Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Antika bir ülkeyiz vesselam

Antika bir ülkeyiz vesselam

Antik çağdan kalmadığımızı herkes bilir.. Ancak, hal ve gidişimize bakınca şüphelenmiyor değilim..
Demokrasimiz antika..
Hukukumuz antika..
Eğitimimiz antika..
Darbeciliğimiz antika..
Sivilimiz antika, askeriyemiz antika..
İnanmayan, Ergenekon çeteciliğinin 2. iddianamesine baksın bir kez..
Taklitçi esnafın gerine gerine söyledikleri “modern çağ” mayası bu derece pis kokar mı?
Neyse... Ben “müzelik şiirimi” umuma arzedeyim..

MÜZELİK ŞİİR
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükutu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım tek kişilik mahşerde

Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selamlar, merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter

Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler

Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar, yarışanlar, dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu, kırtlağı geçti vahşet.

Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkam-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.

Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı, hak-hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet, yatıp uyumak korkunç.

Güvenmek aldanmaktır, ölçü-tartı izafî
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî
Kim kimdir, kim kim değil, anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.

Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Üç yüz göbek atılır dakikalık oyunda
Oynanan her oyuna kurt da ortak, koyun da
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
Görüyorsunuz, karanlık bir tablo çizdim galiba..
Ne yapabilirdim ki? Pembe renk kalmamıştı piyasada.. Hele beyaz firar etmişti muhtemelen ülkemizden..
Ne yapsam?..
Meşhur Gürcü Bacı gibi kehanet üstüne kehanet imal eden sayın Süleyman Demirel’e mi, onun asistanı Hüsamettin Cindoruk’a mı, yoksa son yılların allame-i cihanı olan Sabih Kanadoğlu’na mı sorsam?
Hani “demokrasilerde çare tükenmez” atmasyonu vardı ya.. Ben de olmayan demokraside olmayan çareler arayarak vakit mi öldürsem?
Karar veremiyorum..
Kafasını çalıştıranlara kolaylıklar diliyorum ve gelecek günlere mutluluk içinde çıkmanız için duacıyım..

*****

Selam dursun yollar, parklar, caddeler
Semra Özal oy istiyor oğluna
Küçük kentler karizmayı zedeler
Süper mega köy istiyor oğluna

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi