G.Y.'lerin Dinde Reform Plânları
ZAMAN zaman G.Y.’lerin gazetelerinde yaygaralar kopartılır. Neymiş efendim filan lisenin bodrum katında bir yer mescit yapılmış, birkaç talebe burada namaz kılıyormuş, hattâ daha fecii, din dersi öğretmeni de bazen imamlık yapıyormuş... Böyle bir şey Anayasa’ya aykırıymış, lâikliğe aykırıymış, bu işin sonu kötü olurmuş, rejimin kökleri, temelleri sarsılıyormuş...
G.Y.’ler başörtüsü konusunda da böyle yaygaracıdır.
Onlar Türkiye halkına din, inanç, vicdan, inandığı gibi yaşamak, düşünce hakkı verilmesini 1’inci Cumhuriyete aykırı görürler.
Bu kafa ve zihniyet yüzünden ülkemizde uzun bir müddetten beri din ile devlet, din ile rejim arasında bitmez tükenmez, müzmin bir gerginlik, zıtlık ve kavga yaşanmaktadır. Bu kavga yüzünden Türkiye geri kalmıştır. Sosyal ve kültürel yapısı çürümüştür, parçalanacak ve dağılacak hale gelmiştir.
Acaba G.Y.’ler niçin İslâm’a, dindar Müslümanlara, din ve inanç hürriyetine bu kadar düşmandırlar?
Bu sorunun cevabını vermek kolay ve basit bir iş değildir.
Yazar Hikmet çetinkaya’nın, bir internet sitesinde çıkan aşağıdaki satırları dikkatle okunacak olursa yukarıdaki sorunun cevabı biraz olsun anlaşılabilir. çetinkaya diyor ki:
“Türkiye’de devletin hâkim sistemi iki şeyi aradı durdu. Mümkünse İslâm’ı değiştirmek, ona gücü yetmezse Müslümanların din anlayışını değiştirmek. Kemalizmin en önemli özelliklerinden biri dinde reformu amaçlaması idi. Bunda muvaffak olunamadı çünkü İslâm’ın kitaba bağlı karakterleri böyle bir reformasyona ve deformasyona izin vermiyordu. Bu, Müslümanlara da kabul ettirilemedi. Ağır baskı dönemleri yaşandı Türkiye’de ama dinde reform kabul görmedi.”
1936’da basılan “KAMALİZM: C.H.Partisi Programının İzahı” adlı kitabında Edirne Saylavı (milletvekili) Şeref Aykut bakınız Kemalizmi nasıl tarif ediyor:
“Kamalizm, bir dindir ki onun en büyük ve ana sıfatlarından birisi de devrimci olmasıdır. (.....) Bu sebepledir ki onu (gençliği) Kamalizm dininin hiç şaşmayan, şaşırmayan orunçlu ve coşkun tapkanı yapmak, ona bu kudsal, ulusal ve kurtarıcı dini olanca derinliği ve inceliği ile oydamlamak ister... ta ki, Kamalizm dinine inanı artsın. İşte disiplin altında gençlik böyle olacaktır. Parti bunu amaçlamış, hazırlamıştır.” (Adı geçen kitap, Muallim Ahmet Halil Kitap Evi, İstanbul)
Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Türkçe SöZLüK’te din hanesinde “KEMALİZM TüRKüN DİNİDİR” cümlesi yer almaktadır. (Cumhuriyet Basımevi, İstanbul, 1944)
(Daha sonra, ülkemize biraz demokrasi ve biraz hürriyet geldikten sonra, protesto ve tenkitler karşısında SöZLüK’teki bu cümle çıkartılmıştır.)
G.Y.’lerin İslâm’da reform, yenilik, değişiklik yapma planları bu gün de yürürlüktedir. Bu işi Müslümanların içinden seçtikleri birtakım kişilere ve zümrelere vermişlerdir.
* BİRTAKIM İLAHİYATçILAR. Bunların içinde o kadar aşırı gidenler vardır ki, İslâm’da tesettür olmadığını, bunun bize Yahudilikten geçtiğini iddia etmektedirler.
* BAZI DİNî GRUPLAR. Bunlar ilâhî İslâm dininin fıkha ve şeriata ait hükümlerinde yüzde 90’a varan hafifletmeler, ılımlaştırmalar yapmak istiyorlar. Yani vahiye dayalı dinin yerine uydurulmuş bir İslâm türetmek istiyorlar.
* DİYALOGçULAR. Bunlar İslâm’ın yegane/tek Hak din olduğu inancını sarsarak “üç İbrahimi Din” kavramını ortaya atıyorlar, Hz. Muhammed’in risaletini inkâr eden Ehl-i Kitabın da cennetlik olduğunu söylüyorlar.
G.Y.’lerin en çok kullandığı kelime ve kavram lâikliktir. Türkiye’de lâiklik var mıdır? Gerçek lâiklik yoktur, G.Y.’lerin anladığı ve istediği lâiklik vardır. Lâkin o, lâiklik değildir.
Radikal gazetesi köşe yazarlarından Hasan Celal Güzel 25/01/2008 tarihli yazısının ilk iki paragrafında şöyle diyor:
“Türkiye’de gerçek anlamıyla lâiklik, düşünce, düşünceyi açıklama, din ve vicdan hürriyeti yoktur. Eğitim ve öğrenim hakkı da sınırlandırılmışştır. Bunun en bariz misali, başörtülü kız öğrencilere uygulanan üniversite yasağıdır.
Jakoben oligarşik azınlık, inançlarından dolayı başını örten öğrencileri yüksek öğrenim hakkından mahrum bırakmak için hukuka aykırı her türlü antidemokratik yola başvurmuştur.” [email protected]
Bu satırları yazan zat son derece vatansever, kültürlü, başbakan adayı olacak kadar yükselmiş bir aydındır. üstelik de Radikal gazetesinde yazmaktadır.
Régis Debray, Le Monde’un 25/01/2008 tarihli nüshasında yayınlanan “Malaise dans la civilisation” başlıklı makalesinde “Türkiye’de olduğu gibi devlete bağımlı bir İslâm...” demektedir.
G.Y.’ler Türkiye’deki lâikliğin “Bize mahsus, bize özel...” bir lâiklik olduğunu iddia ediyorlar. İnsan hakları, çoğulculuk ve demokrasi açısından böyle bir iddianın tutarlılığı yoktur.
Bir yandan lâiklik yaygaraları devam ettiriliyor, öte yandan tam gaz dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, ılımlı İslâm, light İslâm, dinlerarası diyalog faaliyet ve propagandaları sürdürülüyor.
G.Y.’ler ve yardakçıları acaba amaçlarına ulaşabilecekler mi?
Bir kısım câhil bırakılmış Müslümanları kandırabilirler ama İslâm dinini değiştirebilmeleri, kendi istekleri doğrultusunda yeni bir İslâm türetmeleri mümkün olmayacaktır.
Müzmin din ve rejim kavgası Türkiye’nin temellerini sarsacak, varlığını tehlikeye atacaktır.
G.Y.’ler İslâm’da reform yapmak, dini değiştirmek emellerinden vazgeçebilirler mi? Vazgeçmeyeceklerdir...
Onların bu inatları, fanatizmleri yüzünden ileride çok büyük ve vahim bir kopukluk olacaktır. İnşallah bunun sarsıntılarını atlatabiliriz.