Efendimiz’in (s.a.v) hayatındaki dört Fatıma
Bizler Hz. Fatıma dediğimiz zaman, hemen aklımıza, hanımlar âleminin sultanlarından biri olan, Ehl-i Beyt ağacının kökü, Efendimiz’in (s.a.v) “can parçası” dediği o biricik kızı, Hz. Ali’nin hanımı, cennet gençleri Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’in anneleri olan Hz. Fatıma validemiz gelir. Ama biz bu yazımızda, Efendimiz’in (s.a.v) hayatında az ya da çok yeri olan 3 Fatıma’yı daha hatırlatıp, kutlu Nebi’nin yüreğinde sevgi beslediği bu Fatımaları kısacık da olsa tanıtmaya çalışacağız.
1) Fatıma binti Amr: Efendimiz’in (s.a.v) babası Abdullah’ın annesi, yani kutlu Nebi’nin babaannesidir. Annesi Amine’nin vefatı üzerine dedesi Abdulmuttalib, O’nu himayesi altına almış ve elinden geldiği kadar bu küçük yavruya sahip çıkmıştı. Kureyş’in efendisi ve bir yönü ile lideri sayılan Abdulmuttalib, gerek Fil hadisesinde Ebrehe’nin karşısındaki duruşu ile gerek kaybolan Zemzem kuyusunun bulunması olayında, gerekse bu olay üzerine Allah’a 10 oğul sahibi olunca birini kurban olarak keseceği sözü vermesi ve bu sözü yerine getirme çabası ile tarihe geçen büyük bir şahsiyettir. Belâzuri’nin bize verdiği bilgiyi esas alırsak, Abdulmuttalib, 6 hanım ile evlilik yapmış, bu evliliklerden de 13 erkek, 6 kız çocuk sahibi olmuştu. Bu 6 hanımdan ikisi Efendimiz (s.a.v) için çok önemlidir; işte bunlardan birisi babaannesi olan Fatıma validemizdir. Fatıma validemiz Abdulmuttalib’e, 4’ü erkek, 5’i kız tam 9 çocuk doğurmuştur. Sırası ile isimleri şöyledir: Zübeyr, Ebû Talib, Abdullah, Abdulkabe, Beyza, Âtike, Berre, Ümeyme ve Ervâ’dır. Abdulmuttalib’in, Efendimiz (s.a.v) için önemli olan diğer hanımı ise, Hamza, Mukavvim, Hacl ve Safiye validemizin annesi olan Hâle binti Üheyb’dir. Hâle validemiz, Efendimiz’in annesi Amine validemizin öz amcasının kızıdır; yani bu yönüyle Hz. Hamza ile Efendimiz (s.a.v) birbirlerinin teyze çocuklarıdır. Bir de buna sütkardeşliklerini de eklersek, aralarındaki yakınlığı daha iyi anlamış oluruz. İşte Allah Rasûlü’nün (s.a.v) hayatındaki ilk Fatıma, babaannesi olan bu Fatıma’dır. Efendimiz’in (s.a.v) onunla beraber yaşayıp yaşamadığını tam olarak bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki; 2 yıl dede Abdulmuttalib’in yanında kaldığı dönem zarfında dedesinden ninesi hakkında birçok şeyi dinlemiş, görmemiş olsa bile babaannesini bu bilgiler ışığında tanımıştır.
2) Fatıma binti Zâide: Efendimiz’in hayatındaki 2. Fatıma, 25 yıl aynı yastığı paylaştığı hanımlar âleminin sultanı olan Hatice validemizin annesi olan Fatıma’dır. Anne Fatıma, yeryüzünün en asil ve şerefli damadı olan Efendimiz (s.a.v) ile ne yazık ki görüşemeden vefat etmiştir. Ama Efendimiz (s.a.v), hanımı Hatice’den dolayı onu kısmen de olsa tanımıştır. Kayınvalide olan Fatıma’nın hatıralarından biri Bedir’de yaşanmıştı. Bedir esirleri arasında olan Hz. Zeyneb’in eşi Ebu’l-Âs’a fidye olsun diye gönderilen gerdanlık, bir anda Efendimiz’i (s.a.v) yıllar öncesine götürmüştü. Çünkü bu gerdanlığı Hatice validemizin babası Huveylid, bir doğum hediyesi olarak hanımı Fatıma’ya almış, anne Fatıma da onu kızı Hatice’ye hediye etmişti. Hatice validemiz ise o gerdanlığı bir düğün hediyesi olarak kızı Zeyneb’e vermişti. Yine kayınvalide Fatıma’nın ismini biz o kutlu yuvanın son yavrularından biri olan Fatıma validemizin doğumunda görüyoruz. Fatıma validemiz doğduğu zaman Efendimiz çok sevinmiş, hanımı Hatice’yi tebrik etmişti. O anda Hatice validemiz şu duyguları içerisinden geçiriyordu: “Keşke, Efendim müsaade etse de, bu kıza annem Fatıma’nın ismini koysam..” Hatice validemiz bu duygular içerisindeyken, Efendimiz (s.a.v) diyordu ki: “Ey Haticem! Bu yavrumuza annemin ismini koyalım.” Hatice validemiz bu söz karşısında biraz mahzun olacak ama hiçbir şey demeyecekti. Daha sonra Efendimiz (s.a.v); “Annem dedimse, annemden sonra annem olan Ebu Talib’in hanımı Fatıma’yı kastettim” diyecekti. Bunun üzerine Hatice validemiz sevinecek; “Senin de annen, benim de annem olan Fatıma’nın ismi olsun” diyecek ve o yavruya Fatıma ismi verilecekti. İşte Efendimiz’in (s.a.v) hayatındaki 2. Fatıma’nın hatırları da böyledir.
3) Fatıma binti Esed: Efendimiz’in hayatındaki 3. Fatıma, Ebu Talib’in hanımı, Akil, Cafer, Ali ve Ümmü Hani’nin annesi olan o büyük İslâm hanımıdır. Efendimiz’e (s.a.v) annelik etmiş, yıllarca öz evlatlarına göstermediği ilgiyi O’na göstermiştir. Bundan dolayı da Efendimiz (s.a.v) onun için; “annemden sonra annem” demiştir. Hicretin 4. yılı Medine’de vefat ettiğinde, Efendimiz (s.a.v) öyle üzülmüştür ki; kendi elleri ile kabre indirmiş, sırtındaki gömleği ona kefen etmiş, cenaze namazında yetmiş tekbir almıştır. Efendimiz’in (s.a.v) Fatıma binti Esed’e gösterdiği bu ilgi, sahabenin dikkatini çekmiş, bunun sebebini Efendimiz’e (s.a.v) sorduklarında; “O, beni kendi öz çocuklarından ayırmadı. Onlara yedirmediğini bana yedirdi. Onlara giydirmediğini bana giydirdi” demiştir.
4) Fatıma binti Muhammed: Efendimiz’in hayatındaki 4. Fatıma, hayatı, imanı, duruşu, anneliği ve hanımlığı ile 1500 senedir kadın, erkek hepimize rehber olan o Sultanlar Sultanının kızıdır. Onun hakkında o kadar çok şey söylenebilir ki; ama biz sadece Sözün Sultanı’nın lisanından bir söz aktarmakla yetineceğiz. Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki: “Allah hanımlar alemi içerisinden 4 hanımı, diğer tüm hanımlara üstün kıldı. Bunlar, Firavun’un hanımı Asiye, İsa’nın annesi Meryem, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fatıma’dır.”
Fatıma’nın kelime anlamına gelince bu isim fatm’dan gelir. Sözlüklerimiz bu köke en temel anlamı ile sütten kesilen bebek mânâsını verirler. Biz bu anlamı şöyle anlasak acaba hata mı işlemiş oluruz?.. Fatıma; sütü terk etmeli, onun yerine vahyi emmeliydi. Çünkü o, vahyin nazlı bir kızı, Kur’an’ın şanlı bir gelini olacaktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.