Şirk mikrobuna dikkat
Yaz Hastahanede dünyaya gelen bir çocuk için doktorlar ve hemşireler ellerinden gelen bütün gayreti göstererek çocuğa dünyamızdan bir mikrobun bulaşmasını önlemeye çalışırlar.
Dünyanın her tarafında uzmanlar, bu konuda daha neler yapılabilir diye çalışmalarını sürdürmektedirler.
Tarih içinde Müslüman doktorlar da bu konuda çağının imkanları içinde ellerinden geleni yaparlarken onlar, dünyanın mikroplarına karşı tedbirler alırken yine bu dünyadan çocuklara bulaşacak şirk mikrobuna karşı da sevgili peygamberimizin sünnetine uyarak çocuğun kulağına ezan okurlardı.
"Allahü ekber/En büyük Allah" derlerdi.
Bu ezan kulağına okunduğu halde şimdilerde kulak asmayanlar "En büyük filan devlet. Ona rağmen yapılacak bir şey yok" demeye başladılar.
İslam, ciğerlerimize hava almak gibi bir şeydir.
Bazen sıhhatimiz için hareket yaparken bilinçli olarak içimize hava aldığımız gibi cihat sohbetleri yapar, cihad üzerine kitap okuruz ama çoğunlukla farkına varmadan nefes alıp veririz ya işte asıl bizi ayakta tutan bu nefes alış-verişler olduğu gibi farkına varmadan yirmi dört saatimizi cihad içinde geçirmektir gerçek cihad.
Uykusunu ibadete çeviren uykusunda cihad yapıyor demektir.
Saba-akşam yürüyüşleri dahi cihad sayılan er kişilerden olanlar her saniyesinde cihad üzeredirler.
Cihad, hayat demektir.
Hayatımızı devam ettirmek için her gün işimize gidiyoruz, didiniyoruz, çalışıp çabalıyoruz.
Dinimizi öğrenmek için de zamanımızı, malımızı, enerjimizi harcıyoruz, Kur'an ve sünneti öğrenmek için çabalıyoruz.
Hayatımızı devam ettirmek için kazandığımızı yediğimiz ve kanımıza, tenimize, kalbimize, kalıbımıza gıda verdiğimiz gibi dinimizi yaşamak için öğrendiğimiz bilgileri bireysel ve toplumsal hayatımızda eyleme/amele dönüştürmek için cehdetmeye gayret göstermeye çalışıyoruz.
Hayatımız için kazandığımız yiyecekleri gıdaya dönüştürürken ekmeğimizi çevremizdeki dostlara ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya cömertlik dediğimiz gibi bize hayat veren İslamı da bütün insanlığa bir nimet olarak sunmaya, tebliğ etmeye cihad diyoruz.
Gıdamızı alırken boğazımızdan aşağıya haram lokma yutmadığımız gibi dinimizi yaşarken ibadetimizin içine Allah'a isyanı sokmamaya çalışacağız.
Şarap, rakı, viski, votka gibi uyuşturucu satanlarla, domuz eti, faiz, rüşvet işi yapanlarla alışveriş yapmadığımız gibi imanımızı zedeleyecek, şüpheler bırakacak, amelimize zarar verecek, ihlâsımızı köreltecek şeytan ve şeytanlaşmış insanların aldatmalarına kanmamaya çalışmaktır cihad.
Hayatımızı devam ettirmek için ekip biçtiğimiz, sularından içtiğimiz toprakların zalimler, kafirler eline geçmemesi için malımızı koruduğumuz gibi bizi meleklerin secde ettiği kıvama getiren, hayvanlardan daha aşağıya düşmemizi engelleyen, iyiyle kötüyü, hak ile batılı, hayırla şerri öğreten dinimizi, insanlık düşmanlarına karşı korumanın adıdır cihad.
Bedenimizi günde üç öğün yemekle ayakta tuttuğumuz gibi gönlümüzü diri tutmak için günde beş vakit namazla gıdamızı alıyoruz.
Sevgili peygamberimiz daha Mekke'de iken, din ve insanlık düşmanlarına karşı harbe izin verilmeden önce nazil olan Furkan suresinde Rabbimiz, cihadın Kur'anla olacağını "O halde, kâfirlere itaat etme. Onlara karşı bununla (Kur'an'la) büyük bir cihat yap." Bildirir. (Furkan suresi ayet 52)