Kara dayı, Kara yalçın ve Kara oyunlar!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, hemen hemen çıktığı her televizyon programında gündeme getirdiği “Baron’lar” olayı, bu olsa gerek... Ne diyordu Melih Gökçek; “22 Temmuz seçimlerinden önce bir anket yaptırıp, AK Parti’nin yüzde 47 ile geleceğini gören Baron’lar, birkaç ay önce bir toplantı daha yapıp, 29 Mart mahalli seçimlerini masaya yatırdılar ve bazı kararlar aldılar... Kararlardan birisi; AK Parti’yi yolsuzluk iddialarıyla itham etmek, ikincisi de en az Ankara veya İstanbul’dan birinde başkanlığı kaybetmesini sağlamak!.. Bunlar sağlandığında; oylarının düştüğü gerekçe gösterilerek, AK Parti’yi erken seçime zorlamak!.. Bu stratejinin sonuca ulaşabilmesi için, CHP desteklenecek, AK Parti’ye oy veren muhafazakâr ve milliyetçilerin oylarının da, MHP’ye veya başka partilere dönmesi için propaganda yapılacak!”
Özetleyerek aktarmaya çalıştığım bu strateji, Melih Gökçek’in işaret etmeye çalıştığı “Baron”lara aitti... Gökçek, elinde somut bir delil olmadığı için, “Baron’ların kimler olduğu”na dair sorulara, ister istemez üstü kapalı cevaplar veriyordu...
Ama, son gelişmeler, sözkonusu “Baron”ların kimler olduğunu ve nasıl bir strateji izlediklerini gözler önüne sermeye yeterlidir!..
Hayır, “Almanya’daki Deniz Feneri Dâvâsı”nın nasıl köpürtüldüğünü, Türkiye’deki Deniz Feneri’yle nasıl ilişkilendirmeye çalışıldığını ve buradan hareketle “AK Parti iktidarı”na nasıl çamur atılmak istendiğini yazmayacağım...
Çünkü, bunları zaten biliyorsunuz...
SAHTECİ BİR GERÇEK: GÜRSEL TEKİN!
Bilmediğiniz, daha doğrusu bugünkü Vakit’ten öğreneceğiniz olay ise şu:
“Deniz Feneri Dâvâsı’nı baştan sona takip eden, Almanya’ya gidip duruşmaları izleyen ve iddiaları Türkiye gündemine taşıyan CHP Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, şu anda yanında, bir sanık taşımaktadır!..”
O sanığın adı, Gürsel Tekin’dir!..
Aynı zamanda CHP İstanbul İl Başkanı olan Gürsel Tekin, hem de “sahtecilik”ten sanık olarak “Ağır Ceza”da yargılanmaktadır!
Şunu söylemeye çalışıyorum:
“Almanya’daki Deniz Feneri” üzerinden AK Parti’ye vurup, “tencere dibin kara” demeye çalışan CHP’liler, “kendi diplerinin daha kara” olduğunu gözlerden kaçırıyorlar!..
Çünkü arkalarında “kartel gazeteleri” gibi “dayı”ları var!..
“Kartel sağolsun!!!”
KARAYALÇIN VE ENCÜMEN-İ DANİŞ!
Neyse, konuyu dağıtmadan “son gelişmeler”e gelelim... Önceki günkü Vakit’te de okuduğunuz üzre, Osman Baydemir gibi bir adamı Diyarbakır’ın başına “armağan”(!) eden Murat Karayalçın; hatırlayacağınız gibi, bir zamanlar “Baykal ve CHP” hakkında “çok ağır sözler” söylemiş, Baykal da onu “İmralı’nın güdümünde” olmakla suçlamıştı... Peki, dün “düşman kardeşler” olan bu ikili, bugün nasıl “can ciğer kuzu sarması” oluverdi?..
Evet, Murat Karayalçın, nasıl “CHP’nin Ankara Belediye Başkan Adayı” oldu?..
Önceki günkü Vakit’ten de okuduğunuz gibi, bu sorunun cevabını “Karayalçın’ın arkadaşı SHP’li Ömer Gürcan” verdi ve dedi ki;
“İşçi Partisi ve CHP aynı yapının kadrolarıdır. Birbirlerinden farkları yoktur. Düne kadar CHP’liler Karayalçın’ı çok ağır eleştirirken, sürpriz bir şekilde aday göstermeleri boşuna değil. Karayalçın’ın adaylığını Encümen-i Daniş istedi. Demirel aracılık yaptı, Ergenekon’a yakın çevreler baskı uyguladı ve CHP Karayalçın’ı aday gösterdi. DSP’nin Ankara’da aday göstermesi engellendi. Hemen ardından da DSP’liler Karayalçın’ı destekleyeceklerini açıkladı.”
Lütfen dikkat;
Şu anda “CHP Adayı” olan Karayalçın, henüz adaylığı açıklanmadan önce “SHP kurmayları”nı toplamış ve onlara demişti ki;
“Kesinlikle CHP’den aday olmayacağım!”
Peki, “ne değişti” de, Karayalçın’ı “kimler ikna etti” de, “CHP’den aday” olmaya razı oldu?..
Sorunun cevabı, Genelkurmay eski Başkanı İ.Hakkı Karadayı’nın ses kaydında!.. Karadayı, internete düşen ses kaydında diyor ki;
“Karayalçın, Encümen-i Daniş üyesidir!”
Karayalçın, Karadayı’nın bu sözlerine “Encümen-i Daniş üyesi değilim ama çağırsalar seve seve giderim” diye cevap verdiğine göre, ortada bir “sempati” olduğu, kendiliğinden ortaya çıkıyor!..
Haa, bu arada, “Encümen-i Daniş” üyelerinden bir kısmının şu anda “Ergenekon Terör Örgütü sanığı” olduğunu da söyleyelim ki, “fotoğrafın bütünü”nü tam görebilesiniz!..
KARTEL’İN CHP’YE DESTEK KARARI!
Gelelim, son gelişmenin “son gelişmesi”ne... “Karayalçın’ın arkadaşı SHP’li Ömer Gürcan”ın adaylıkla ilgili “deşifre”lerinden sonra, bugünkü Vakit’te “Ankara’daki kara oyun”un diğer bölümünü okuyacaksınız!..
SHP’li Ömer Gürcan ne demişti;
“Karayalçın’ın aday olmasını Encümen-i Daniş istedi, Ergenekoncu yapılar devreye girdi, Demirel aracılık yaptı, CHP de aday gösterdi!”
Peki, “kartel” gazeteleri bu “oyun”un neresinde?.. Öyle ya; Melih Gökçek’in dillendirdiği “Baron’lar stratejisi”nde, kartel medyasına da görev düşüyor!..
“Fotoğrafın bu bölümü” eksikti ki, onu da “DSP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı” iken, genel başkan Zeki Sezer’in; “Biz aday çıkartmıyoruz, Karayalçın’ı destekliyoruz” açıklaması ile adaylığı düşen Murat Göztoklusu tamamlıyor.
Murat Göztoklusu diyor ki;
“DSP lideri Zeki Sezer, medya baskısı ile aday çıkartmaktan vazgeçti... Ben seçim kampanyaları kapsamında daha önce Hürriyet’in Ankara temsilcileri ile görüştüm. Gazetenin temsilcileri bize açık açık ‘Biz bu seçimde grup olarak CHP’yi destekleme kararı aldık’ dediler... Baksanıza, medya karar almış. Karayalçın’ın nasıl aday olduğu belli!”
Bu açıklamalardan sonra, fotoğraf iyice netleşmeye başlamış olmalıdır!.. Tabiî, sizler de, Murat Karayalçın’ın “kimler” tarafından ve “nasıl” aday gösterildiğini görmüş olmalısınız!..
MANİSA MİTİNGİ VE KLONLAMA!
Peki, “Baron’ların kartele verdikleri görev” sadece “CHP’yi desteklemek”le mi sınırlıdır?.. Elbette hayır!.. Kartel’in bir görevi de, “AK Parti’nin altını oymak”tır!.. İster “AK Parti karşıtı partileri kullanarak” olsun, ister “psikolojik savaş tekniklerini uygulayarak” olsun, kısacası “araç”lar ne olursa olsun, amaç “AK Parti’nin altını oymak”tır!..
AK Parti, “yüzde 47’nin altına düşürülmeli” ki, “Baron’ların plânı” gereği, “Hükümet erken seçime zorlansın!”
Gelin, görün ki;
“Baronlara hizmet etmek”, onlar tarafından kendilerine verilen “görev”de başarılı olmak ve “Encümen-i Daniş” üyelerinin karşısında, kuyruk sallayıp buyruk bekleyen birer “Encümen-i Kaniş” kesilen kartel gazeteleri; herhalde “daha çok aferin” almak istediğinden olsa gerek, görevde sınır tanımıyor!..
Baksanıza, önceki gün de “AK Parti’nin Manisa mitingi”ni dillerine dolamışlar... Amaçları, “mitinge katılımı az göstermek” ya, basmışlar “yafta”yı:
“AK Parti mitinginde klonlama!”
“AKP mitinginde photoshop kalabalığı!”
“Katılımı çok göstermek için insanları photoshopla klonlayıp, sayıyı çoğaltmışlar!”
Olur ama, bu kadar da “abartma” olmaz ki!.. “CHP’ye yandaş” olacağım, “Encümen-i Daniş’e, Encümen-i Kaniş olacağım” diye bu kadar da “iftira” atılmaz ki!..
Sen kalk, “Manisa’daki miting meydanının beşte birini” al, fotoğrafın orasını büyüt ve sonra da de ki; “mitingdeki insanları klonlayıp, çoğaltmışlar!”
Yuh size!..
Hadi kullardan utanmıyorsunuz, Allah’tan korkun be adamlar!.. Görmüyor musunuz ki; miting meydanının geride kalan “5’te 4’lük” kısmında “onbinlerce insan” var!.. Hadi, “onbinlerce insanı göstermek” işinize gelmedi, peki “AK Parti’nin 10 kişiye muhtaç olabileceğini düşünmek” gibi bir aptallığa nasıl düştünüz, gerçekten merak ediyorum!..
Ulan, AK Parti’nin “insan klonlayıp, mitinge katılımı çok göstermeye” ihtiyacı mı var ki, böyle bir sahtekârlığa tevessül etsin?..
MİTİNG 4 MART’TA, HABER 9 MART’TA!
Hem, “onbinlerce insan”ın katıldığı “miting kalabalığı”nı gösteren bir fotoğrafta, “bazı kişilerin klonlandığını” nasıl gördünüz de, “Burada photoshop hilesi var” diyorsunuz?..
Demek oluyor ki;
O “hileli fotoğraf”ı size “servis” eden birisi var ve “fotoğraf hilesini nasıl yaptığını” size söyleyen de o şahıs!..
Şunu da sorayım:
Bu “klonlanmış fotoğraf” acaba Vakit’e veya diğer gazetelere niye servis edilmedi de, sadece “kartel medyası”na gönderildi!..
Yukarıda da göreceğiniz gibi, AA’dan geçen “fotoğrafın orijinali” elimizde ve mitinge katılımın “onbinlerce” olduğunu buradan görmek mümkün... Kaldı ki; 4 Mart’ta yapılan mitinge katılımın “30 bin” olduğu, 5 Mart tarihli Akşam gazetesinde yer almıştı!..
Peki 4 Mart’ta yapılan mitingin haberi, kartel gazetelerinde niye “9 Mart’ta” yayınlandı?.. Acaba, “birileri” sonradan mı uyandı?..
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum:
AK Parti’nin bütün mitinglerine, zaten “onbinlerce insan” katılıyor... Yani, AK Parti’nin böyle bir “klonlamaya, adam çoğaltmaya” ihtiyacı yok!..
Ama, dedik ya;
Bu bir “görev”dir ve kartel gazeteleri de görevlerini icra etmektedir!.. Görevleri, “AK Parti’ye ilgiyi düşük göstermek”tir!.. Öyle ya, “Baronların talimatı” böyle!..
Ancak, şu da var: Bugün “miting kalabalığı”nı az göstermek isteyenler, 29 Mart akşamındaki “sandık patlaması”nı nasıl izah edecekler acaba?..
O kalemleri, nerelerine sokacaklar?!?..
==========
Asıl padişah kim?
Dünkü Yayın Kurulu’nda, benim teklifim, Deniz Baykal’ın başına bir “Osmanlı kavuğu” geçirip, yanına da “Asıl padişah sensin” başlığını kullanmaktı... Ama arkadaşlarım; böyle bir fotoğraf ve başlığın “Osmanlı ruhunu inciteceğini” söylediler...
Dolayısıyla, o başlığı kullanmaktan vazgeçtik!..
Ama, Bay Baykal’ın şunu bilmesinde yarar var:
Kendisi, “tam 17 yıldır CHP’nin başında”dır ve bu CHP, tam 17 yıldır “muhalefette”dir!.. Bay Baykal, “yapıştırıldığı muhalefet koltuğu”ndan kurtulup da, bir türlü “iktidar koltuğu”na oturamamaktadır!.. Yani, “muhalefetin saltanatı”nı sürmektedir!..
Açıkça ifade etmek gerekir ki; “Cumhuriyet’in saltanatı”nı sürenlerden birisi de Deniz Baykal’dır!.. Hem de “17 yıl”dır!..
Söyleyin Allah aşkına; “36 Osmanlı padişahı” arasında, “17 yıl süreyle” saltanat koltuğunda oturan “kaç sultan” vardır?..
Ben söyleyeyim; “sadece 15 sultan” vardır!..
Padişahlardan 21 tanesi ise, “Baykal’dan daha az süreyle” yani “17 yıldan az” saltanat koltuğunda oturmuşlardır, iyi mi?
Sormak gerekmez mi şimdi: “Padişah” olan kimdir?
Recep Tayyip Erdoğan mı, Deniz Baykal mı?..