Hepimiz oyuncuyuz
Canımız, cananımız, malımız, ailemiz, dostlarımız, izzetimiz, iffetimiz, vatanımız, milletimiz, şanımız, şöhretimiz, onurumuz, gururumuz, bütün bunlar Allah tarafından yaratılanlardır.
Bunların hiç birini biz yaratmadık.
Yaratan Allah olduğuna göre, sevdiklerimizi bize lütfedip armağan olarak veren O olduğuna göre O'nun verdiklerini korumak da bize düşer.
Bize verilenin değerinden fazla verenin değeri üzerinden korumak gerekir.
En sevdiği insan tarafından yemeğe davet edilenlerden biri sofradaki yemeğin çeşitlerine bakarak ağzını sulandırırken öbürü davet edenin sevgisiyle sevinir ve o sofrayı o sevdiğinin ikramı olarak kabul eder.
Bir diğer davetli ise bu yemeği sevdiğine yakın olma vesilesi sayar ve sevdiğinin sevgisine layık olmaya çalışır.
Her üçü de yemekten yer ama herkes iç dünyasına göre nasibini alır.
Biz, bu dünya sahnesine kendimiz gelmedik.
Bizi gönderen, dekoru, yüksek dağlar, engin ovalar, dalgalı denizler, yeşil ormanlar, ışıkları güneş, ay ve yıldızlar olan bu dünya sahnesinde bizi gönderenin biçtiği rolü üstlenmek durumundayız.
Peygamberlerin, Sıddık/doğru ve doğruyu tasdik edenlerin, Hakkın hâkimiyetini kanıyla onaylayan Şehitlerin ve Salihlerin/kendisi düzgün ve bozulanı düzeltenlerin rolünü üstleneceğiz.
Örnek insanlarımız bunlar olacak.
Ad, Semud, Firavun, Karun, Haman, Ebu Cehil gibi kötü rolü üstlenenler bizim örneğimiz olamazlar.
Bu dünya sahnesinde oyunumuzu oynarken kulağımız hep Allah'ın kitabında, Rasülünün sünnetinde olacak.
Yoksa şeytan ve şeytanlaşmış insanların suflörlüğüne kulak vermeyeceğiz.
Bunu siz, her gün Nas süresinde "Minel cinneti vennas" diyerek kötülük fısıldayanların şerrinden Allah'a sığındığınızı söylüyorsunuz.
Yani şeytanlaşmış insanların yazı, söz, çizgi, jest ve mimikleriyle bize ulaştırdıkları mesajlara kulak asmayıp Allah'ın kelamına sığınıyoruz. O'nun kelamını dinliyoruz ve O'na göre rolümüzü yerine getiriyoruz.
Bu dünya sahnesinde kafirler kurallarını kendileri koyduğundan bütün kurallar onların lehine işler.
Akif'in arkadaşlarından Ferid Kam Merhum:
"Tutulur sinekler lakin yırtar geçer kuşlar.
Örümcek ağına benzer bu günkü kanunlar" deyivermiş.
Birleşmiş Milletlerden bu güne kadar Amerika'nın zararına ve herhangi bir ülkenin yararına bir tek kanun çıkmamış.
Filistin-İsrail görüşmelerinde hiçbir zaman Filistinlilerin çıkarına bir sözleşme gerçekleşmemiş.
Müslüman insan ise ne kendi çıkarını esas alır ve de sevdiklerinin çıkarlarını esas alır.
Allah'ın kanunlarını Allah'ın kullarına uygulamaya çalışır.