Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kabe’yi Türkistan’da arayan hacı

Kabe’yi Türkistan’da arayan hacı

Rivayet odur ki, Belh Sultanı İbrahim Edhem otağında ve rahat yatağında yatarken hatıftan/gaybdan seslerle rahatsız edilmeye başlar ve divanı rahmana çağrılır. ‘Allah, tahtlarda ve otağlarda aranmaz’ diye ihtar edilir. Bu hikayenin birçok versiyonu ve kalıbı varsa da cümle maksut birdir. Allah çile ile aranır, sefa ile bulunur. Sefa ile aranıp çile ve cefa ile bulunmaz. Dolayısıyla İbrahim Edhem’den Allah’ı yanlış yerde aramaması istenir. O da nitekim öyle yapar. Mevlana da önemli olanın niyet olduğunu ve kasıt olduğunu beyan eder. Yoksa insanın niyeti kötü olsa Suriye ve Hicaz’a da gitse oraları tavaf da etse neticede orada ancak fenalıklarla karşılayacağını ve maksadına eremeyeceğini anlatır. Esasında, anlatmak istenen: ‘İlla men atallaha bikalbin selim/Ancak Allah’a kalb-i selimle ve arı duru gelenler müstesna’ sırrıdır. Kalbi selim olmadıktan sonra nereye gidersen git. Kalbi selimi yakalamak da sülük kapısından geçiyor. Sülük kapısına da doğru kapıdan girmek gerekir. Mevlana’nın anlattığı budur. Bu anlamda yanlış niyetle doğru adrese varılamayacağını hatırlatır. Muhallet/ebedi mısralarından birisinde bu hususta şunları söylemiştir
Ey hacı bu tuttuğun yol Hicaz’a/Kabe’ye değil, Türkistan’a çıkar.
Gerçekten de kem alatla, kemalat olmaz. Yanlış yol ile doğru adrese ulaşmak kime nasip olmuştur? Mevlana’nın bu sözleri çok ibretlidir. Belki sürekli olarak bu sözleri dinler işitir ama yine de ibret almayız. Mevlana kışrı/ kabuğu değil bize özü anlatmaya çalışır. Maksadı bizim özü yakalamamızdır. Bir sözünde de ‘iyilik ve kemalat ilimle olsaydı şeytandan daha alisi, kamili bulunmazdı’ der. Demek ki, güzellik hal de ve tavırdadır. Bunu da biçimlendiren bizim ahlakımızdır.
-
Mevlana’nın Kabe ile Türkistan’ı karşılaştıran mısrasını bilirdim. Lakin bu mısranın Arapça olarak söylendiğini ya görmemiştim ya da gördüğüm halde aklımda tutamamıştım. İmam Rabbani’nin Mektubat’ını karıştırırken Mevlana’nın söz konusu mısrasıyla yeniden ve başka bir kalıpta karşılaştım ve bana kaybettiğim değerli bir mücevheri yeniden bulmuşum hissini tattırdı. Mektubat’taki ifadesiyle Mevlana’nın ifade ettiği beyit şöyledir:
-Len tebluğe’l Kabe’te’l alyae ya bedevi
İnnettarika ellezi temşi ilel Hotani
Hacı bu yürüdüğün yol seni yüce Kabe’nin eşiğine götürmez,
Yürüdüğün ve izini takip ettiğin yol, seni ancak Hotan’a çıkarır.
Peki, bu mısralarla Mevlana ve İmam Rabbani bize neyi anlatmak istemektedir? Birincisi, gayenin düzgün olsa bile vesile ve yöntemin de düzgün olması gerektiğini. Aksi takdirde, maksat ulvi olsa bile yanlış yollardan doğru adrese ulaşılamayacağını. Doğru yolun adresi de doğru olmalıdır. Mevlana ve İmam Rabbani günümüzde yaşamış olsaydı bu mısraların diliyle bize ne öğütlemek isterlerdi? Kanaatim şu ki, Müslümanların siyasi Kabe’si ve kızıl elması Müslümanların birliği ve dirliğidir. İttihad-ı İslam’dır. Biz ise onun yerine başka gayeler koyduk, ikame ettik. Bazılarımız ise İttihad-ı İslamı, İttihad-ı Avrupa’da arar hale geldi. Zamanla hedeflerine yabancılaşmışlar ve benimsedikleri yöntemler gereği hedeflerine çok uzak düşmüşlerdi. Kabe yerine Türkistan’ı hedefleyen bir hacı sonunda pes edecektir. O yorgunluktan sonra tekrar ikinci bir yorgunluğu göze alamayacaktır. Niyeti halis ve yüreği pak olsa bile. Bu durumda pazusu ve gücü pek olmayacaktır.
Bizim Tih çölümüz de Avrupa Birliği oldu. 40 yıldır tepiniyoruz hâlâ bir arpa boyu mesafe kat edemedik doğrusu.
Biz de saadetimizi AB’de aradık durduk. Artık bu zafiyetimizle dost düşman bile alay eder hale geldi.
Mevlana ve İmam Rabbani yaşasaydı bizlere doğru hedef noktasında şöyle nasihatte bulunurdu:
Ey hacı bu tuttuğun yol seni Brüksel’e götürür. (Belki de götürmez, Tih gibi yolda da kaybolabilirsin)
Kabe’ye, Hicaz’a ulaşmak istiyorsan yolunu değiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi