Asalet ve zarafetten nasiplenmiş bir militanlık

Asalet ve zarafetten nasiplenmiş bir militanlık

Afganistan ve Irak'ın işgali, Lübnan'ın yerle bir edilişi, Filistin'de zulmün ayyuka çıkışı… 11 Eylül 2001'de 'start' alan bu süreç nasıl okunmalı?

Yıldız Ramazanoğlu'nun okuduğu gibi okunmalı.

Onun “Bağdat Fragmanı” adlı kitabından okunmalı.

“Ekim 2001'de dünyanın en güçlü ülkesi dünyanın en zayıf, yaralılar ve sakatlarla dolu ülkesine bütün insanlığa gövde gösterisi ve gözdağı olsun diye bomba yağdırdı. Dışişleri Bakanı Madeleine Albright elimizdeki eski tip bomba stoklarını eritmek için bu gerekliydi dedi. Bölgesinde bir zamanlar kültür merkezi olmuş, ince ruhlu insanlarla dolu bir ülke, Afganistan yerle bir edildi. / 20 Mart 2003 Irak'la beraber insanlık onuru, insanlığın bütün kazanımları ve binlerce yıllık insan birikiminin barbarlarca yok edilmeye başlandığı tarih. / Bu iki ülkedeki insanlar için artık tam olarak ne hissedeceğimizi bile bilemiyoruz. Gündelik yaşamlarından detaylı haberler alamıyoruz. Onlar acıda öyle haddi aştılar ki, neredeyse algı çemberimizin dışına çıkmak üzereler.”

Böyle diyor Yıldız Ramazanoğlu.

Ve, mesela, Gazze sahilinde babası ve kardeşleri bombayla paramparça edilen Hüda'nın “kumlara bata çıka küçük bedeniyle çırpınıp dizlerini dövüşü”ne tanıklık ederek, haddi aşan acıların algı çemberimizden çıkmasını engellemeye çalışıyor.

Haddi aşan alçaklıkların da algı çemberimizden çıkmasını engellemeye çalışıyor.

Alabildiğine yalın bir şekilde –ve yalınlığın ne kadar sarsıcı olabileceğini göstererek- yapıyor bunu.

“Silahlı ve her an öldürmeye hazır bir İsrailli asker rehin alındı diye Lübnan yerle bir edildi” gibi cümlelerle, basit gerçeklerin etrafında örülen girift analizleri yerle bir ediyor; ilk ve son tahlilde 'bizimki can, onlarınki patlıcan' diyen ve başka da bir şey demeyen ırkçı İsraillilerin, ırkçı Amerikalıların, ırkçı Avrupalıların barbarlıklarına fiyakalı bir 'statü' kazandıran “uluslararası denge hesapları” ve “derin strateji” söylemlerinin köküne kibrit suyu döküyor.

Bunu yaparken, Batı'nın Susan Sonntag gibi insaf ehli çocuklarını ayrı tutmayı ihmal etmiyor tabii.

Ama onları ayrı tutarken, sıradan Batılıların masumiyetini sorgulamayı da ihmal etmiyor.

Diyor ki mesela:

“Susan Sonntag vefatından bir süre önce yazdığı bir yazıda dünyaya seslenmiş ve Amerikalılardan nefret etmeyin, bilmiyorlar, gerçek kaçırılıyor onlardan demişti. Peki bilmek istiyorlar mı gerçekten. Bilmenin yol açacağı kimi fedakarlıklara hazırlar mı. Dünya da bunu bilmek istiyor.”

Sonra dönüp bize bakıyor Ramazanoğlu.

'Kuzey Irak'ı yerle bir edelim, İsrail olsa öyle yapardı' gibi hezeyanlarımızı hatırlatarak, kendimize hikmetli bir çekidüzen vermeye çağırıyor bizi:

“Sorunları öldürme histerisi içinde çözme eğilimi içimizin suyunu kurutuyor. Aynada kurumuş yüzlerimize bakıp içleri sulamanın yoluna çıkmamız lazım. Başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermenin yoluna.”

“Bağdat Fragmanı”, bu yolun yolcuları için mükemmel bir 'el kitabı'.

“Endülüs ve Osmanlı tecrübelerine sağlam kaynaklardan biraz da olsa aşina olunmadan, Celaleddin-i Rumi'den esinlenmeden, Farabi'nin el-Medinetü'l Fazıla'sı okunmadan, Batılı aydınlanma düşünürlerince Averos olarak bilinen İbn Rüşd'ün din ve felsefe analizlerine göz atılmadan, Hafız'ın divanından şöyle ne çıkarsa bahtıma diye açılan bir sayfayı okumanın büyüsüne ara sıra kapılmadan, Arabî'den aşkın hallerine, evrenin mistik yapısına dair bir şeyler öğrenmeden ve daha böyle birçok hazineye el atılmadan” bu toprakların selametini ihya etmenin zorluğuna dikkat çeken bir kitap.

Ve…

Yıldız Ramazanoğlu ismi ile militan kelimesini yan yana getirmek tuhaf kaçabilir, ama, bana göre, bir davaya adanmışlık bakımından, militanca bir kitap.

Asalet ve zarafetten nasiplenmiş bir militanlığın izini sürüyor Ramazanoğlu.

Şöyle diyor kitabın mukaddimesinde:

“Bu kitap kifayetsiz kelimelerden oluştu. / Bomba ve tel örgü medeniyetinin kendimizi de sorgulamamızı engellememesini dileyerek. / Derinlikli ve yüce bir ütopya uğruna enerjimizi birleştireceğimize inanarak. / Kötülüğün arızi olduğunu, aslolanın iyilik olduğunu bilerek. / Kitabın ortak belleğe küçük bir katkı olması, umudu çoğaltması duasıyla.” (Bağdat Fragmanı, Timaş Yayınları, İstanbul 2008)

***

Eline, yüreğine sağlık ablacığım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi