Birliğe adanmış konuşmalar

Birliğe adanmış konuşmalar

SORU: Bu coğrafyanın birliğini savunan bir adam olarak, Irak'ı parçalama potansiyeli taşıyan ve dolayısıyla birlik davasını iyice zora sokabilecek olan Kürdistan Bölge Yönetimi'ne iltifat etmen büyük bir çelişki değil mi?

CEVAP: Kürdistan Bölge Yönetimi'ne her şeyden evvel birlik davasını zora sokmamak için iltifat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Erbil'le, Süleymaniye'yle, Dohuk'la, Selahaddin'le kaynaşmak istiyorsak, o toprakların Kürtleriyle, Türkmenleriyle, Araplarıyla ve diğer halklarıyla barış içinde beraber yaşayacağımız bir düzen kurmaya niyetliysek, Kerkük'ün de selametini gözetiyorsak, Kürdistan Bölge Yönetimi'ni adıyla sanıyla resmen tanımaya, onu muhatap almaya, onunla doğru dürüst konuşmaya, ona itimat telkin etmeye, onun da itimadını kazanmaya mecburuz. Kürdistan Bölge Yönetimi'ni şu veya bu konuda eleştirmeden evvel aynaya bakmaya ve önce kendimize çekidüzen vermeye de mecburuz.

İleride bu konuları daha çok konuşacağız inşaallah.

Şimdi, Abant Platformu'nun –gözlemci olarak katıldığım- Erbil buluşmasında yapılan bazı konuşmalardan kesitler sunarak, birlik davasının tahakkuku için yapılan zihin jimnastiklerine dikkat çekmek istiyorum.


* * *
Nevzat Hadi Mevlud (Erbil Valisi): "Kürdistan bölgesi ile Türkiye arasındaki ilişkiler kaçınılmaz ve mutlaktır. Bu diyalogun belli bir çizgi üzerinde bu güne kadar gelip bundan sonra sağlam bir şekilde devam etmesinin komşuluk ilişkileri, medeniyetlerin karışması, ticari irtibat, kültür, tarih ve din açısından güçlü temelleri vardır. Bu tarihin derinliklerinden gelen irtibatımız ve bunca müşterek değerlerimiz her iki toplumda var olan birlikte yaşama arzusunun, sonsuz dostluk coşkusunun ve manevi gücün en önemli bir ispatıdır. Bu dostluk ve irtibatımızın devam etmesi ve gelişmesinden başka seçenek ve alternatif yoktur."

İbrahim Kalın (SETA Vakfı Başkanı): "21'inci yüzyılda muhayyel ve suni sınırları derinleştirerek sorunlarımızı çözmemiz mümkün değil. Sorunları sınırın ötesindekiler ve berisindekiler değil, sınırların ötesinde düşünebilen, sınırlar yokmuş gibi hareket edebilenler çözecektir. Ortak tarihi tecrübe, müşterek coğrafya ve ortak gelecek tasavvuru, ilişkilerin uzun vadede sağlıklı ve yapıcı olması için en önemli zemindir. Bu zemini büyük güç oyunlarına, küçük siyasi hesaplara kurban etmemek, hepimizin ahlaki bir sorumluluğudur."

Bejan Matur (Şair-Yazar): "Burada geçirdiğim günlerde hep Türkçeyi özledim. Tıpkı İstanbul'dayken Kürtçeyi özlediğim gibi. Neresi memleket, neresi gurbet bilemedim. Biz ben karışmıştı. Her yer memleket, her yer gurbetken insana bakmayı öğrendim. Saddam'ın zulmünden birbirine sığınmış Kürt ve Türkmenlerin inşa ettiği kardeşliğe inandım... Burası bir ve ayrılmaz bir coğrafyaydı, buna inandım… Çünkü bizim aramıza sınırları çeken dağların kendisi değildi. 20'nci yüzyıl başında çekilen bu sınırların ayırdığı kalplerin hasretle dolması ve o hasretin var ettiği türküler her yerde aynıydı… Erbil'in İstanbul'u, Diyarbakır'ı eksikti. Nasıl İstanbul'un Kürtçesi, Kerkük'ü eksikse… Ortadoğu'nun bir havza olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Dillerimiz ayrı olabilir ama duygumuz, yüreğimizin dövüldüğü zaman ve toprak bir."

Galip Ensarioğlu (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): "Aslında yapılması gereken çok şey var. Çoğu, ilişkilerin normalleşmesi ile kendiliğinden hayata geçer. Ancak başlangıç olarak ezber bozucu sembolik uygulamalar bekliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın tarihî Ermenistan ziyaretinin bir benzerini Erbil'e yapması bu tür ezber bozucu bir etki yaratacaktır. Birkaç stratejik adımdan sonra, açık söylüyorum, iki ülke arasına çekilen sınır kâğıt üzerinde kalacaktır. /…/ Türkiye, başta Kürdistan Bölgesel Hükümeti olmak üzere komşularını bir tehdit olarak görmekten kaçınmalı, onlarla işbirliğini de aşan stratejik ortaklıklar kurarak komşuluğunu ekonomik ve siyasi gelişme yaratan bir fırsata dönüştürmelidir. / Bu noktada bizim önerimiz, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında Benelüx modelini andıran bir entegrasyondur. Malların ve insanların serbest dolaşımı esasına dayanacak olan bu model, Ortadoğu'nun kalbinde nefes almakta zorlanan iki bölgenin önünü açacaktır."

Altan Tan (Yazar): "Türkiye ve Kürdistan Bölgesel İdaresi arasındaki her türlü siyasi, kültürel ve ekonomik ilişki güçlendirilmeli, vize ve gümrük kaldırılmalıdır. Entegrasyon en üst düzeyde olmalıdır. Bir sonraki aşama olarak Türkiye, Irak, Suriye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında geçmişte Hollanda, Belçika ve Lüksemburg arasında olan Benelux anlaşması benzeri bir yapı hayata geçirilmelidir. Uzun vadede ise İran'dan Arabistan'a kadar tüm bölge aynı entegrasyona dahil edilmelidir."

Not: Türkiye ve komşuları için BENELUX modeli fikri, bildiğim kadarıyla, ilk olarak Mehmet Ağar tarafından ortaya atılmıştı. O zaman nasıl coşkuyla karşıladıysam şimdi de coşkuyla karşılıyorum.




Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi