12 sene önce bugün, bir MGK toplantısı yapıldı. Toplantı sonrası tarihe geçecek kararlar açıklandı.

28 Şubat 1997'de alınan ve hükümete bildirilen MGK kararları özetle şunlardı:

Laiklik için yasalar uygulanmalı.

Tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli.

8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli.

Kuran Kursları denetlenmeli.

Tevhidi Tedrisat uygulanmalı.

Tarikatlar kapatılmalı.

İrtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı.

Kıyafet kanununa riayet edilmeli.

Kurban derileri köktencilere verilmemeli.

Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalıdır.

Süreci askerler yönetiyordu.

Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük'te toplanarak irticaın iktidarda olduğunu tartıştılar.

İşveren ve işçi örgütleri, TİSK, Türk-İş, DİSK, odalar ve birlikler, TOBB, TESK iktidara karşı eleştiriye başladılar. Kadın örgütleri, 'şeriata karşı laiklik yürüyüşü' yaptı.

Genelkurmay Başkanlığı 29 Nisan 1997'de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay üyeleri ile Üniversite Rektörlerini ve gazetecileri Karargah'a çağırarak "irtica brifingleri" verdi.

Ortam iyice gerildi. Kararların uygulanması için hükümete baskı üstüne baskı yapıldı.

28 Şubat'ta açıklanan kararlar, Refahyol hükümeti tarafından uygulanmadı!

Bunun üzerine dönemin cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini Mesut Yılmaz'a verdi. Mesut Yılmaz'ın kurduğu 55. hükümet, 28 Şubat kararlarını uyguladı. Kesintisiz yasası çıktı, çocukların Kuran öğrenmeleri 12 yaş ile sınırlandı. Meslek liselerine kat sayı uygulaması başladı. İmam Hatip mezunlarının polis olması yasaklandı. Kılık kıyafet baskısı sokaklara kadar uzandı. İrtica gerekçesiyle binlerce insan fişlendi ve mağdur edildi. Dindar tüccar ve sanayiciye baskı uygulandı. RP ve FP kapatıldı.

Bu kararların uygulanması sonucu ülkede siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda kimi değişimler yaşandı.

Bu süreç post modern darbe olarak adlandırıldı. Süreci yönetenler de bunun bir darbe olduğunu inkar etmediler.

Süreci idare edenler irticadan İslam'ı kastettiklerini gizlemediler. Sürecin bin yıl devam edeceğini ilan ettiler. Ama asıl söz sahibi olan millet bu sürece 3 Kasım 2002'de "dur" dedi.

2003-2004 yıllarında Sarıkız/Ayışığı darbe hazırlıkları akamete uğradı. 27 Nisan 2007'de bu kez on-line muhtıra ile 28 Şubat sürecine duyulan özlem dile getirildi.

Hükümet eğilmedi seçimleri öne alarak bu muhtırayı halka götürdü. Halkın bu sürece 22 Temmuz'da verdiği cevap, 3 Kasım 2002'dekinden daha sert oldu.

Peki, aradan 12 sene geçmiş olmasına rağmen 28 Şubat süreci bitmiş mi oldu?

Hayır bitmedi. O sürecin hâmileri siyasette ve bürokraside dirençlerini hala sürdürüyorlar. Hükümetin iktidar alanını sınırlamaya çalışıyorlar.

28 Şubat sürecinin açtığı yaralar hâlâ kanıyor.

Kesintisiz yasasının açtığı derin yara hâlâ kanıyor!

Meslek lise mezunlarına uygulanan katsayı, binlerce genci hâlâ mağdur ediyor!

12 yaşın altındaki çocuklara Kuran öğretmek ve 15 yaşın altındakilere hafızlık yaptırmak hâlâ yasak!

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı ise Anayasa Mahkemesi'nin son kararı ile içinden çıkılamaz hale geldi.

28 Şubat süreci bitmiş mi? Hayır!

Süreci yönetenlerin bittiği kesin. Esamileri okunmuyor. Okunursa da bir suç örgütüyle ilintili olarak okunuyor!

Ama sürecin etkisi bitmedi devam ediyor!

Ne zamana kadar devam eder?

Demokratikleşme tamamlanıncaya kadar!