Hz. İbrahim'in güvenlik duası!
İmanın emniyeti mi, kamera güvenliği mi? 1
Hz. İbrahim Mekke'ye yerleşirken Rabbine dua eder: "Rabbim bu beldeyi güvenli kıl. Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak kıl" der. (İbrahim 35)
Demek ki, bir insan için ilk önce lazım olan şey güven içinde olacağı bir yurttur.
Sevgili Peygamberimiz, Adiy b. Hatem'e "Eğer ömrün uzun olursa (Kûfe yakınındaki) Hîre'den bir kadının deve üzerinde gelip Ka'be'yi ziyaret edeceği günleri göreceksin . O kadın (yolculuğu esnasında) Allah'tan başka hiçbir kimseden korkmayacaktır." (Buhari, menakip hadis no: 3365)
Bu hadisi Sevgili Peygamberimiz, Adiy b. Hatem'e söylemiş. Adiy b. Hatem: "İran'ın fethinden sonra bir kadının, Allah'tan başka kimseden korkmadan Hîre'den Ka'be'ye geldiğini gördüm" diyor.
Aradan bin dört yüz sene geçmiş, dünyayı titrettiklerini zannedenler Pentagon ininde vurulabiliyorlar.
Türk hacıları karayoluyla hacca gidemiyor, Amerikalı askerler Irak'ta kışladan dışarı çıkamıyor.
Rabbimiz "Enfal" suresinde Ayet 63'de "Yeryüzünde olanların tamamını dağıtsan yine de bunların kalplerini kaynaştıramazdın. Onların arasını ancak Allah kaynaştırdı" buyurur.
Bu topraklar üzerinde Türk'ü, Arab'ı, Kürd'ü, Laz'ı Çerkez'i, Abaza'sı, Arnavud'u birbirine kaynaştıran ve kardeş ilan eden İslâm nimetidir. Bunların hepsi günde beş defa aynı yere, müşrik Kureyş'in bile birliğini sağlayan Ka'be'ye dönmekteler.
"Kureyş" suresinde Rabbimiz "ülfet"i karnın doymasından ve güven içinde yaşamaktan önce zikretmiştir. Çünkü kalplerin kaynaşmadığı ortamlarda güvenlik olmaz. Kalpleri kaynaştırma metotları geliştirmeyen ülkelerin güvenliğe harcadıkları para, kendi hapishanesini ören usta gibidir.
Rabbimiz En'am suresinin 82'nci ayetinde "İman edip imanlarına zulmü karıştırmayanlar var ya işte güven onlar içindir ve onlar doğru yolu bulanlardır." buyurur.
Benim Batıya, özellikle de Amerika ile İngiltere'ye teklifim: Dünyanın her tarafındaki adam öldürme merkezlerinizi geri çekiniz. Elin ülkesinde askerleriniz ne iş yapar?
Geri kalmış ülkelerdeki silah tacirlerinizi geri çekiniz.
Silah alsınlar diye devletler ve kabileler arasında kavga çıkartan provokatör ajanlarınızı da geri çekiniz.
En az fiyatla ayağının altındaki madenleri soyup soğana çevirdiğiniz ülkelerin insanlarına mallarının değerini vererek satın alınız.
G-8 toplantısında geri kalmış ülkelere 50 milyar dolar yardım kararı alacağınıza "Mallarını değer fiyattan alalım" deyiniz. O zaman bakın ne güzel gelişmeler olur.
"Filistin'e 2 milyar dolar vereceğiz" demeyin. İsrail'e vereceğiniz askeri ve siyasi desteği kesiniz ve Filistin halkını İsrail hapishanesinden serbest bırakınız. Onlar kendilerini yaşatacak parayı bulmasını bilirler.
"Bu güne kadar başka ülkelerden çaldıklarınızı geri veriniz" demeyeceğim. O zaman ülkeniz kalmaz. Ama ucuza kapatarak, devlet başkanının altına bir helikopter vererek bütün mahsullerini aldığınız ve şu anda yolda olan gemiler, uçaklar, trenler ve tırlarda olan, sözleşmesi yapılan malların rayiç değerini ödeyiniz.
Güvenliğe ayıracağınız parayı, eğitime ayırsanız, "Başkaları kim olursa olsun, malına, canına, namusuna haksız yollardan el uzatmayacaksın." diyeceksiniz.
Fildeki canla, karıncadaki can aynıdır. İngiliz canı ile Iraklının, Afrikalının canı aynıdır ve hepsi acıyı aynı şekilde duyar" diyeceksiniz.
Afganistan dağlarında haksız yere öldürülen bir insanı korurken kendinizi koruduğunuzu bileceksiniz.