Kızın adı Selen... Rezidansın adı Selenium!
Aaa, ne tesadüf!.. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in kızının adı Selen... İstanbul Beşiktaş’ta inşa edilen “rezidans”ın adı da Selenium... Peki, bu “Selen” ile “Selenium Panorama” arasında hiçbir bağlantı yok mu?.. O isim “tesadüfen”(!) mi konuldu?.. Hiçbir isim bulamadılar da, “rezidans”ın adına, Sevigen’in kızı “Selen”in adını mı verdiler?..
Dünkü “kartel gazeteleri”ne baktım; ne “Selen-Selenium” benzerliğine dikkat çekiyorlardı, ne de Sevigen’in tavrının “etik” olup olmadığına!.. Hatta, bazıları o kadar ileri gitmişlerdi ki; altında “Mehmet Sevigen”in adı bulunan “kâr payı protokolü”nde, niye “imza” bulunmadığını gündeme getirip; “İmza yoksa, protokol de yok hükmündedir” demeye getiriyorlardı!.. Aynı “anlayış” ve “hoşgörü”yü Şaban Dişli ve Dengir Mir Mehmet Fırat’a niye göstermediler acaba?.. “Komisyon” almakla itham edilen kişi Şaban Dişli olunca, yüklen babam yüklen!..
Ama “CHP’li Mehmet Sevigen” olunca, “deterjan” görevi görüp, aklamaya çalış!..
SELENİUM OLAYININ ÖZÜ!
Efendim, gazetelere de yansıyan iddialara göre, “akçalı olay”ın özü ve özeti şu:
“İstanbul Beşiktaş’ta yükselen 23 katlı rezidans projesi Selenium Panorama için kurulan RANT İTTİFAKI’na CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in aracılık ettiği öğrenildi.”
Evet, iddia kısaca böyle.
Ayrıntı ise şöyle:
“İstanbul Beşiktaş’ta 23 katlı Selenium Panorama Rezidansı’nın arazisinin imar durumunun değiştirilmesi için ittifak kurulduğuna yönelik tartışmalar sürerken, arsanın Mehmet Emin Erkan’a satışı için CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in aracılık ettiğinin ortaya çıkması, CHP’de şok etkisi yaptı!.. Sevigen’in, Erkan’ın ortağı olduğu Seren İnşaat’la arsa satışındaki aracılığı için “kâr payı ortaklığı sözleşmesi” düzenlediği de anlaşıldı.
Vatan gazetesinin haberine göre, sözleşmede, projeden en az 14 milyon dolar gelir elde etmeyi bekleyen Seren İnşaat’ın, bu miktarın yüzde 8’ine denk gelen 1 milyon 120 bin doları Sevigen’e ödeyeceği belirtildi.
Sözleşmeyi doğrulayan Mehmet Emin Erkan, “Ortaklık için sözleşme metni hazırlandı, ancak imzalanmadı” dedi.
SEVİGEN DEVREYE GİRİNCE!
Erkan’ın açıklaması böyle... Peki, inşaatın arsasını satan Özhan Erem ne diyor?.. Özhan Erem, “Sevigen’in devreye nasıl girdiğini” şöyle anlatıyor:
* “Arsayı 1997’de aldım, yeşil alan ilan ettiler. Dava açtım, 2005’e kadar uğraştım ama istediğim imar tadilatını yaptıramadım. Çaresiz kaldım. Arsayı satışa çıkardım.
Mehmet Sevigen ofisime geldi, bana yardımcı olacağını söyledi. Sonra Mehmet Emin Erkan’ı bana getirdi. Pazarlığa oturduk.”
* “6 milyon dolar istedim, ikisi pazarlıkla 5.2 milyon dolara çektiler. El sıkıştık, 100 bin dolar kapora verdiler. İmar tadilatı için hemen harekete geçtiler. Arsa benim üzerimdeyken, Erkan’ın ekibi benim 8 yılda yaptıramadığım imar tadilatını üç ayda bitirdi.”
Olay bu... Neresinden bakarsanız bakın, “işin içinde iş”ler var!.
Zaten, Mehmet Sevigen de inkâr etmiyor bunu...
“Evet” diyor; “Yaptığım iş pek etik değil!.. Ama, çok büyük etik olmayan bir şey de yok!”
Demek oluyor ki; CHP’li Mehmet Sevigen’in elinde “Etikometri” adlı bir cihaz var ve “etikliğin derecesi”ni ölçüyor!..
AK Partili yapınca “rantçı” damgası vur, CHP’li yapınca “etik değil” de, geç!..
Ortada “aracılık” var mı, var!..
Ortada “kâr payı protokolü” var mı, var!..
Ama, “protokolde imza yok”muş!..
Kartel yazarlarının bütün dayanakları bu!.. “Ortada imza olmadığına göre...” diyorlar; “Bu kâr payı ortaklığı kadük sayılır!.. Bir kanıt oluşturmaz!”
İyi de arkadaş, sorarlar adama;
“Protokolde adı geçenlerden hangisinin imzası var ki, Sevigen’in olsun!?!.. Kâr payı ortaklığı protokolünde 3 kişinin adı var ama hiçbirinin imzası yok!”
Ne yani;
“İmza” olmadığına göre, o protokolü yok mu sayacağız şimdi?..
NEDEN HEP SEVİGEN?
Hem sonra, niye hiç sorulmuyor ki;
“İddiaların hedefindeki isim” niye her defasında Mehmet Sevigen oluyor da, bir başkası olmuyor?..
Evet, neden hep Sevigen?!?..
Öyle ya;
Daha önce de Eyüp Belediye Başkan adayı Emin Atmaca’nın bir iddiası vardı... Emin Atmaca, “Mehmet Sevigen benden 600 bin dolar istedi... Daire istedi... Hatta gelip, daireleri gezdi” demiş, buna ait kanıtları olduğunu söylemiş, bu yüzden adaylıktan vazgeçtiğini açıklamıştı!..
Aynı soruyu tekrar edelim:
Niye hep Sevigen?..
CHP’de suçlanacak başka adam mı yok?.. Yoksa, “rant” işlerine yalnızca Sevigen mi bakıyor?..
Kimbilir, belki de CHP’de birileri Sevigen’den “gıcık” kapıyordur da, hep onu gündeme getiriyordur!..
Olabilir... İşin içine “koltuk” ve hele hele “rant” girdi mi; insanlar birbirini satmaktan hiç çekinmezler!..
Hele de CHP’de!..
“ETİK DEĞİL” DE, GEÇ!
Öğrendiğim kadarıyla, Bay Deniz Baykal başta olmak üzere, CHP kurmayları, bu işi “Şaban Dişli olayı” gibi görmüyormuş!.. Dolayısıyla, Sevigen’in “istifa” etmesine hiç gerek yokmuş!..
Evet, olay “etik” değilmiş ama, “pek o kadar da büyütülmemeli”ymiş!..
Merak ediyorum;
Aynı iddianın hedefinde bir “AK Partili” olsaydı, yine “etik değil ama!..” deyip, olayı kapatırlar mıydı?..
Şaban Dişli meselesinde gördük işte...
Manşetlerden vere vere, Dişli’yi istifa ettirdiler!..
Kemal Kılıçdaroğlu da, “Dişli” ve “Fırat”ın istifalarına gönderme yapıp, “AK Parti’nin iki azı dişini çektik” diye hava atıyor şimdi!..
Peki, aynı Kılıçdaroğlu “Sevigen olayı” için ne diyor?
“Sevigen, gereğini yapmalıdır!”
Yani, “istifa” etmelidir!..
Peki, “istifa” edecek midir Sevigen?..
Yoksa “CHP Genel Sekreter Yardımcılığı” koltuğunda oturmaya devam mı edecektir?..
Gelişmeleri elbette birlikte izleyecek ve sonuçlarını hep birlikte göreceğiz!..
Ama, şu var:
Sevigen istifa etmedikçe; hiçbir CHP’linin “Dişli olayı”na gönderme yapmaya yüzü olmayacaktır!..
Yaparsa da, bu “yüzsüzlük” olacaktır!..
Artık millet; “Dişli istifa etti, Sevigen niye istifa etmiyor?” diye sormaya başlayacaktır!..
Şunu da soracaktır:
Kızının adı Selen, niye “rezidans”ın adına isim oldu?.. Rezidansın adı; niye “Melen”den mülhem “Melenium” değil de, “Selen”den mülhem, “Selenium” oldu?..
Bu kadar “tesadüf”(!) olur mu?..
Bir “yuvarlak konuşma” örneği
Gazeteciler; CHP Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Sevigen olayı”nı sormuşlar!.. “CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in Selenium Panorama Rezidansı'nın arsa satışında aracılık ettiği ve 1 milyon 120 bin dolar kâr payı protokolü yaptığı ve kendisinin de bir gazetede 'Sevigen gereğini yapmalıdır' dediğinin hatırlatılması ve bu konudaki fikrinin sorulması” üzerine şahsi fikrinin bir gazetede yer aldığını söylemiş!..
Kılıçdaroğlu, “Sayın Sevigen'in istifa mı etmesi gerekiyor?” sorusu üzerine de “Şahsi fikrimi söylemiştim” demiş!..
“Sevigen gereğini yapmalıdır demiştiniz, gereği nedir?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuşmuş:
“Sayın Sevigen, bu iddialarla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada şunu söyledi; 'eğer kaset, eğer belge ortaya konursa ben istifa edeceğim' demişti. Eğer ortada gerçekten kasetler, belgeler varsa sayın Sevigen'in gereğini yapacağını düşündük ve bunu dillendirdim.”
Bir gazetede bununla ilgili bir “belge”nin yayımlandığının söylenmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Ben söyleyeceğimi söyledim” demiş!..
Tamam söyleyeceğini söyledin de, ne söyledin?..
Görüyorsunuz işte; hep “yuvarlak” sözler, “kesin ifade” yok!..
Neymiş, “bir gazeteye” söylemiş ne düşündüğünü!..
İyi de, herkes o gazeteyi okumak zorunda değil ki!..
Madem oraya söyledin, kamuoyuna da söyle!..
Yoksa, “kol kırılır, yen içinde kalır” durumları mı?!?..