Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Oy kullanmak insanî ve imanî bir borçtur

Oy kullanmak insanî ve imanî bir borçtur

Aman gözünüzü seveyim, kimse “imanî borçtur” sözümü, dini siyasete karıştırmak gibi algılayıp, fitne ve fesada sebep olmasın. Böyle düşünen ve düşüncesini başkalarıyla paylaşarak, yanlış anlamalara sebep olanların mayası, fitne ve fesatla yoğrulmuş demektir.
Gördüğünüz gibi dostlar, “ön yargı ve peşin hüküm hastalığı” öyle yaygınlaşmış ki, bazı insanlar yazıyı baştan sona okumadan, daha ilk cümlede basıp kalayı çekiliyor kenara. Kenara çekilmesi lafın gelişi, ah ondan sonra sussalar, bir de kendi yorumlarını ilave ederek, diğer insanları yanlış ve yalan bilgilerle donatıyorlar ki, kul hakkı falan hikâye.
Bu sebeple hemen yazının başında uyarı ihtiyacı duydum. İnsan olmak, kişilerin birbirlerine tahammül sanatıdır. Ayrıca insan olmak demek, Yaratılanı hoş görmektir Yaratan’dan ötürü. Fertleri acımasızca yargılayıp kendi kafasında mahkûm eden kişi ya da kişiler, her şeyi Allah’tan daha mı iyi biliyorlar?
İman edenler için söylüyorum. Allah yeryüzündeki bu kadar insana tahammül ettiğine göre, biz yaratılan aciz varlıklar ne diye birbirimize tahammül edemiyoruz?. Oysa bize tahammül eden biri var ve bütünüyle hayatımızı veren de alan da O’dur. Onun hakkı için yine insan birbirine kötü davranıp, kötü söz söylemez ve aleyhinde bulunmaz.
Bunları söylerken çok fazla taarruz altında falan kaldığım sanılmasın haa. Sadece ben değil, yazan, çizen ve konuşan kime rastlıyorsam, herkes aynı dertten yanık. Düşünceler, fikirler, olaylar, kişileri asla ilgilendirmiyor. İnsanları ilgilendiren tek şey; “Sen benim partime laf edemezsin,” diye başlayan ucuz yollu kin ve öfkeden ibaret kapris hücumları. Yoksa dişe dokunur, insan hak ve haysiyetine dayalı, yiğit bir fikir ve düşünce yok ortada.
Gelelim yazının başlığına. “Oy kullanmak hem imanî hem de insanî bir borçtur” dedik. İman eden kişi, bırakın çevresini, dünyanın her yanından sorumludur. İman eden insan, emaneti ehline teslim eder. İman eden kişi, bütünden ve çoğunluktan yanadır. Bütünlük ve çoğunluk nerede ise orada olur ve bütünü parçalatarak zayıf düşürmez.
Dev bir İmparatorluğun mirasını bitkisel hayatta bile koruyabilen milletimiz, yüksek iradesi ve imanı sayesinde, içeriden ve dışarıdan gelen her türlü tehlikeye karşı direnmiş ve esas olan bütünden yana tavrını koyarak, nice başarılara imza atmıştır.
İşte en son örnek 28 Şubat’tan bu yana gelen ve şimdilik Ergenekon terör örgütüyle iç yüzleri ortaya çıkan nice felaketler yaşadık ve yaşıyoruz. Bu felaketi daha da büyüterek ülkemizi ve halkımızı karanlık günlere götürmek isteyen mihraklar nereden güç alıyorlardı? Ehliyetsiz idareciler ve emanete sahip çıkmayan iktidarlar yüzünden değil mi? Elbet öyle.
Milletimiz 2002’de iktidarda değişikliği gittiğinde başta malum odaklar ve onları destekleyen bütün çevreler şaşırmadı mı? Hatta daha dün, yıllarca ekmeğini yediği ve halkın vergileriyle maaşını alan adamlar, halkı cahillikle suçlamadı mı? Malum adam ve onun gibiler, şimdi keyfini sürdürdükleri hayatı, cahillikle suçladığı insanlara borçlu değiller mi?
İşte bu zihniyeti anlamak yetmiyor. Bu zihniyetten yana olmamak için ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini temsil eden güce güç katmamız gerekiyor. Çoğunluğun teveccühü ne yana ise millet olma bilinciyle insani ve imani borcumuzu ödeme adına, orada olmamız lazım geliyor.
Malum çevrelerin memleketi parçalamak için neler yaptıkları ortada. Birkaç gün önce televizyon kanalının birinde konuşulanları herkes duymuştur. Konuşmaların kimler arasında geçtiğine bir bakar mısınız? Hangisinin bu ülkenin ve milletin herhangi bir değeriyle ilgisi var? Hangisi milletin bütünlüğü ve devletin selameti için çalışmaktadır? Hiç biri.
Daha ötesi var mı? Şer güçler birleşmiş, Türkiye’nin bütünlüğünü parçalamak, milleti aciz ve kimsesiz bırakmak istiyor. Kendisini millet iradesinin üzerinde gören “ulu imtiyazlı” çevrelerin ekmeğine yağ sürmemek için, bütünden yana olmak insani ve imanî borcumuzdur
Bu kadar açık ve net görülen fotoğrafa rağmen, insani ve imanî borcumuzu ödemek için oyumuzu kullanmak mecburiyetindeyiz. Görevimizi yerine getirirken de parçalamaya mı bütünden yana mı olmaya aklıselim ile karar vermeliyiz. Karar verirken de vicdan terazisinin bir gözüne nefsimizi, bir gözüne de memleketimizi koymalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi