Kurtlar Vadisi cevap
Adını unuttum, aklımda kaldığı kadarıyla bir şair anlatıyor:
“Şiirimi utana sıkıla Tahiru’l Mevlevî’ye uzattım. Önce bir okudu. Sonra başladı yorumlamaya:
- Şu mısrasında şu ayete telmih var, bu beyit şu hadisten mülhem, şu mısra falana işaret, burada teşbihin şu çeşidi var…
Ben nihayet dayanamadım ve dedim ki:
- Üstadım, siz sayıp döküyorsunuz ama, benim aklıma bunlar hiç gelmemişti.
- Evladım, şiiri yazmak size, yorumlamak bize aittir.”
Evet, bir metni, bir resmi, bir filmi sahibi dilediği gibi yazar, çizer, çeker ama, onu okuyan, gören ve izleyen de kendi bilgi ve irfanınca dilediği gibi yorumlar. Ve de o yorumlarken, sahibinin aklına bile gelmeyen bazı düşünceleri yakalayabilir orada. Bu biraz da onun bilgisine, tecrübesine, zengin irfanına kalmıştır. Birikimli insanların anladıkları ile avamın anladıkları aynı olmaz herhalde.
Sonra bir olaya bakarken bazı tahminler, akıl yürütmeler, hatta zanlar ister istemez devreye girer. Kimi insanlar emarelerden, işaretlerden, satır aralarından alır alacağını ve bir kanaat edinir. Batınî mana zahirî manadan bütün bütün kopmaz, arada bir bağ olur, ama büsbütün aynı da olmaz. Olsa ne anlamı kalır ki!
Bu kanaatin, izlenimin, akıl yürütmenin bir değeri yok mudur şimdi? Bunun sayesinde oluşan batınî mananın bir değeri yok mudur?
Elbette vardır. Bu bir anlama ve kavrama işidir. Ama bunun kaynağının zan, tahmin, izlenim, akıl yürütme, satır arasını okuma ve çıkarsama olduğu da ifade edilmeli, yüzde yüz kanıtlanmış gibi belirtilmemeli elbette.
Şimdi sen kalk ve böyle bir edinimi hiçe say ve “Bu iddiadakileri ispata çağırıyoruz. İspat edememeleri halinde kendilerini aşağılık, haysiyetsiz müfteri ilan ediyoruz!” de.(*)
Bu söz bana mı?
Herhalde değil. Nedeni de şu; biz iddia etmiyoruz. Yorum yapıyoruz sadece ve bunu da açıkça ifade ediyoruz. Dolayısıyla bu “iddia edenlere” söylenmiş acı sözleri üstümüze almıyoruz. Ama bir diyeceğimiz var, onu da yazının sonuna saklıyoruz.
Onları bu kadar kızdıran konuda ne diyoruz biz yazımızda?
Aynen şöyle:
“Bu zamana kadar üstü örtülü yapıyordu yapacağını, ama birilerinden bir emir almalı ki işi aleniyete döktü.”(**)
Dile dikkat ediniz: “birilerinden bir emir almalı ki”. Bu üslup iddia mı? İddia şöyle olur: “birilerinden bir emir almıştır ki”.
İşte bu yüzden yukarıdaki acı ifadeleri biz üzerimize almadık. Yaramız yok, gocunmuyoruz da. Çünkü yazının başında anlattığımız gibi bizim yorum hakkımız vardır ve bu tamamen bize aittir.
Böyle düşünmemizi gerektiren şeyler var mıdır? Olmaz olur mu, hem de ne kadar. Dizi baştan sona bunu anlatmıyor mu zaten?
Hemen söyleyelim; dizi hakkındaki fikirlerimiz değişmemiştir. Bu dizi bu haliyle sivil yönetimleri değersizleştiren ve etkisizleştiren, derin güçleri devleştiren bir dizidir ve demokrasiye etse etse tersinden hizmet etmektedir.
Şunu da söyleyelim, maalesef vadi yazarları da “kurtlaşmışlar”. Daha nazik, kibar, aydınlatıcı ve bilgilendirici bir üslup kullanamazlar mıydı? Böyle sert, hakaret ve aşağılama dolu bir dile ne gerek vardı?
Atalar boşuna dememişler; “üslub-u beyan aynıyla insan”.
-------------
(*)http://www.ihlassondakika.com/detail.asp?id=142363
(**)https://www.habervaktim.com/yazar/12301/kurtlar_vadisi_derin_devlet.html