Ve Mart!
Seçimlere 3 hafta kaldı..
Girecek hafta, çıkacak hafta, ortadaki hafta! O da bitti sayılır.
Yani seçimlere 3 hafta sonu kaldı.. Cumartesi Pazar derseniz, 6 miting yapılabilir..
Belki de seçimlerin geçmişine baktığımızda mitingi en az olan seçim diyebiliriz..
CHP sokaklarda dolaşıyor. Saadet evlerde çalışıyor. Salon toplantıları yapıyor. SP de meydanlarda gözüküyor. Meydanlarda en fazla boy gösteren parti AK Parti gibi sanki..
MHP bu seçimlerde yok gibi. MHP bayrak, afiş ve Ankara’dan yapılan açıklamalarla sınırlı bir seçim kampanyası yürütüyor..
29’unda seçim var, 28 son gün.. Miting için 7-8, 14-15 ve 21-22 Mart var..
7-8 yurt genelinde yağış uyarısı yapılıyor.
Kaldı mı size iki hafta sonu..
AK Parti seçimlere Erdoğan’la giriyor. Partide 2. bir adam yok öne çıkan.. Bir merkez partisi için bu doğru değil.. “Tek Adam”lık hoş gelir, ama sonuçları itibarı ile her zaman iyi sonuç vermez.. Yükselirken alkışlayanlar yorgunluk gösterdiğinizde arkanızda durmazlar. Zaten her şey tek merkezden idare edildiğinden tembellik ederler..
Siyaset böyledir, kürsüde alkışlarlar, ayaktayken elinizi öpenler çok olur. Oturduğunuzda eleştirirler, düştüğünüzde vururlar..
Yarış atı gibi hep koşmanızı isterler.. Koşmadığınız zaman ise, yorulduğunuzda işinizi bitirirler.
İşin kötü yanı yarış atından sütçü beygiri de olmaz..
“Performans putu” acımasızdır! Maratoncu ister.. Yarışa çıkarken 100 metre koşusu gibi koşacak ve sonra uzun soluklu bir yarışa hazır olacaksınız..
Bu insani bir durum değil. Profesyonel spor ve siyaset beklentileri ile, biyonik bir robot ya da “aygır” gibi bir “canlı” istiyor..
Politikacılar kendilerini “hüküm koyan” ve “terbiye eden”, “kadere hükmeden”; ki, zaten “insanların kaderlerini değiştirmek”ten, onları “İHYA” etmekten söz etmiyorlar mı?.. Kendilerini “Muktedir” bir konumda gördüklerinden zaten “yarı tanrı”dırlar. “Kutsal devlet”e de zaten Tanrı-Krallar yakışır! İnsanlar da kendilerine servet, güç ve zafer vaad eden Tanrılara bayılırlar ve Tanrısal gücün insanlar arasındaki temsilcisi olmak için kendilerini o kişi, makam ve güçle özdeşleşme, “onun adına” hareket etme konusunda isteklidirler..
CHP “Ergenekonun partisi” olarak bütün şansını kaybetti..
-Baykal Ergenekonun avukatı
-Öymen Ergenekonun parti içindeki söz dinleyen uslu çocuk rolündeki kilit isim
-Karayalçın Ergenekonun Ankara’daki adayı..
Son iddia görmezden gelinecek bir iddia değil.. CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın hakkında şok iddialar. Murat Karayalçın’ın SHP’deki en yakın adamlarından biri olan Ömer Gürcan, “Karayalçın SHP’yi ve arkadaşlarını resmen satmıştır. Karayalçın, Encümen-i Daniş’in onun ötesinde Ergenekonun belediye başkan adayıdır” dedi.
Baykal’ınki zaten kendi itirafı.. Öymen, Karadayı’nın son kasedinde adı geçen isim. Karayalçın bir öncekinde deşifre olmuştu.. “Baronların adamı” “Ergenekonun adamı” iddiası ise, Ömer Gürcan’a ait..
Salimen şu seçimi de atlatsaydık, daha önümüzde çok iş var..
Siyaset değirmeni para ve zaman öğütür. Bir de insan!. Her politikacı “zamansızlık”tan söz eder. Zaman siyasette bereketsizdir. Bizde siyaset lafla yürür. Yani lafla peynir gemisi yürütülmeye çalışılır. Büyük ölçüde demagojidir. Şifahi şeylerdir siyasetin konusu, sadra şifa şeyler olmasa da konuştukları şey!.. Suçlayacak, vaad decek, söz vereceksin.. Dilbazlıktır bu iş biraz da.. İnsanlara duymak istedikleri şeyi söyleyeceksin!
Anayasa tartışması, seçim tartışmalarından daha ciddi. Her ne kadar onun da adını yanlış koysak da.. Devletin en temel, en siyasi, en resmi belgesinin adını “sivil anayasa” koyduk ya!
Hani AB ile yapılan “Ortaklığa katılım belgesi”nin adını, “katılım ortaklığı belgesi” koyduk ya, işte bu da öyle bir şey.. Daha önce de yazmıştım.. CHP’nin adı da aynı yanlışlıklar zincirinin bir diğer halkası..
Cumhuriyet Merkez Bankası, Cumhuriyet Savcılığı gibi Cumhuriyet (...) Partisi olur mu? Böyle bir şey tek parti döneminin ürünü bir şey.. CHP aslında varolmayı haketmeyen tek parti.
“Derin devlet” ne kadar meşru ise, CHP bu şekli ile o kadar meşru bir parti..
CHP bu kamburu sırtında taşıdığı sürece de bu yapının dışından kimseden oy alamaz.. Bugün CHP’ye oy verenlerin büyük bir bölümü ise, hâlâ bu gerçeğin farkında olmayanlardır..
CHP gibi bir muhalefet AK Parti için “kolay bir lokma” olmaktan öte bir anlam taşımaz..
AK Parti ile CHP arasında bir seçim mücadelesinden söz etmek zor. CHP kaçak güreşiyor. AK Parti’ye zarar vermekten başka bir hedefi yok.. SP’nin AK Parti’ye muhalefetinin önünü kesmemek için hiç irticaya değinmiyorlar. Doğan Mediasının CHP ve SP’ye sayfalarını açması da aynı kaygıyı taşıyor.. SP kendi çizgisini her zeminde korusa da, CHP’nin Doğan Mediası üzerinden dürüstlük gösterisi, yolsuzluk eleştirileri bütün inandırıcılığını kaybediyor.. Bu işin CHP’ye bir faydası olmadığı gibi, Doğan Mediasının yarasına deva olacağını da hiç sanmıyorum.
CHP’nin şahidi DM, DM’nin şahidi, CHP! Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.. Bu ikisinin birbirine desteği, zararı daha da büyütmekten başka ne işe yarar ki!
Evet! Seçimlerin sonuna geldik.. Bize 3 hafta daha sabretmek düşüyor..
CHP’nin derununda gizli 7. ok’u da bu seçimde çuvala sığmayan mızrak gibi, demokrasi kınına sığmadı ve ortaya çıktı. "Atatürkçü görünümlü 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan faşist cuntaları”nın arkasında içerideki “iyi çocuklar”ın kimler olduklarını biliyoruz!
Bakalım bu süreçte daha neler yaşanacak. Kimler intihar edecek ya da hangi kasetler gün yüzüne çıkacak?.. Hangi dosyalar, hangi iddialar gündeme gelecek?.. Hele şu kuyular kazılsın, Karadayı’da ifadesini versin, görelim bu işin ucu daha nerelere uzanır..
Ha! Bu arada Sacid Kayasu göreve gelir gelmez ister misiniz Kenan Evren’i ifade için makamına çağırsın!
Siyasetçinin çoğu, “laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde..” Siyasetçileri siz bir de seçimden sonra görün, dinleyin.. Sel gider, kum kalır.. Bugün açıklanan anket sonuçlarını, tahminleri bir kenara not edin ve gerçek sonuçları gördükten sonra, kimin ne kadar doğru söylediği ya da doğru tahminde bulunduğunu unutmayın, sonra bu bilgi size yine lazım olacak..
Selâm ve dua ile..