Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Fıtrat dini İslam-I

Fıtrat dini İslam-I

İslam gerçekten insanın yaratılışına uygun bir dindir. Bu husus Kur’an’da ifadesini şöyle bulmuştur:

“Yüzünü Hanîf olan dine doğrult. Hanîf dini, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı dindir. Allah’ın yarattığını değiştirmek söz konusu değildir.”(Rum sûresi, 30/30)

Bu âyette hanîflikten kast edilen şey Tevhit inancına bağlanmak, Allah’tan başkasına tapmamak ve şirkten sakınmaktır.

Ulu Allah İslam dininin yaratılışa uygun bir din olduğunu bu iki âyette açıkça ifade etmekte ve bu dine bağlanmanın lüzumunu vurgulamaktadır. İslam dininin inanç, ibadet, ahlak ve dünya işleri bakımından hayat dini olduğunu aşağıdaki açıklamalarla ortaya koymaya çalışacağız. Bu sebeple, insanlık için yaratılış kanunlarına en uygun bir din olan İslam’dan başka bir din aramaya gerek yoktur. Çünkü yaratılış ile çelişen inanç, ibadet, ahlak ve yaşam biçimi toplumsal hayatta tezatlar oluşturarak insanların sıkıntıya düşmelerine zemin hazırlar.

Tevhit inancı insan fıtratına, hayat gerçeklerine tamamıyla uygundur. Çünkü tevhidin temeli; birleşmek, bütünleşmek, parçalanmamaktır. İnsan da ruh ve bedenin birleşmesinden oluşan değerli bir varlıktır. Yaşayabilmek için ruh ile bedenin bir birinden ayrı olmaları düşünülemez. Bu iki varlığın birleşmesinden insan denen yüce bir varlık meydana gelmektedir. Bu durum sadece insan için söz konusu değildir. Evrende var olan her şey bazı unsurların bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Varlığın temel kuralı budur. Maddede yer alan proton ve nötronlar bir birini tamamlamakta ve bir bütün teşkil ederek madde âlemini meydana getirmektedir. İşte bu birliğin bozulması hayatın son bulmasını doğuracaktır.

Tevhit inancı tek tanrıya tapmayı esas alıp onun dışındaki varlıklara tapmayı reddeder. Bu açıdan tevhit inancı evrendeki birlik ilkesine tam olarak uygun bir inanç ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Allah’tan başkasına tapmak şirktir ve en büyük günahların başında gelmektedir. Tevhit birleştirmek, bütünleştirmek, tek güç etrafında toplanmak demektir. İslam, işte bu fıtrî inancı getirerek insanlığın gerçek anlamda kurtuluşunu hazırlamıştır. Tevhit inancına sahip olan toplumlarda ikilik, ayrılık, gayrılık yoktur. İkilik bütünü ile noksanlıktır. Tevhit inancı insanın ruhsal ve bedensel yapısını birleştirerek ikisine gerekli olan gıdaları sağlayacak tedbirleri getirmiştir.

İslam’ın getirdiği Tevhit inancı madde-mana, ruh-beden kompozisyonuna tam anlamı ile uygun olduğu gibi, koyduğu ibadetler de buna tamamen uygundur. Namaz, oruç, hac, dua, zikir, istiğfar, tespih, tahmid ve tehlil gibi ibadetler ruhsal yapımızı güçlendirici niteliktedir. İnsan bu ibadetler aracılığı ile manevî yönden güç kazanır, Allah’tan kuvvet alır, ruhunu tazeler. Zekât, fitre, kurban, sadaka ve hayırlar da bedensel yapımızı güçlendirici niteliktedir. Kur’an ruh-beden, madde-mana dengesini son derece hassas ölçüler içinde koruyor ve bu denge içinde hayatımızı sürdürmemizi istiyor. Bütünü ile İslam’ın ibadetlerini, emir ve tavsiyelerini kabul edip hayata geçiren insan, fıtratının ihtiyaçlarını gidermiş, kendini tatmin etmiş, dolayısıyla ortaya çıkması muhtemel sorunlarına kalıcı çözüm getirmiş olur. İster ruhsal yapımızla ilgili olsun, ister maddî yapımızla ilgili olsun, İslam’ın bütün emir ve tavsiyeleri hem ferdî yapıyı hem de sosyal yapıyı güçlendirecek tarzda konulmuş olup insanlığı her çağda mutlu kılacak zenginliğe sahiptir. Şimdi sırasıyla anılan ibadetlerle ilgili hikmetleri açıklamaya çalışacağız:

Namaz, günde beş kere insanın ruhunu temizleyip arındıran, ona manevî bir güç kazandıran, insanı adeta miraca yükselten kapsamlı ve çok yönlü bir zikirdir. Cuma namazı haftalık bir bayram niteliği taşır, inanan kula zindelik kazandırır, onu toplumu ile bütünleştirir, manevî yönden alış-veriş yapmasını sağlar. Müslüman’ı çalışma ve başarmaya sevk eder, bilgi ve kültür alış-verişi sağlar.

Bayram namazları ise, daha geniş çerçevede sosyal bütünleşmeyi sağlayan toplanma, bütünleşme, bağışlanma ve sevinç gösterme günüdür.

Namazın hem ferde hem de topluma bakan yönleri vardır. Günde beş vakit kılınması emredilen namaz, tek başına kılınınca insanın ruhsal yapısını güçlendirdiği gibi, cemaatle kılınması durumunda da sosyal bütünleşmeyi sağlamaktadır. Cemaatle kılınmasının sevabının 27 derece üstün olduğu hadislerde ifade buyrulmaktadır. (Buharî, K. Ezan, 30,c.1/158) Bu durum toplumsal bütünleşme açısından namazın ne kadar önemli bir işleve sahip olduğunu gösterir. Haftada bir kere kılınması emredilen Cuma namazı da geniş çapta müminlerin bir araya gelmesini sağlar; ferdin toplumu ile bütünleşip kaynaşmasına sebep olur. Yılda bir kere kılınması vacip ya da sünnet olan Bayram namazları ise daha geniş çerçevede bu bütünleşmeyi sağlar. Ömürde bir kere yerine getirilmesi emredilen hac görevi ise dünya çapında bütünleşmenin sembolü durumundadır.

Oruç, aylık bir zikirdir. Bu sebeple ancak yılda bir kere tekrarlanır. Müslüman bir kişi yılda bir kere rahmet ve bereket havuzuna girer; kendini manen temizleyerek arındırır, bedensel sağlığını garanti altına alır, uzuvlarını dinlendirir. Ramazan ayı bütünü ile bir zikir ayıdır. Birinci gün ile başlayan bu zikir, sonuncu gün ile biter. Mümin kul Ramazanda oruç tutunca ruhen genişler, manen hafifler, güçlenir ve tam anlamıyla arınır.

Sağlıklı olan ve erginlik çağına girmiş bulunan her Müslüman’ın oruç tutması emr edilmiştir. Oruç ibadeti yılda bir kere Müslüman kişinin bedenini maddi hastalıklardan, ruhunu manevi rahatsızlıklardan ve dengesizliklerden koruyarak arınmasını sağlar. Oruç ibadetini, insanın içinde yıkandığı manevî bir havuza benzetirsek; Ramazanda tutabilen herkes bu havuza girerek, arınır, dinlenip rahatlar. Dolayısıyla oruç tutan insan ruhsal yönden hem güçlenir, hem temizlenir. Ramazan ayı sonunda ise, oruçlu kişi anasından doğduğu gibi günahsız hale gelir. Dolayısıyla, Ramazandan sonra da hayatını düzgün bir çizgide yürütme imkânını bulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi