Ahmet Varol

Ahmet Varol

Siyonizmin Yahudi Sömürüsü

Siyonizmin Yahudi Sömürüsü

Siyonizm eğer ki sadece haksızlığa uğrayan Yahudilerin haklarını aramak, onların yaşadığı toplumlarda herhangi bir baskıya maruz kalmadan vatandaşlık haklarını kullanmalarını yahut başka bir topluma zulmetmeden bir araya gelmelerini sağlamak için çalışan ideoloji olsaydı insan haklarını savunan bütün kuruluşlar tarafından desteklenmesi gerekirdi. Ama ne yazık ki sürekli zulmün, haksızlığın ve fitnenin sembolü olmuştur. Yahudilere hizmet ettiği iddiasıyla başkalarına zulüm ve haksızlık etmiştir. Bu zulüm ve haksızlığında da Yahudiliği ve Yahudileri sürekli istismar aracı olarak değerlendirmeye çalışmıştır.
Yahudilerin Avrupa ülkelerinde ayrımcılığa maruz kalmaları Siyonistlerin Yahudi kimliğini istismar aracı olarak kullanmalarında temel dayanakları olmuştur. Oysa bu haksızlığa karşı duran Siyonizmin gelip de Müslümanları huzursuz etmesi değil, gidip Avrupa ülkeleriyle uğraşması, onlardan Yahudilerin haklarını almaya çalışması gerekirdi. Tam aksine Yahudilere ayrımcılık uygulayan Avrupa ülkeleriyle, Müslüman topraklarında gerçekleştirdikleri haksız işgalin ve bu toprakların asıl sahiplerine uygulanan zulmün devam etmesi için işbirliği yapmışlardır. Bu, Yahudinin hakkını aramak değil Yahudi kimliğini istismar etmektir. Avrupa da Yahudiye karşı ayıbını örtmek için ona destek verdiği iddiasıyla gerçekte Filistin topraklarında icra edilen vahşete, soykırıma destek vermiş, işgalci Siyonistin tüm savaş suçlarına göz yummuştur.
Bugün de insanlığın Siyonist vahşete ve İsrail zulmüne karşı tepkisinin bastırılması, bu tepkilerin üzerine gidilmesi için Yahudi kimliğinin istismar edilmeye, Avrupa’nın Yahudiye karşı ayıbından istifade edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Uluslararası Siyonizmin hesabına çalışan birtakım organlar bu eylemlere ve tepkilere de “antisemitizm” damgası vurarak üste çıkmaya çalışıyorlar.
Örneğin İstanbul’da işgalci Siyonist devletin konsolosluğu önünde gerçekleştirilen eylem gerekçe gösterilerek Türkiye’de Yahudi azınlığa yönelik tehlikenin arttığı mesajları veriliyor. Öncelikle şunu sormak gerekir: Bu eylem, İstanbul’da herhangi bir Yahudi vatandaşın evinin veya bir Yahudi havrasının önünde mi düzenlendi? Normalde tüm vicdanlar Siyonist işgalcinin Filistin topraklarında gerçekleştirdiği vahşete tepki gösterirken ve bu konudaki sorumluluk Türkiye’deki Yahudi cemaatin liderlerini de bağladığı halde onlar böyle bir tepki göstermeyerek saldırıya zımnen destek verdiklerini ortaya koydular. En azından nüfusunun yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede yaşadıkları için bu çoğunluğun din kardeşlerinin vahşice katledilmesine karşı nezaketen de olsa açık yürekli bir tepki göstermeleri gerekirdi. Yine de bir tek kişi gidip doğrudan Yahudi cemaatini hedef alan bir gösteri veya eylem yapmadı. Eylem işgalci Siyonist devletin resmî temsilciliğinin önünde ve bu devletin insanlık dışı saldırısına, katliamına, sergilediği vahşete karşı sürdü. Böyle olmasına rağmen konuyu Yahudi karşıtlığına çekmek tam anlamıyla bir Yahudi sömürücülüğüdür. Bu Yahudi sömürücülüğünde birtakım medya araçları da Siyonizmin strateji üretme merkezlerinin sözcülüğünü yapıyor ve onların gösterdiği hedeflere yönelerek vurucu tim görevi görüyor.
Vicdan sahibi herkesin aslında Gazze’deki vahşete tepki göstermesi, tepki gösterenleri de onaylaması gerekir. Birileri ne adına olursa olsun bu zulme ve vahşete sahip çıkar, onu desteklerse vahşeti icra edenlerle birlikte suça ortak olmuş olur. Dolayısıyla Yahudilik adına bu zulme onay verip katliama karşı gerçekleştirilen eylemleri hedef gösterenler, eylemleri ve eylem yapanları değil kendi Yahudiliklerini kirletmiş olurlar. Eğer birileri kalkıp Siyonist zulme ve Filistin halkına karşı uygulanan vahşete sahip çıkıyor, destek veriyorsa o kendinden utansın.
Aslında bu vahşete en başta Yahudilerin tepki göstermesi gerekirdi. Böyle bir zulmün Yahudilik adına yapılması ve Yahudiliğe mal edilmesi en başta onları rahatsız etmeliydi. Çünkü bu, insanlık tarihine büyük bir kara leke olarak geçecek vahşettir.
Siyonist vahşete karşı tepki ve eylemlerin hedef gösterilmesinde Yahudi kimliğinin sömürülmesi gerçekte Yahudilerin güvenliğini değil işgalci Siyonistlerin saldırılarının önünü açmayı amaçlamaktadır. Çünkü dediğimiz gibi Yahudilerin güvenliğiyle ilgili zaten herhangi bir sorun yaşanmamıştır ve böyle bir risk de söz konusu değildir. Ama bu eylemler Siyonist saldırganlığın önünün açık kalmasını isteyenleri rahatsız etmektedir.
Bazı çevreler de İslâmî duyarlılığın güçlenmesini istemedikleri için bu eylemlerden rahatsız oluyorlar. Burada rahatsızlıklarının sebepleri farklı olsa da amaç yönünden Siyonist işgalcilerle ve onların arkasında duran lobilerle birleşiyorlar. Bu yüzden İslâmî duyarlılığı ve vicdanî tepkileri hedefe yerleştirmede “Yahudi” kimliğini bir istismar aracı olarak kullananların arasına onlar da giriyorlar.
Bütün bu oyunlar karşısında uyanık olmak ve Siyonist lobilerin Yahudi kimliğini istismar yoluyla Avrupa ve Amerika’da çevirdikleri dümenleri Türkiye’de de çevirmelerine fırsat vermemek gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi