Müslümanları Zehirlediler, Afyonladılar, Bozdular
Müslüman halkı bozmak, zehirlemek, afyonlamak, sersemletmek, İslâm dininden ve ahlâkından uzaklaştırmak, salah dairesinden fesat kuyusuna düşürmek için çalışıp durdular ve ortaya bugünkü manzara çıktı.
Kimler çalıştı? Herhalde sâlihler değil... İnsî ve cinnî şeytanlar çalıştı. Kâfirler, müşrikler, münafıklar, şerirler, şakiler, sapıklar çalıştı.
Neler yaptılar?
İslâm dininin, Kur'ân ve Sünnet'in, Fıkıh ve Şeriatin, akıl ve hikmetin, ahlâk ve faziletin kötü dediği, fuhşiyat dediği, münker dediği, günah dediği, yapanı alçaltır ve cehennemlik eder dediği her kötülüğü teşvik ettiler, yaydılar.
Bu ülke böyle değildi. Bu ülkeye, bu halka din, ahlâk, fazilet hakimdi. Elbette günah işleniyordu, elbette kötülük yapılıyordu ama bugünkü gibi yaygın, açık, cesaretli bir şekilde değil. Müslüman bir toplum günahsız, hatâsız olmaz. Lakin bugünkü gibi de olmaz.
Dinimizin fuhşiyat dediği azgınlıklar toplumu sarmıştır.
Halkın büyük bir kısmını bozarken, henüz bozulmamış olanlardaki emr-i mâruf ve nehy-i münker bilincini ve iradesini de erittiler.
Dinsizler, bu topraklardan Müslümanlığı büsbütün kaldırmak istemişlerdi. Buna muvaffak olamayınca Müslüman halkı şuursuz, cesaretsiz, iradesiz hale getirmek için zehirlediler ve afyonladılar.
Onlar uyanıkMüslüman istemez. Bilinçli, cesur, vasıflı, ağırlığı olan, dediğini yapan güçlü Müslüman istemez.
Böyle Müslümanların yetişmesi için islâmî ilim ocaklarının gerçek din alimi, gerçek hoca, gerçek rehber yetiştirmesi lazımdır. Bu ocakları kapattılar.
Müslümanları nelerle sarhoş ettiler:
Para hırsıyla.
Mal ve mülk ihtirasıyla.
Lüks, israf ve statü çılgınlığı ile.
Cemaat ve fırka asabiyeti ile.
Bozuk düzen ve sistemin haram nimetlerini ve rantlarını birtakım Müslümanların önlerine serdiler, buyurun yiyin için, ganimet olarak alın, bu mallar, bu sofra sizindir, çatlayıncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin, zenginleşin dediler. Onlar da bu haram, bu kirli, bu necis zenginliklere ve rantlara aç köpekler gibi saldırdılar. Böylece büyük fitne kapısı açılmış oldu.
Hazret-i Ömerü'l-Faruk radiyallahu anh efendimiz, İran feth edilip de oradan binlerce develik kafilelerle ganimet malları Medine-i Münevvere'ye gelmeye başlayınca "Ah keşke Sasanî ülkesi ile aramıza ateşten bir duvar olsaydı da, bunlar gelmeseydi..." buyurmuştur.
O gelenler helâl ve tayyib ganimetlerdi. O devir sahabe devriydi...Hz.Ömer yine de memnun kalmamış, dehşete düşmüştü.
Bu devir ise âhir zamandır. Bugünün ganimetleri ve rantları ise haramdır.
Bendeniz bu memleketin fakirlik hallerini gördüm. Fakirlik büyük bir imtihandır. Fakirliğin âfetleri vardır.
O eski fakirlik gitti, yerine, halkın önemli bir kısmı için zenginlik geldi. Zenginliğin âfetleri yok mudur sanıyorsunuz? Toplumumuzun şu haline bakınız.
Binalar, meskenler konusunda ne kadar ölçüsüzleştik. Saray yavrusu evler, yazlıklar...
Bir kısım Müslümanların binitlerine bakınız. Yüz elli bin dolarlık bir cip kişiyi ne yapar bilir misiniz? Ahlâkını bozar, gurur ve kibre yol açar, sapıttırır.
Evet insanlar lüks otolarıyla, cipleriyle de azar ve sapıtır.
Vakit namazlarında camilere gitmeyen şu şaşkın İslâmcılara bakınız. Akşam ezanları okunurken onların bir kısmı lüks ve israflı lokantalarda arz-ı endam ediyor. Nasıl yiyorlar? Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata, İslâm ahlâkına, bilgeliğe aykırı şekilde yemek yiyorlar. Onlar yalancı sofulardır, içmeden sarhoş oluyorlar. Para, lüks, ihtişam, gösteri, gurur, kibir onları feci şekilde sarhoş etmiştir.
Sofu geçinen Müslüman şarapla sarhoş olmaz; parayla, malla, kazançla, rantla sarhoş olur.
Zenginlerin ziyafet sofralarında fakir davetli görülüyor mu?
Peygamber ne buyurmuş: En kötü ziyafet sofrası, etrafında fakir bulunmayandır.
İslâm kadınlarının ve kızlarının bir kısmını da bozdular, zehirlediler, afyonladılar, sarhoş ettiler.
Bozuklar, dünya ve benlik sarhoşları, tesettürü bile çığırından çıkarttı, Şeriata aykırı bir şekilde yorumlayıp uyguladı.
Ağzına bir damla alkol koymayan şu samimiyetsizlere bakınız, ne kadar çok ölü kardeş eti yiyorlar... Gıybet etmek, ölü kardeşinin etini yemek gibi bir kötülük ve günah değil midir?
Müslüman leş yer mi? Bozuk düzenin, küfür sisteminin haram rantları leşten daha necis değil midir?
Gerçek Müslüman o kişidir ki, onda din, iman, Kur'ân, Sünnet, şeriat, fıkıh, ahlâk bilinci vardır. Bu bilinç gitmiş yerine hizip, fırka, grup, cemaat asabiyeti gelmiş.
Bir yatsı namazında çevredeki camilere ve kahvelere bakınız. Camiler boş, kahveler dolu...
Bir cuma namazı vaktinde büyük şehrin haline bakınız. Ezan okunmuş ama yollar, caddeler, meydanlar adam dolu...Dükkânlar, lokantalar, çarşılar, pazarlar adam dolu... Nakil vasıtaları adam dolu...Otomobiller vızır vızır işliyor... Neymiş bu şehir bir İslâm şehriymiş. Ya öyle mi?
Kur'ân'da namazdan sonra üzerinde en çok durulan ibadet zekattır. Bu ülkenin Müslümanları zekatlarını dosdoğru bir şekilde ödüyorlar mı? Yerli yerinde ödüyorlar mı? Hak sahiplerine veriyorlar mı? Zekat parasıyla cami bile yapılmaz hükmü varken, birtakım cemaatler zekatları Şeriata aykırı olarak topluyor.
Türkiye Müslümanları gerektiği gibi emr-i mâruf ve nehy-i münker yapıyor mu?
Bunca fitne fesat, nifak şikak, fısk fücur, günah ve fuhşiyat varken birileri hadîsleri ayıklama çılgınlığı ile meşgul.
Bu hadîs ayıklama işinin emri nereden gelmiş? Müslüman merkezlerden mi?.. Hayır hayır, küfür istiyor bunu.
Unutmayın sakın, iyice ezberleyin, bu hadîs ayıklama işinde bir Cizvit papazı da çalışıyor.
Oh ne âlâ, papazlar hadîs ayıklıyor...
Evet, Müslümanlar zehirleniyor.
Müslümanlar afyonlanıyor.
Müslümanları bozmak için her şeytanlık yapılıyor.
İmanlar sarsılıyor.
Salâh (iyilik) teşvik edilmiyor, fesat teşvik ediliyor.
Müslümanlar bölünüyor, birbirine düşürülüyor.
Müslümanlar haram rantlarla kandırılıyor.
Her uyanık ve bilinçli Müslüman bu gerçekleri görmeli ve bugünkü kötü gidişi durdurmak için çareler, çözümler aramalıdır.
Herkes cephesini ve yerini tâyin etsin. Ya iman ve salâh dairesi, ya küfür ve şer dairesi.
Bir ayağı imanda, bir ayağı küfür ve fesatta... Olmaz böyle şey.
Kur'ân ne diyor:
İslâm ümmeti insanlar için çıkartılmış öyle hayırlı bir ümmettir ki, iman eder, namazı dosdoğru kılar ve emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını yerine getirir.
İtalya'dan Kaçak Domuz Eti Gelmiş, Pöh!..
İtalya'dan bir TIR gelmiş, gümrükte muayene edilmiş, içinden beş yüz kilo domuz eti çıkmış. Gümrük beyannamesinde yazılı değilmiş... Müslüman medya feryat ediyor, İtalya'dan kaçak domuz eti geldi diye...
Bırakın İtalya'yı da bizim yerli domuzlara, domuzculara bakın. Trakya'da, Ege bölgesinde, Marmara'da yüzlerce domuz çiftliği harıl harıl çalışıyor ve binlerce ton domuz eti üretiyor. Bunlar halkımıza dana eti diye yediriliyor. Sucuk, salam, sosis, köfte, kıyma yapılıyor.
Ormanlarımız yaban domuzu kaynıyor. Bazı avcılar bunları vuruyor, leşlerini yol kenarına getiriyor, belli yerlerde ve belli vakitlerde kamyonlar, kamyonetler geliyor, hemen oracıkta tartılıyor, ucuz fiyata alınıyor. Bunlar da dana ve sığır etine dönüştürülüp halka yediriliyor.
Geçen sene medya duyurmadı mı, güneydeki, Ege'deki bazı lüks otellerin restoranlarında müşterilere domuz eti yediriliyormuş haber vermeden uyarmadan.
Bırakın İtalya'dan gelen birkaç yüz kiloluk cüz'î domuz etini de ülke dahilinde tüketilen binlerce tonluk domuz ile meşgul olun.
Halka sadece ehlî ve yabanî domuz eti mi yediriyorlar? Hastalıklı hayvanlar öldürülmüş, leşleri toprağa gömülmüş, hemen peşinden çeteler bunları çıkartmışlar, bir güzelce yüzmüşler ve satmışlar. Halka leş yedirmişler.
Beş altı sene önce bir vilayet merkezine gitmiştim. Şehrin en lüks lokantası ve kebapçısı mühürlüydü. Niçin diye sordum. Müşterilerine eşek etinden kebap yedirmiş. Eşek eti İslâm'da haramdır.
Türkiye'de resmen 25 bin, gerçekte 16 bin Yahudi yaşıyor. Hahambaşılık onlara, Musevî şeriatının haram kıldığı yiyecekleri yedirmemek için sıkı tedbirler alıyor. Eminönü'nde Mısır Çarşısı ile Rüstem Paşa Camii arasında bir hanın birinci katında Levi Koşer Yahudi lokantası vardır. Öğleden ikindiye kadar servis yapar. Sabahtan kapanıncaya kadar, hahambaşılığın vazifelendirdiği bir haham orada nöbet tutar. İçeriye koşer olmayan etler ve yiyecekler sokulmasın diye.
Diyanet, Müslüman halka domuz yedirilmesine karşı ne yapıyor? Bu konuda vazifeli değil mi?