörüyorlar. ABD'ye olan içtimai ve sosyal direniş nedeniyle bu ülke büyük zemin kaybetmiştir. ABD'nin gerilemesiyle birlikte Ortadoğu'da büyük bir stratejik boşluk husule gelecektir ve Arapların aralarındaki iç çekişmeleri nedeniyle bu boşluğu doldurmaları kabil ve mümkün değildir. Demek ki boşluk yine dışarıdan doldurulacaktır. Barguti ve Nakkaş, Ortadoğu'da denklemin değiştiğini ve 30 yıl önceki Sedat'ın öngörülerinin tepetaklak olduğunu beyan etmişlerdir. Sedat 30 yıl önce bölgede kartların yüzde 99'unun Amerikalıların elinde olduğunu ve onlara rağmen bir şey yapılamayacağını ifade etmişti. Köprünün altından çok sular aktı. Zaman geçti, devran döndü. Ve bugün itibarıyla ABD'nin bölgedeki kartları yanmıştır. Irak ve Afganistan işgalleri bu kartların yanmasına sebebiyet vermiştir. Bugün itibarıyla ABD elinde bulundurduğu kartları yakmıştır. Dünyanın züğürt ağası olmuştur. 30 yıl önce Sedat aslında 'kartların yüzde 99'u Amerikalıların elinde' derken Kissinger gibilerinin ağzıyla konuşuyordu. Sedat bugünleri göremedi. Lakin Kissinger, ABD'nin net gerilemesini gördü. Obama'nin yemin ettiği 20 Ocak (2009) tarihinde İngiliz The Independent gazetesinde bir makale yazmış. 'The world must forge a new order or retreat to chaos' başlıklı makalede ABD'nin gerilemesiyle Ortadoğu'da ve dünyada doğan boşlukla birlikte birçok ülkenin bağımsızlık marjlarını artırdığını ifade ediyor.
-
ABD'nin mali çöküşü sonucu siyasi kontrolünü kaybetmesiyle birlikte hafifleyen baskının altından birçok bağımsız ülke çıkacak. Bunların başında 1 Mart tezkeresiyle birlikte yükselen değer Türkiye gelmektedir. Kissinger'a göre ABD'nin aldığı ağır mali darbeden sonra ABD yörüngesinde deveran eden ülkeler durumlarını gözden geçirmeye başladılar. Kissinger ABD'nin pastayı ya dünyanın geri kalanıyla birlikte paylaşacağını ya da yeni kavga ve savaşların baş göstereceğini öngörüyor. Bu ortamda her ülkenin kendisini ABD'den azami bağımsız hale getirmenin yollarını arayacağını ifade ediyor. Kissinger, 2009'u önemli bir dönüm yılı olarak görüyor. Dünyanın fiili olarak ABD'den bağımsızlığını kazandığı yıl 2009 olacak. Böylece Richard N. Haass gibilerin de öngördüğü gibi 2009 itibarıyla fiilen tek kutuplu dünya sahneden iniyor. Zaten Hillary Clinton da düşman cepheyi daraltmaktan bahsediyor. JFK'den sonra değişim vaadiyle iktidara gelen Obama dönemi belki de dünyanın ABD ile değişen ilişkilerine sahne olacak. ABD, 233 yıllık tarihinde 1789 yılından beri ilk defa böyle ve bu kadar keskin bir kırılmaya sahne olmamıştı. Yolu Ortadoğu'dan geçen ve İsrail'le özel bağları olan hiçbir ülke iflah olmuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.