Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Amerikalıyı çıldırtan Amerikancı!

Amerikalıyı çıldırtan Amerikancı!

Kraldan fazla kralcılar daima ifrat boyutunu temsil ederler. Kimi ülkelerin diaspora uzantıları uluslararası ilişkilerde uzlaşmaz tarafı temsil eder ve barışın önünü tıkarlar. Daha fazla insafsız olurlar. Sözgelimi, başörtüsüyle alakalı olarak bir tartışmada Mümtaz Sosyal hem Mustafa Akyol'u hem de bir AB temsilcisini adeta çıldırtmış ve çileden çıkarmıştı. Habertürk'te Mümtaz Soysal Hoca ile Joost Lagendijk Türkiye'yi ve bahusus başörtüsünü tartışmışlardı. Mümtaz Soysal'ın başörtüsü söylemi karşısında Avrupalı muhatabının nutku tutulmuştu. Mümtaz Hoca muhatabını çatlatmıştı. Muhatap söyleyecek bir şey bulamamış ve 'tartışma bu yönde seyrederse daha fazla dayanamayacağım' diyerekten 'oturumdan çekilebilirim' telmihinde bulunmuştu. Yerli birisinin başörtüsü karşıtlığındaki uzlaşmaz tutumu karşısında adamın ağzı bir kaşık havada açık kalmıştı. Bir ara ülkemizde ABD temsilciliği yapan Mark Parris de bu bedbahtlardan birisi. Soner Çağaptay karşısında neredeyse küçük dilini yutuyordu. Son sıralarda Soner Çağaptay, Newsweek dergisi Wall Street Journal ve Washington Post gazetesi gibi gazetelerde yazıyor ve zembereğinden boşanmış bir saat gibi Türkiye hakkında alarm zilleri çalıyor. Bu alarm zilleri bizzat Amerikalılar tarafından bile yadırganıyor ve abartılı bulunuyor. 'Amerikalıyı çıldırtan Amerikancı' pozisyonunda. Zeyno Baran ya uslandı ya kızağa çekildi onun yerine ise Soner Çağaptay getirildi veya geçirildi. Ortada öyle bir pozisyon var. Türkiye'nin Batı'dan Doğu'ya kaydığını ve 100 yılda bir gerçekleşme ihtimali bulunan Türkiye-İsrail stratejik işbirliğinin de sarsıldığını ileri sürüyor. Besbelli ki bu zeminin kaymasından dolayı çok müteessir ve yanıp tutuşuyor. Zeyno Baran gibi ismi de bir garip. Çağatay soy ismini biliriz de Çağaptay ismi çok bildik bir soy ismi değil. Çağaptay'ın da katıldığı Amerikan ve İsrail sağına yakınlığıyla bilinen Washington Enstitüsü(WINEP)'nde, ilginç bir entelektüel tartışma yaşandı.

Son zamanlarda AK Parti'nin 'İslâmcı' köklerine dönerek Türkiye'yi Batı'dan uzaklaştırdığı tezini çeşitli yayın organlarında işleyen WINEP'in Türkiye uzmanı Soner Çağaptay, bu konuda farklı düşünen Brookings Enstitüsü uzmanı ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris ve German Marshall Fund (GMF) uzmanı Ian Lesser'la panele çıktı. Parris, Çağaptay'ın AK Parti ve Başbakan Erdoğan'a ilişkin bazı 'alarmcı' yaklaşımlarını 'Occam'ın usturası' adı verilen mantık prensibi ile çürütmeye çalıştı. 14. asır İngiliz mantıkçısı William Ochkam'a atfedilen prensip, bir probleme ilişkin en az karmaşık ya da en basit açıklamayı doğru varsayma esasına dayalı. Parris, Çağaptay'ın AK Parti'ye mal ettiği 'medeniyet bazlı' dış politika yaklaşımının CHP dahil başka birçok kesimce desteklenen popüler bir görüş olduğunu söyledi. WINEP İcra Direktörü Robert Satloff, Türkiye'nin bazı 'sorunlu' tercihlerinin Türk-Amerikan ilişkilerine yansımaları olup olmayacağını sordu. Parris, buna şöyle cevap verdi: 'Yakın dönem Türk dış politikasının açık bir kendini nihai olarak konumlandırma stratejisinin ürünü ve olanların bunun yansımaları olduğuna inanıyorsanız, kaygılanmaya değer. İşin bundan daha karışık olduğuna, mesela Türkiye'nin enerjide İran ve Rusya'yla işbirliğine yanaşmasının sebebinin son sekiz yıldır ABD yönetiminin stratejik enerji politikasında liderlikten yoksun olmasından kaynaklandığına inanıyorsanız, ortaya daha farklı bir tablo çıkar.'

Hamas konusuna da Türkiye'nin kendini 'teröristlerle' birlikte konumlandırması şeklinde bakılması halinde buna muayyen bir yönde tepki oluşacağını söyleyen Parris, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de benzer tavsiyelerde bulunduğunu hatırlattı. Bir konuğun Türkiye'de muhalefet başa gelse ülkeyi ABD ve AB istikametine sürükleyip sürüklemeyeceğini merak ettiğini belirtirken, 'Dualarımızın cevabı Deniz Baykal mı?' diye sordu. Salonda gülüşmelere yol açan bu soruya Ian Lesser'ın cevabı ise şu oldu: 'ABD için mevcut muhalefet liderleriyle iştigal etmek AK Parti'den daha zor.' Parris, Çağaptay ve Lesser, Obama yönetimine Türkiye tavsiyelerinde ise birebir mutabık kaldı: Türkiye'ye reddedici ve dışlayıcı tavır takınılmaması, NATO ve AB ile bağlarına özen gösterilmesi, PKK'ya karşı mücadelede desteğin sürdürülmesi ve uzun vadede ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi. Toplantıda alarmcı Çağaptay'ın AK Parti'ye yönelik yazılarındakinden daha hafif bir üslup kullanması dikkat çekti.

Her ülkenin böyle, Amerikalıları ve Batılıları bile kızdıran Amerikancı ve Batıcı diaspora üyeleri veya gurbetçileri var. Hollanda'da veya başka bölgelerde İranlıların veya Arapların böyle uzantıları bulunuyor. Bunların işleri güçleri anavatanlarını köşeye sıkıştırmak. Alman gazetesi Die Zeit Türkiye Temsilcisi Michael Thumann Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığı teranelerine katılmıyor. Bunun abartılı bir değerlendirme olduğunu ifade ediyor. Lakin Almanya'da da Çağaptay gibi veya onun izdüşümü ve yansımaları nevinden karakterler olduğuna dikkat çekiyor. Bunlardan birisi de Çağaptay gibi alarmcı olan Necla Kelek olmalı. Halit Duran veya Bessam Tıbi benzeri bir isim. Türkiye'deki gelişmelere bigane olsa ve yakından takip etmese ve bilgileri bayat olsa da Alman basınının nabzına göre şerbet vermekte usta ve üzerine yok. Alarmcı bir yaklaşımla Türkiye'nin Batı'dan koptuğunu ileri sürüyor. Halbuki Thumann'a göre uzunca bir müddetten beri asıl Türkiye'den kopan ve gelişmeleri takip edemeyen kendisi imiş. Varsın olsun; Almanların da basmakalıp ve prorotip yaklaşımlara ihtiyacı var. Ta ki ezberleri ve kafa konforları bozulmasın. İşte Kelek bu ihtiyacı savıyor. Bunlar Alman kamuoyunun görüşlerini Türkiye hakkında olumsuz yönde etkiliyorlar. Türkiye'deki bütün gelişmelerin Kur'an'a atıflar doğrultusunda şekillendiğini de ileri sürüyor. Elbette burada Batı'nın algılamaları mühim olmakla birlikte keşke onun ötesinde söyledikleri doğru ve gerçek çıksa diye insan iç geçiriyor. Lakin bunlar uzaktan uzağa ahkam kesiyor ve dana altında buzağı arıyorlar. Maalesef kamuoyunu yalan yanlış bilgilendirseler de daima statükonun nabzına göre şekillendiriyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi