Bıçak Sırtı Bir Politika
Siyaset içi veya dışı çeşitli muhalefet odaklarına bakarsanız koro halinde bir şey söylüyorlar: “Abbas yolcu”!
Yani hükümet artık düşüşe geçti. Ak Parti’nin zirvesi aşıldı. Bu parti artık inişe geçti. Bundan sonra ne yapsan gidiş ve bitiş kaçınılmazdır. Muhalefet hükümet kurmaya kendisini hazırlanmalıdır.
Olabilir de, olmayabilir de. Bence bu biraz da hükümete kalmıştır. Onun tutumuna göre bu oyun tutar veya tutmaz.
Aslında muhalefet bu söylemiyle iktidara sinsi bir tuzak hazırlamaktadır. Bu söylemden amaçladıkları şudur: “Hükümet yıprandı. Bunu tamir fırsatı vermeyelim. Bu düşüş sürsün ve iktidar bize kalsın.”
Nasıl olacak bu?
“Hükümete iş yaptırmayarak iyice gözden düşürmekle.”
Evet, ne yeni bir anayasa yapma, ne insan haklarında ve özgürlüklerde iyileştirme, ne AB ye uyumda, ne de özellikle muhafazakarların İmam Hatip Liseleri, başörtüsü yasağı, Kur’an-ı Kerim’i okuma yasağının kaldırılması vs. konularındaki beklentilerine olumlu cevap verme gibi çalışmalarını önlemekle.
Fakat burası meselenin can damarıdır ama aynı zamanda iki tarafı da keskin bir bıçaktır.
Nasıl mı?
Muhalefet bunu gerek geçmişte yaptığı yaygara ile, yani “rejim elden gidiyor, laiklik ve cumhuriyet tehlikede, yaşam biçimine müdahale var, mahalle baskısı hat safhada vs.” diyerek hükümeti korkutup icraattan vazgeçirebilirse, başarmış demektir.
Çünkü artık ikinci döneminde de gözü ekonomiden başka bir şey görmeyen bu hükümetten muhafazakarlar ve liberaller iyice umutlarını kesecekler ve Ak Parti’yi iyice terk edeceklerdir.
Yoksa muhalefet de iyi biliyor ki iktidar bir atılım yapar da bu beklentileri gerçekleştirirse, kaybettiği oyları fazlasıyla alarak, yeniden daha güçlü bir şekilde iktidara gelebilir. Öyleyse onlara düşen, hükümetin ülkeye iyi hizmet etmesini, dolayısıyla derlenip toparlanmasını önlemektir.
Fakat işte burası bıçak sırtıdır. Çünkü bunu yaparken, halkı küstürmek, yani halkın beklentilerinin gerçekleştirilmesinde engelleyici olmakla halkı karşısına almak, azıcık topladığı oyları tekrar dağıtmak, halkı yeniden kaybetmek de vardır.
İktidarın şansı da işte tam buradadır. Milletin beklentilerini gerçekleştirmek için çalışmaya başladığında, muhalefet ona yardımcı olursa, iş bitirir oy kazanır. Yok muhalefet köstek olursa, bir yandan onları halka şikayet eder ve gözden düşürür, bir yandan da Meclisteki yeterli sayısıyla muhalefet istemese de yine iş bitirir. Böylece halkı tekrar kazanır.
Bunun için gereken şey, istekli, kararlı ve azimli olmaktır. İktidar isterse bunu başarır, milleti de sevindirerek tekrar kazanır. Değilse, gerçekten “Abbas yolcu” olur ve kimse de acımaz. Üstelik kendisine altın tepside verilen imkanı heba ettiği için halk ona beddua eder, kötü söyler ve bir daha da asla affetmez.
İşte ANAP örneği budur.
Hükümet, hem kendileri hem de ülkeleri için bu son fırsatı zayi etmemelidir. Çünkü ekonomide ne yaparsan yapsın, ya bir kriz, yada 28 Şubat türü bir darbe, veya savaş, deprem, sel, yangın gibi başka bir sebeple kazanılan her şey bir günde tekrar berbat olabilir.
Hem Allah aşkına, para pul istemeyen bu haklar ve özgürlükler için çalışmak, ekonomi için çalışmaya mani midir ki? Değilse, biri öbürünü niye erteletiyor, niye öteliyor ki?
Biz iktidara da muhalefete de ülke yararına çalışın diye tavsiye ediyoruz. Bundan herkes karlı çıkar. Fakat yine de kendileri bilir.