Zikirdeki mutluluk
Allah aşkına şu hadis-i kutsideki ifadelerin güzelliğine, cazibesine, çarpıcılığına, sıcaklığına, sevecenliğine, şefkat ve merhametle kucaklamasına, sarıp bürümesine bakınız:
“Allah teala diyorki: “Ben kulumun hakkındaki zannı yanındayım. O beni zikrettikçe, ben onunla beraberim. O beni içinden-yalnız başına zikrederse, bende onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde zikrederse, bende onu, daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşı yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.” ( Buhari, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikir 2 (2675), Tevbe 1, (2675). Tirmizi, Daavat 142 (3598) İbrahim Canan, kütüb-ü Site, 13/ 261, (4670).)
Şu kulun kıymetine bakınız lütfen. Şu sevgiye, şefkate, ilgiye mazhariyete bakınız. Allah aşkına şu Rabbımıza bakınız! Bunun karşısında kul, Allahı zikredmez de ne yapar? Şükretmez, sena etmez, hamd etmez, övmez de ne yapar?
Şu işin güzelliğine ne demeli? Siz Allah’ı zikrediyorsunuz ve Allah sizin yanınızda!…
“Efendim, bu zati beraberlik değil, ilmi beraberlik” gibi neşemizi kaçıran, vecdimize, istiğrakımıza soğuksu serpen kalemi- felsefi tartışmaları bir yana bırakarak düşünüyoruz; Allah bizim yanımızda biz O’nu zikrederken! Aslında o, her zaman yanımızda, (Mücadele 7) bize bizde, bize kalbimizden,(Enfal 26) bize şah damarımızdan daha yakın!( Taha 46) Bizi, daima işitir ve görür”!… Şu anda da öyle!… bizimle olmakta oturmakta! (A’raf 171)
Aman Allahım, bu ne şeref ve saadet!…
Öyleyse, bütün kalbimizle ona yönelmeli, kalbimizin bütün alıcılarını o yöneltmeli, tepeden tırnağa göz ve kulak kesilmeli, bütün tecellileri yakalamağa çalışmalı, tam bir huzurla makamda olduğumuzun bilincinde bütün istediğimizi seferber etmeli, O’na karşı yoğunlaşmalı, kilitlenmeli, konsantre olmalı, onun dışındaki her şeyden yani masivadan hiçbir şeyi kalbe getirmemeli, görmemeli, duymamalı, düşünmemeli, bütün bütün zikrettiğimiz Rabbımızda müstağrak olmalıyız. Olmalı ki, gerçekten olmalı, olgunlaşmalı, ermeliyiz. Gaflete açık kapı bırakmamalıyız.
İşte hayat bu!… İşte çoşku bu!… İşte izzet ve şeref bu!… İşte mutluluk bu!… işte, kulluk bu efendim, kulluk bu!…
Allah, razı olduğu kullarını, zikrinde başarılı kılıyor. Kızdıklarını ise, zikrine karşı kapalı kılıyor.( A’raf 171) Kilitliyor kalplarini, uzaklaştırıyor kendinden, nefislerine atıyor ve kendilerinde unutturuyor kendilerini.
Efendimizin (s.) ifadeleri gerçekten müthiş: “Allahı sevmenin alameti, Allahı zikretmeyi sevmek, Allah’a buğz etmenin alametide, zikrini buğz etmek, sevmemektir.”( Beyhaki’nin “Şuabu’l iman” ından naklen Muttaki, kenz’ul Ummal 1/418 no: 1776. M. Es’ad Erbili , Kenzu’l İrfan s.149 no:619.)