Bu seçim bitmez
Hani kamyonların kasasının arkasında "Ömür biter yol bitmez" yazar ya işte öyle bir şey bu.
Otobüsler, son durağa vardıklarında yolcularını indirirler ve yeni bir yolcu alarak tekrar yola koyulurlar ya işte onun gibi bir şey bu hayat.
Pazar günü oylarınızı attınız ve hemen arkasından seçiminizi yaptınız camiye gittiniz ve öğle namazını veya ikindi namazını veya akşam namazını kıldınız.
Bu yol "Baharat yolu" gibi değil.
Bu yol, "İpek yolu" gibi de değil.
Bu yol Cennet yolu.
Müezzin efendi de anons eder gibi seçim yasağına rağmen ezanını okudu ve Hayye alel felah/Haydin gelin kurtuluş burada diye size seçiminizi yapmada yardımcı oldu.
Aslında biz, dünkü seçimlerimizle "Ne tarafa dönelim" seçimini yaptık.
Partiler, programlarını sundular ve "Eğer bize oy verirseniz size şunları getireceğiz" diyerek hangi medeniyete çağırdıklarını söylediler ve sizler de medeniyet tercihinizi yaptınız veya adam tercihi yaptınız ki, Türkiye'de seçimler genellikle adam tercihine göre yapılır.
Herkesin seçimi bitse bile Müslümanın seçimi her an her nefeste devam eder.
Sevgili peygamberimizin "Rabbim, bir göz açıp kapayıncaya kadar beni bana bırakma" dediği gibi her nefesimizde O'nu hatırlamaya, ağzımızdan çıkan her kelimenin, yalan mıdır, iftira mıdır, gıybet midir diye kontrolünü yapmadan çıkarmamak bir seçimdir.
Ağzımızdan girecek her lokma veya her damlaya rüşvet yemeyen gümrük memurundan daha dikkatli bir şekilde kontrol etmeye önem vereceğiz.
Yani yiyecek, içecek, giyecek seçimi yapacağız. Ağzımızdan çıkacakların seçimini de yapacağız.
"Doğuya mı dönelim, Batıya mı dönelim, Arap ülkelerine mi dönelim?" sorusu siyasilerin ve strateji uzmanlarının tartıştıkları seçim konusunda da biz, "Ne Doğu, ne Batı, ne de Araplar" diyeceğiz ve Nur suresinin 35'inci ayetinde "Lâ şarkıyye ve Lâ Ğarbiyye" dediği gibi doğulu, batılı, Arap olmayan, kainatı, evreni yaratan Allah'ın emrini ve onun değerlerini seçeceğiz.
Zaten siz bunu her gün yapıyorsunuz.
Birileri "Batıyaaaa dön" diyor. Öbürleri de "Doğuyaaaa dön" diyor. Siz ise "Allahü ekber/En büyük Allah'tır" dedikten sonra Kıbleye dönüyorsunuz.
Birileri "Batılı filanın eserlerini okuyunuz" derken öbürleri "Doğulu filanın eserlerini okuyunuz" derken sizler Doğulu ve Batılı yazarları yaratan Allah'ın kitabını okuyorsunuz.
"Peki, hangi eser daha etkili olacak?" sorusunun cevabını onların Batılı amirleri söylüyorlar ve "Yükselen değer İslam'dır" diyorlar.
Ben de "Doğulu ve Batılı siyasilerin, askerlerin, düşünürlerin gücünü gözünüzün önüne getirin ve Allah'ın gücüyle kıyaslayın" derim.
Ölümsüzle ölümlü kıyaslanmadığı gibi onların sözleri de kıyaslanmaz.
Seçiminizi yaptınız, Allah'ı, kitabını, peygamberini seçtiniz ama seçimde çalıştığınız gibi bu konuda da çalışıyor musunuz?
Mesela ev ev, meydan meydan dolaşıp dininizi anlatıyor musunuz?
Tek tek insanlarla görüşüp tebliğ, talim işini yapıyor musunuz?
Gazete, dergi, afişlerle devamlı seçiminizi devam ettiriyor musunuz?
Hergün hayat programınız olan Kur'an-ı Kerim'den bir bölümü okuyup manasını o gün yayıma devam ediyor musunuz?