Zafiyet hükümette mi parti yönetiminde mi?
Önceki seçimleri bir kenara bırakarak seçim sonuçlarını değerlendirecek olursak AK Parti'yi aldığı oylarla seçimin galibi ilan edebiliriz. Türkiye'nin en büyük partisi olduğunu bir kez daha ispat etti diyebiliriz hatta hükümet güven tazeledi diye de yorumlayabiliriz.
Öyledir de.
Fakat 2007 ya da 2004 seçimlerini göz önünde bulundurursak aynı yorumu yapmakta zorlanabiliriz.
Başbakanın kendisi de zorlanmıştır. Dahası başbakan seçim sonuçlarından memnun kalmamıştır, sevinememiştir.
Çünkü 2007 seçimlerine göre 9 puan 2004 seçimlerine göre 3 puan gerileme vardır. Elindeki belediyelerden bazılarını da kaybetmiştir.
Bir cümleyle özetleyecek olursak AK Parti güven tazelemiş fakat aynı zamanda çok ciddi bir uyarı almıştır.
AK Parti'deki bu çözülmenin dahili ve harici olmak üzere iki temel sebebi vardır. Harici olan ekonomik krizdir. Bu kriz global olduğu için AK Parti ve hükümeti sorumlu değildir ama muhalefet krizi etkileyici biçimde kullanmıştır.
Bana göre oyların gerilmesindeki en önemli sebep bu kriz değildir. Çünkü hükümet her şeye rağmen başarılı bir hükümettir. Oyların gerilemesindeki asıl faktör partinin söylemleri ve eylemleridir.
Söylemleri itibariyle AK Parti bir yandan kendi omurgasını oluşturan tabandan uzaklaşmakta ve üslup hatasına düşmekte diğer yandan onca açılımına rağmen Kürt sorununda inandırıcı olamamaktadır.
Kendi tabanından uzaklaşması hem açılım politikalarıyla hem de parti tabanını önemsemeyen aday belirleme yöntemiyle yeni küskünler üretmekte dolayısıyla parti büzülmektedir. Ayrıca parti, ilkelerini oturtamamış, kurumsallaşmayı gerçekleştirememiştir. Partinin bütün yükü hâlâ genel başkanın omuzlarındadır.
Bazı istisnalar dışında adayların büyük çoğunluğu yine genel başkanın hatırına seçilmişlerdir. Yine istisnaları tenzih ediyorum ama seçim sadece adaylar arasında geçseydi AK Parti bu kadar da başkan kazanamazdı. Başbakanın seçimleri genel seçim havasına sokan taktiği adayları ikinci planda bırakmış ve seçilemeyecek çok sayıda aday başbakanın hatırına seçilmiştir. Kimi adaylar isabetli de olsa aday belirleme yöntemi külliyen yanlıştır! (Bu durum bütün partiler için geçerlidir.)
Kimilerinin bu gerilemenin faturasını kabineye çıkarma gayreti içinde olduğunu görmekteyiz. Kabinenin ne suçu vardır? Yani mesela kendisi Çankırılı, ikamet adresi İstanbul olan Adalet Bakanı'nı Antalya'dan milletvekili adayı gösterip sonra da Antalya'nın sorumluluğunu ona yüklemek ne kadar mantıklıdır? Ya da söylemleriniz sebebiyle bölgedeki bütün belediyeleri kaybedip sonra da Van'ın sorumluğunu bir başka başarılı bakan olan Hüseyin Çelik'e yüklemek ne kadar mantıklı olur? Diğer bakanlar için de aynı durum söz konusu.
Seçim sonuçlarından bakanları sorumlu tutmak asıl sorumluları göz ardı etmek anlamına gelir.
Antalya onca hizmete rağmen kaybedildiyse bunun sebebi, seçimlerin genel seçim havasına sokulmasının sonucu olarak solun birleşmesidir. İstanbul'da da İzmir'de de benzer şehirlerde de durum aynıdır. Evet AK Parti Antalya'yı kaybetmiştir ama bana göre bu taktik sayesinde kaybetmesi muhtemel çok sayıda ili de elinde tutabilmiştir. Başbakanın bu taktiği olmasa ve adaylar yarışsaydı AK Parti kazandığı bir çok belediyeyi kaybedecekti!
Bu politikayı tabiî ki isabetli bulmuyorum. Bir parti ilanihaye liderin karizmasıyla gitmez. Lider karizması fevkalade önemlidir. Ama liderin karizmasına güçlü bir parti yönetimi ve ilkeli bir politika eklemlenirse o partinin başarısı kalıcı olabilir.
AK Parti karizmatik bir lidere sahip olduğu için güçlüdür ama parti içi demokrasiyi önemseyen bir yönetime sahip olamadığı için de kan kaybetmeye mahkumdur.
AK Parti, liderin karizmasına güç katacak bir yönetime ve yönetim anlayışına muhtaçtır. Partiyi yöneten ve yönlendiren ekip bakanlar değil Merkez Yürütme Kurulu'dur.
Bu seçim sonuçları göstermiştir ki -Davos'a rağmen- parti erime sürecine girmiştir. Davos'un etkisini çıkarsanız oy oranı daha da düşüktür. Bana göre bunda hükümetin sorumluluğu çok azdır. Çünkü bu hükümet bana göre cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetlerinden biridir.
Zafiyet hükümette değil tepeden tırnağa parti yönetimindedir!
Bütün bunlara rağmen, AK Parti bu seçimleri kaybetmemiştir, aksine kazanmış ve güven tazelemiştir. Fakat çok ciddi bir uyarı almıştır.
Marifet bu uyarıyı doğru okuyabilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.