Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yine fitne oyunu

Yine fitne oyunu

Lübnan’daki mülteci kamplarıyla ilgili belli bir prosedür var. Fakat bunun ayrıntısına burada girmeye gerek görmüyoruz. (Daha önce gazetemizde yayınlanan “Nehru’l-Bârid’e Sinyora Komplosu” başlıklı dosyamızda kısmen bu bilgiler mevcuttur. Dosyayı web sitemizde, yani www.vahdet.com.tr adresinde bulabilirsiniz.) Trablus’taki Nehru’l-Bârid mülteci kampının yıkılmasından sonra diğer mülteci kamplarında da prosedürün değişmesi için bazı oyunların oynanabileceğinden şüpheleniliyordu. Tahmin edilenler o merhalede olmadı. Ama Lübnan’daki Filistin mülteci kampları, fitnenin cenderesinden kendini tam olarak kurtarabilmiş değil.
Geçtiğimiz günlerde yine birilerinin fitne ateşini yakması üzerine Güney Lübnan’daki bazı mülteci kamplarında çatışmalar çıktı. Çatışmalar, örgüt yönetimleri arasındaki uzlaşmazlıklardan değil, birilerinin kitlesel taban içine tartışma alevini sokmasından kaynaklanıyordu. Olayların büyümemesi için örgütlerin ileri gelenleri devreye girdi ve çatışma ateşi büyük ölçüde söndürüldü. Bu ateşin söndürülmesinde önemli payı olanlardan biri de Fetih’in Lübnan’daki siyasi liderlerinden ve FKÖ Lübnan temsilcisinin yardımcısı Kemal Mithat’tı.
Kemal Mithat, 23 Mart Pazartesi günü, çatışmaların yaşandığı ve Güney Lübnan’daki Sayda yakınlarında bulunan el-Miyye kampında öldürülen bir kişinin ailesine taziye ziyareti gerçekleştirmesinden sonra, arabasının yakınına konan bombanın patlatılması sonucu dört koruma görevlisiyle birlikte hayatını kaybetti.
Mithat’ın öldürülmesi hakkında muhtelif yorumlar yapıldı. Farklı görüşlerin dile getirildiği yorumların üzerinde ittifak ettiği husus, böyle bir cinayetten sadece Filistin’de ittifak ve iyileştirme çabalarını fitillemek isteyenlerin istifade edecekleriydi. Kemal Mithat, hem fitne ateşinin Lübnan’daki mülteci kamplarına yayılmaması ve çıktığı yerde söndürülmesi için çaba sarfediyordu; hem de Fetih içinde ilkeli tutumun yeniden etkili olması için iyileştirme çalışmaları yürütüyordu.
Bazıları böyle bir cinayetten neyin amaçlanmış olacağına bakarak, arkasında MOSSAD’ın yer alabileceği ihtimaline dikkat çektiler. Bazıları da herhangi bir şüpheli belirlemek için yeterli bilgi ve delil bulunmadığını dile getirdiler.
Cinayetle ilgili tartışmalar sürerken, Lübnan’daki Mişel Avn’ın başını çektiği harekete bağlı OTV adlı televizyon kanalının, olaydan iki gün önce Filistin’deki işbirlikçi çetenin başkanı Muhammed Dahlan’ın Lübnan’a girdiğine dair bir haber yayınlaması dikkatleri üzerine çekti. Çünkü Dahlan, Fetih içinde çeteci kanadın başını çektiği için Mithat’ın ilkeli tutumu öne çıkarma çabalarını onaylamadığı gibi, Siyonist yönetimle karanlık bir ilişki içinde olması sebebiyle onun hesabına gelecek cinayetleri planlamaya da açıktı.
OTV, güvenilir kaynaklara dayandığını iddia ettiği haberinde, Dahlan’ın Mısır pasaportu kullanarak Lübnan’a girdiğini ve Beyrut’un doğusunda bir yere yerleştiğini bildirdi. Bu iddia da önemliydi. Çünkü bu kişi, Gazze’de birçok cinayet planlayıp bölgeyi karıştırdıktan sonra kaçtığında, Mısır rejimi ona kanatlarını germiş ve uzun süre himayesi altında tutmuştu.
Kemal Mithat’ın öldürülmesi, onun şahsının değil, fonksiyonunun yok edilmesi içindir. Bu konuda da çete başı Dahlan’ın amacı ile işgalci Siyonist devletin cinayet şebekesi durumundaki MOSSAD’ın amacı örtüşmektedir. Dolayısıyla aralarında bir işbirliği olması hiç de ihtimal dışı değildir ve bu ikisi etrafında dolaşan şüphelerin ciddiye alınması gerekir. Bundan önce de muhtelif cinayetlerde işbirliği yaptıklarına dair pek çok yazılı belge ortaya çıkarılmış ve kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.Şimdilik bu iddialar sadece bazı şüphelere, tereddütlere işaret ediyor. Henüz kesinleşmiş bilgi değil. Fakat ortaya çıkarılmış belgelerle ve kesinleşmiş bilgilerle bağlantı kurulduğunda, ciddi şüpheler olduğu söylenebilir. En azından zihinlerde bu tür şüphelerin oluşması, Dahlan çetesinin hâlâ Filistin direnişi açısından ciddi bir tehdit olduğuna, direniş güçlerini içten kemiren fitne kenesinin Filistin’de hâlâ tehlikeli bir konumda ve etkin olduğuna işaret etmektedir.
Bu da işgalci Siyonist devletin ve onun arkasında duran ABD’nin kurulacak ulusal ittifak hükümetini tanımak için Dahlan çetesine önemli bir pay ayrılmasını şart koşmalarındaki amaçlarını açığa çıkarması ve HAMAS’ın tüm pazarlıklarda Dahlan çetesine kapıları kapalı tutmaktaki ısrarının ne kadar haklı olduğunu göstermesi açısından düşündürücüdür.
Raid Salah’ın Kudüs davasıyla ilgili çabalarından dolayı işgalci Siyonistler tarafından sorguya çekilmesini ve Ummu’l-Fahm’da yaşanan olayları da inşallah müteakip yazımızda ele alacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi