Siyaseti bir de Muhsin Yazıcıoğlu’ndan dinlemeli
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de siyaset çok kaygan zeminde. Siyasetin kaygan olması, siyasi sistemin meydana getirdiği bir kayganlık değil yalnız. Siyasetin kaygan olmasının sebebi, “diktatör zihniyet” sahipleridir.
Türkiye’de siyasal tarihi iyi okuyanlar bu gerçeği kabul ederler. Tek partili dönemden çok partili döneme geçildiği yıldan bu yana, siyaset her zaman kesintiye uğramış, dolayısıyla siyasetin vazgeçilmez unsuru olan demokrasi de her on yılda bundan nasibini almıştır.
Devletin ve milletin küçük bir azınlığa hizmet etmesini isteyen zihniyetlerin, ülke üzerindeki baskısı, kimi zaman siyasilere nüfuz ederek, kimi zaman baskı ve şiddetle, kimi zaman tehditlerle, kimi zaman da medya yoluyla olmuş ve “hizmet” yerine “hezimeti” tercih edenlerin yüzünden, siyaset maalesef bir türlü yerli yerine oturamamıştır.
Dünyanın neresinde olursa olsun, halkı dışlayan ve halkı hiçe sayan hiçbir güç, uzun süreli hâkimiyetini koruyamamıştır. Türkiye’deki mevcut siyasi yapı, bunun bir göstergesidir. Bugünkü siyasi tabloya bakıldığında TBMM’de grubu bulunan ve bulunmayan CHP ve DTP dışındaki bütün partiler, baskı ve şiddet yanlısı zihniyetlere kırmızı kart göstermişlerdir.
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ise kırmızı kart gösterenlerin en yiğidi ve en asilidir. BBP’ye oy veren yurttaşlarımız da Muhsin Yazıcıoğlu gibi düşündükleri için oy vererek kırmızı kart göstermişlerdir. Yukarıda zikrettiğim, CHP ve DTP dışındaki diğer partiler ve oy verenleri, “baskı rejimcilerine” karşı kırmızı kart konusunda aynı düşünmektedirler.
İşte BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu da hayata atıldığından günden bu yana hep haksızlığa baş kaldırmış ve zor zamanların insanı olmuştur. Hiçbir ışık deliği olmayan tünellere girmiş ama yüreği ile, kalbi ile, inancı ile karanlık tünellerden aydınlığa çıkmasını bilmiştir. Gücünü inandığı değerlerden alan Yazıcıoğlu, bugün bir kişi olarak TBMM’de bulunsa da o bütün Türkiye’nin sesi ve soluğudur.
Muhsin Yazıcıoğlu, partisinin İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı Cevdet Tellioğlu’nun basınla buluşma toplantısına katılmak için İstanbul’daydı. Kalabalık bir basın grubunun takip ettiği toplantıda Cevdet Tellioğlu, “Büyük aile” projesini anlattıktan sonra Muhsin Bey’de Türkiye’nin dünü, bugünü ve yarınına dair görüşlerini anlattı.
CHP’nin güttüğü siyasetin bir tartışma değil, çatışma olduğunu, Ak Parti’nin de CHP ve diğer çatışma çıkaranlara karşı aynı üslupla cevap verdiğini söyledi. Hakikaten de doğru, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’yi izleyemez duruma geldik. Ne zaman ekranlarda gözükseler, sürekli bağırıyorlar, çağırıyorlar, ağızları bir tarafa, gözleri bir tarafa gidiyor ve şahsen her ikisinin de yanındakilere hemen saldıracağını zannediyorum.
Oysa bir siyasi partinin lideri, karşı partinin liderine küfretmek, hakaret etmek ve belgesiz bilgisiz ağız kalabalığı yapması yerine, ne yapması lazım gelir; Türkiye’ye dair, millete dair, yapacaklarını anlatması, yaptıkları varsa hatırlatması gerekir. Ama bunlar tam tersini yapıyor ve sürekli gerginlik meydana getirip iş değil laf üretiyorlar.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun farkı burada ortaya çıkıyor. Kavga edecekse adam gibi kavga eden biridir Yazıcıoğlu. Kavgasının temelinde şahsi çıkarları yerine milletin ve devletin menfaati vardır. Siyasi hayatına baktığımızda da karşımıza hep aynı değerler çıkmaktadır. Bu noktada Muhsin Bey, sandığa hiçbir faydası olmayacak anlamsız tartışmalara girerek, ne memlekete ne de millete karşı bir zafiyet sergilemek istemediklerini anlattı.
Partisinin diğer partiler gibi parası olmadığını, bu yüzden de miting ve toplantıları, adayların bütçeleriyle yaptıklarını vurgulayarak, hazine yardımlarının bütün partilere yapılmasını söyledi ve hiç de haksız değildi. Hakikaten de şimdiye kadar iktidara gelen partiler veya koalisyon ortakları bu konuda hiçbir çalışma yapmadılar.
Milletimizin ülke sorunlarını konuşacak ve tartışacak siyasilere ihtiyacı olduğunu, özellikle ana muhalefet partisinin bu sorunları konuşmak ve tartışmak yerine, içinde ne olduğu belli olmayan dosyalarla siyaset yaptığını ve sorumluluktan kaçtığını belirterek basın mensuplarıyla uzun uzun dertleşti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.