Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hiç pazar yazısı değil ama

Hiç pazar yazısı değil ama

Oldum olası bu Pazar yazılarının neden farklı olması gerektiğini hiç anlamadım fakat ben de uydum gitti. Hafta içinde değişik konularda yazı yazanlar, genelde Pazar günü yazılarını daha naif meselelere ayırırlar.
Herhalde tatil falan diye böyle düşünülüyor. Sanırım herkesin evinde veya başka alanlarda dinlendikleri hesap ediliyor. “İnsanlar dinlenirken hoş şeyler okusunlar, kafaları karışmasın” diye gündem dışı yazılar kaleme alıyorlar.
Doğru olsa da olmasa da bu tarz benim de hoşuma gidiyor ve mümkün mertebe Pazar yazılarını farklı konulara ayırmak istiyorum. Fakat bugünkü yazı, biraz düşünce gıdıklayıcı, beyin gıdıklayıcı bir mevzu olacak.
Tembellik denilen illeti üzerimden atabilirsem, haftada bir de olsa, sabahın ilk ışıklarını Eyüp Sultan’da karşılamaya çalışırım. Geçenlerde de bir arkadaşımın davetiyle Eyüp’e giderek güneşten önce uyanan insanlarla bir araya geldik.
O soğukta yüzlerce insan caminin içini ve dışını doldurmuştu. Biraz değil, epeyce kendimden utandım. Yüzüm kızarmıştı ama dostlar ayazdan zannettiler. Sabaha uyanmak, insana sunulan büyük bir mükâfattır. Akşam yatıp da sabaha uyanamayan nice insanlar var oysa. “Lakin kim bilecek bu mükâfatın kıymetini” diye sorguladım kendimi.
Bu ve benzeri sorgulama ile sabahın ilk ışıkları çevreyi ve insanların yüzünü aydınlatmaya başladığında, Eyüp Camii imamının gür ve güzel sesi, kuşların cıvıltısından dikkatimizi alarak hocaya yöneltti. Cami görevlilerini beğeniyorum. Hepsi de alçak gönüllü.
Hoca efendi her sabah yaptığı gibi, Eyüp Sultan Hz.’lerinin huzurunda duaya başlamadan önce bir Hadis-i Şerif’ten söz etti. Eller havaya açılmış, nefesler sadece Allah rızası için alıp verilirken ve âmin sesleri etrafı sarıp sarmalamamışken şu sözleri işittik.
“Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki, birinci öncelikleri mideleri olacak. İkincisi, şereflerini mal varlıklarıyla elde edecekler ve insanlar o varlıklı kişilere, zenginliklerinden dolayı yapışacaklar. Üçüncüsü; insanların kıblesi kadınlar olacak. Dördüncüsü; helal haram demeden para kazanma hırsı sürecek.”
Hoca efendi bu Hadis-i Şerif’i aktarırken yazabildiklerim bu kadardı. Hadis-i Şerif’i tam olarak aktarmamış olabilirim, eksiği olabilir. Kaynak isteyen olursa, araştırıp soruştursun, duyduklarım böyleydi. Belki bu Hadis-i Şerif’in aksini iddia edecekler çıkabilir. Eğer varsa, “adam gibi bir Müslüman” olmak kaydıyla onun dediklerini de yazarım.
Bana göre bu Hadis-i Şerif tam da bugünlerde yaşanıyor. Sersemledim tabi. 14 asır öncesinden bugünleri görmek elbet bir Peygamber’e yakışırdı. Rasulullah (s.a.v.) bütün bir insanlığın kurtarıcısı olarak; bugüne, yarına ve kıyamete kadar olabilecek her şeyi söylemiş ve kendisine inananları ikaz etmiş.
Gelin görün ki, başta ben olmak üzere, bu ikazları ne kadar değerlendirip değerlendiremediğimizi ortaya koyduğumuz vakit sınıfta kalıyoruz. Gözünüzü seveyim yanlış anlaşılmasın, herkes Hadis-i Şerif’te geçen dört unsuru da yaşıyor falan demiyorum. Böyle bir şey söylemem mümkün değil fakat bunların birinden birini yaşayınca da diğerleri arkadan davetsiz misafir gibi geliyor maalesef.
Hadis-i Şerif’te de belirtildiği gibi birinci sıraya alınan “mide” meselesi, her şeyin başı. Hayrın da başı şerrin de başı. Bilen bilir, bilmeyenler için söyleyeyim. Efendiler Efendisi Peygamberimiz (s.a.v.) mide konusu üzerinde ısrarla durur ve çok yemekle çok uykunun insana düşman olduğunu söyler.
Hatta bize bir de beslenme dersi verir. “Midenin üçte biri su, üçte biri hava, üçte biri de yemek olmalıdır” der. Bugün tıp dünyasının doğru beslenmeyle ilgili tavsiyesi de budur. Sağlıklı beslenince insanın aklı da fikri de zikri de sağlıklı çalışıyor ve yanlışa gitmiyor.
İşte dananın kuyruğu burada kopuyor. Bırakın midenin üçte ikisine hava ve su yerleştirmeyi, biz tamamını yemekle dolduruyoruz. Üstelik haramlığı helalliği bir yana. Midenin tamamı yemekle dolunca da ortaya ne çıktığı meydanda. İyi dinlenceler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi