Yürek mektupları
- İsimsiz;
“Çocukluğumdan beri Osmanlı tarihine meraklı bir mühendislik öğrencisiyim. Geçenlerde bu merakımdan haberdar olan bir ağabeyim, bana ‘Biz Osmanlıyız’ isimli kitabınızı tavsiye etti. Hemen gittim aldım ve bir çırpıda okudum. İnanın doyamadım...
Sonra gittim, ‘Sultan Dördüncü Murad I-II’, ‘Buhara Yanıyor’ ve ‘Elveda Buhara’ isimli kitaplarınızı da aldım ve ‘Sultan Murad’ serisini çoktan bitirdim. İnanılmaz doyurucu buldum, çok ama çok keyif aldım, sağolun.
Timur Han konusunu size danışmak istiyorum. Kendim epey araştırma yaptım ve enteresan bilgilerle karşılaştım. Öncelikle Timur Han Gazi’nin büyük bir mutasavvıf ve büyük bir İslâm âlimi olduğunu öğrendim. İlme ve âlime gönülden bağlıymış…
Hocam, ilme ve âlime bu denli kıymet veren biri Bursa gibi nadide bir çiçeğe kıyıp onu yakabilir mi?
Naima da Timur Han’dan pek iyi bahsetmiyor, ama aralarından kaç sene geçmiş… Özbek asıllı kardeşlerimiz Timur Han’ı biz Yavuz Sultan Selim Han ceddimizi nasıl bilir, nasıl seversek, öyle bilip öyle seviyorlar.
Ankara Savaşı’ndan sonra Yıldırım Han’ı nezaket, ihsan ve ikram ile karşıladığını ve vefatında ona olan hürmetinden naaşını Bursa’ya göndererek hanımını da ortada kalmasın diye nikahına aldığını okudum…
Osmanlı tarihçileri de işi biraz saptırıyor olamazlar mı? Zira bilirsiniz ki Naima, Sokullu Paşa hakkında da pek iyi bahsetmez. Başta Özbek diyarı olmak üzere tüm Türkmen ülkelerinde Timur Han’ın Allah ve Peygamber dostluğu dillere destan, onun için Moğol derler, oysa; ‘Biz ki, Mülûk-ı Tûrân, Emîr-i Türkistânız!’, ‘Biz ki Türkoğlu Türküz!’, ‘Biz ki milletlerin en kadîmi ve en ulusu Türkün başbuğuyuz!’ diyecek kadar Türk milliyetçisi...
Bu konuda çok doluyum ama paylaşımı zamana yayarak zatı alinizi yormaktan hayâ ediyorum, sevgili hocam...”
•
* Sevgili dostum, ismini maalesef ıskaladım, elektronik postanın böyle azizlikleri olabiliyor, kusura bakma…
Konuya gelirsek: Maşallah sen Timur’u çok sevmiş ve yüreğinde “beraat” kararını çoktan vermişsin. Benden de bu kararını doğrulamamı bekliyorsun.
Farkında mısın, soru sormuyor, soruna kendin cevap veriyorsun? Ve çok iyimser bir gözle bakıyorsun.
Hükümdarlar çok kere istediklerini değil, istemediklerini yapmak zorunda kalabilen insanlardır. Yıldırım ile Timur’un kapışması da böyledir. Ama Timur’un Sivas’ı, Bursa’yı ve daha pek çok kenti yerle bir ettiği, Bursa ile birlikte Osmanlı belgelerini yaktığı da başka bir doğrudur. Bunu sadece Osmanlı kaynakları değil, Bizans tarihçileri de söylüyor.
Daha da vahimi nedir biliyor musun sevgili dostum?.. Oluşumu için yüzyıllar harcanan “Anadolu Birliği”ni (ki bu oluşumun arkasından İslâm Birliği gelecekti) paramparça ederek eski beylikleri Anadolu’da hortlatmasıdır. (Bu durum İstanbul’un fethini belki 50 yıl geciktirmiştir.)
Timur’un âlim filan olduğu da safsatadır. Soyunun Cengiz Han’a, bir anlamda Moğollar’a dayandığını ise kendisi söylemektedir. Ama bunu kimse ciddiye almamıştır.
Evet Müslümandır ve Türktür: Ne var ki bunların gerektirdiği bir şuur ile davranmamış, sonuç olarak da hem Müslümanlığa, hem de Türklüğe zarar vermiştir.
Şimdi sana daha önemli bir şey söyleyeceğim sevgili dostum: Paramparça ederek beyliklere böldüğü, sonra da kardeş (Yıldırım’ın oğulları) kavgasına teslim ettiği Osmanlı Devleti, on yılı aşkın bir süre başsız kaldıktan sonra, Çelebi Mehmed’in padişahlığında derlenip toparlandı…
Öyle ki; Ankara Savaşı’ndan sadece 51 sene sonra İstanbul’u fethedip imparatorluk burcuna yükseldi. Aynı süreçte Timur öldü (1405), devleti ise yarım yamalak 1507’ye kadar yaşadıktan sonra yıkıldı gitti.
Osmanlı’daki bu hız ve kararlılığa, sadece büyük amaçları olan devletlerle yöneticilerinde rastlanır.
Timur amaçsız bir cihangirdi, Osmanlı’nın ise dünya ötesine dahi geçen kalıcı amaçları vardı… Ben amacı olana daha fazla saygı duyarım.
Özbek kardeşlerimizin Timur Lenk’i sevmeleri başka, “Timur gerçeği” başkadır. Sevgi duygu işidir, tarih ise belgelerle konuşulur.
Son söz: Kendini tek kaynaktan beslemişsin sevgili kardeşim, bu kaynak da muhtemelen internettir. Ama internette dolaşan tüm bilgiler doğru değildir. O kadar değildir ki; Bursa’yı yakıp yıkmasını (ki yakıp yıktığın en az on şehir daha vardır) ve Yıldırım’ın karısını kendine nikâhlamasını bile “mazur” göstermiş!..
Bunun mazur görülecek neresi var ki?
Osmanlı kaynaklarına kuşkuyla bakarken, Timurî kaynaklarına “mutlak doğru” nazarıyla bakman da ayrı bir yanlıştır!..
Ama tarihi konuları düşünmeni ve anlamaya çalışmanı büyük bir takdirle karşılıyorum. Meselesiz gençliğin yaygınlaştığı Türkiye’de bunları düşünen gencecik beyinlerin olduğunu bilmek, Türkiye’nin geleceği açısından umut veriyor.
Düşünmeye, araştırmaya ve kaynakları kitaba dönüştürüp çeşitlendirmeye devam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.