AB, ABD, NATO ve IMF ile yeni bir dönem!
Geçtiğimiz günlerde önemli olaylar yaşandı..
Ankara IMF ile ilişkilerde yeni bir adım attı, IMF’nin tek taraflı şartlarını reddetti. Bu önemli bir gelişme.
NATO ile ilişkilerde de Türkiye “çantada keklik” olmadığını gösterdi..
NATO çevreleri Türkiye’nin itirazına alışık ve hazırlıklı değildi.. Türkiye, öteden beri “kuzu” rolündeydi. NATO çevreleri, Türkiye söz konusu olduğunda “Oltaya takılan balık yem istemez” diye espri yapıyorlardı..
Aslında, G20 zirvesi, çok yönlü uluslararası pazarlıklara sahne oldu.. Uluslararası para politikası, kriz, istikrar arayışları tartışıldı..
Kuşkusuz bu işin en hassas konusu yeni NATO genel sekreterinin kim olacağı ile ilgili idi. Bir de NATO’nun yeni stratejisi ne olacaktı? Bu bir yerde genel sekreterin kişiliği ile ilgili idi..
NATO’nun tek patronu artık ABD olmayacaktı. İşin içinde AB ve Rusya da vardı artık.. Ve tabii Türkiye. Türkiye’nin müttefiklerinden istediği şartlar vardı..
Berlusconi, Erdoğan’ı ikna etmek için en çok çaba gösterenlerin başında idi.. Aslında Ankara, Obama ile Türkiye’de masaya getireceği konulara ilişkin tavrını NATO içinde gündeme getirerek, kendi pozisyonunu sağlama almak istiyordu.
Öyle de oldu.
Ankara sonunda tatmin olmuştu ama Olli Rehn’in açıklaması, Türkiye’yi NATO konusunda ikna etmek için AB kartını kullanarak şantaj yapması işin tadını kaçırdı..
Cumhurbaşkanı Gül, AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in yaptığı açıklamayı eleştirerek, bunu “talihsiz bir açıklama” olarak nitelendirdi ve “Açık söyleyeyim, eğer biz sabah anlaşmaya varmamış olsaydık, bu açıklama, olacak şeyi olmaz ederdi” diye konuştu ve sonunda NATO’nun yeni Genel Sekreteri Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen oldu..
Nerdeyse Danimarka’daki karikatür krizi Rasmussen’in genel sekreterliğini engelleyecekti.. O gün özür dilemeden direnen Rasmussen bugün o günkü tavrının yanlış olduğunu bir şekilde kabul etmek zorunda kaldı..
Öyle anlaşılıyor ki, NATO için yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni yapı Ergenekonvari oluşumların tasfiyesine destek verecek. Medeniyetler arası diyalog üzerine kurgulanmış bir barış politikası uygulayacak. Bu diyaloğun ilk tohumlarını da bildiğiniz gibi Türkiye ve İspanya başbakanları atmıştı..
Tabii bu sözlerin pratik hayatta karşılığı olup olmadığını yaşayarak göreceğiz.
Her halükarda bu süreç Obama’nın Ankara ziyareti sırasında hükümetin elini güçlendireceğe benziyor..
Ankara Irak, Filistin, terör konusundaki tavrını ve İslam ülkeleri ile olan yakın ilişkisini riske sokacak kararlar konusunda bundan duyacağı rahatsızlığı bir şekilde müttefiklerine iletmiş oldu..
NATO aslında riskli, şaibeli bir kurum. Bu gün başımıza bela olan Ergenekon benzeri oluşumların, Özel Harp ya da Konntrgerilla adı altında ABD tarafından soğuk savaş döneminde NATO üzerinden başımıza bela edildiğini unutmayalım.. Onun için NATO ilişkilerinde “yoğurdu üfleyerek yeme” dikkatini göstermek gerek.. Aynı kan gölüne bir daha düşmemek için herkesin dikkatli olması gerek..
Aslında NATO’yu ıslah etmek yerine BM Güvenlik Konseyi’ni de, NATO’yu da, başka bir isimle yeniden yapılandırmaktan başka bir çare yok gibi sanki. NATO şaibeli ve yıpranmış bir örgüt. IMF de öyle..
Obama’nın geçenlerde söylediği bir söz var. “Artık dünyanın tek hakimi beyaz derili ve mavi gözlü insanlar değil..”
Bilgi, servet ve iktidarın, silahın tek sahibi de kendileri değil.. Eğer dünyayı yönetmek istiyorsanız, ötekileri de dinlemek, onların güven ve desteğini kazanmak için uzlaşmak zorundasınız.. Tehdit ederek, baskı kurarak onları yönetemezsiniz.. Derin yapılar ve darbe yöntemleri ile artık ülkeleri ve halkları baskı altına almak eskisi kadar kolay değil..
Obama’nın Ankara ziyareti öyle anlaşılıyor ki G20 ve NATO seçimlerindeki süreç içinde şekillenen fikir ve anlayış iklimi içinde gerçekleşecek.. Bu sürecin Türkiye’nin birçok ilişkisine yansıması beklenir..
Ankara, zirvede AB’ye, ABD’ye ve NATO’ya karşı kırmızı çizgilerini ortaya koydu. Dahası, kendisi farklı bir barış inisiyatifinin adresi olarak Türkiye’yi gösterdi. Obama’nın ziyareti ile eş zamanlı olarak yapılacak Medeniyetler İttifakı’nın 2. Forumu’na 7 devlet başkanı, 36 bakan, 13 uluslararası kuruluşun başkanının da katılacağını bildirdi.
NATO genel sekreterliği konusundaki rezervi, İslam dünyasında 2. bir “one minute” vakası olarak değerlendirildi..
Bu sürecin pratik hayattaki yansımalarını herhalde önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Herhalde bu konuya yarın da devam etmemiz gerekecek.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.