CHP safını belirlesin Rasmussen’inki belli
Anlatılır ki; Hz. İbrahim (a.s.) Kâbe’yi inşa ederken bakar ki, karınca da kendi halinde inşaata su taşıyor. Hz. İbrahim (a.s.)’in çok hoşuna gider ve karıncaya; “Yahu mübarek, senin taşıdığın sudan ne olur, neden kendini yorarsın” der.
Bu söz üzerine karınca; “Ben de biliyorum ama safımız belli olsun” diye cevaplar. Danimarka Başbakanı Rasmussen’in safı belli. Elbette özür dilemekte zorlanacak ve kıyıdan köşeden dolanarak cevap verecek. Bu bile bir erdemdir. Lakin CHP’lileri ne yapacağız?
CHP’li Önder Sav denilen kişi, Efendiler Efendisi (s.a.v.)’ne hakaret etti. Kendisi özür dilemediği gibi, Deniz Baykal da özür dilemedi ve bir de adamı savunmaya kalktılar. Rasmussen’e özür dilemediği için tepki gösterenlerin, biraz da kendilerine bakmaları gerekmez mi?
Sağ olsun bizim gazete hiç gecikmeden taşı gediğine koydu ve bu soruyu sordu. CHP zihniyetinin, Efendiler Efendisi (s.a.v.)’ne hakaretleri yeni değil. İsmet İnönü’den bu tarafa malum kafalar İslam dini ve Müslümanlarla bir türlü barışamadılar ve saflarını belirleyemediler. Çeşitli yolları denediler ama içlerinde olmayınca hepsi de sırıttı.
Seçimlerden önce Kahramanmaraş’tan bir okuyucumuz, CHP’li zihniyetin camilerimize ve din adamlarımıza yaptıklarına dair mektup yazmıştı. “Eğer CHP’liler halkımızdan özür dileyecekse, öyle çok özür borçları var ki, kıyamete kadar bitmesi imkânsız” diyordu. Meselenin daha iyi anlaşılması için mektuptan örnekler vereyim.
“Sayın Öztürk; ‘CHP yıllarca kendisini avcı, dini de av yerine koydu’ başlıklı yazınızı okuyunca, yaralarımı depreştirdiniz ve tarihe kaydedilmek üzere şu gerçekleri sizinle paylaşmak istedim.
Milli Şef döneminde ilimiz Kahramanmaraş şehir merkezinde 18 adet cami satılmıştır ve Müslüman mezarlıklarının bazıları park, sinema, bazıları da arsa olarak, kendi adamlarına satılmıştır. Camileri haraç mezat satın alanlar bir ay zarfında ölmüşlerdir. Mezar taşlarını kaldırımlara basamak ve merdiven yapmışlardır.
Kur’an öğreten insanları mürteci diye fişlemişler ve sakallarını yolmuşlardır. Şalvar giyen ihtiyar erkeklerle çarşaf giyen ihtiyar kadınların çarşıda pazarda şalvarlarını ve çarşaflarını yırtmışlardır. İslami eserleri nerede bulmuşlarsa, fırınlara gönderip yaktırmışlardır. İsteyen gelip bu meseleleri Maraş’ta araştırabilir.”
Mektup bir hayli uzun, Kahramanmaraş’ta yapılan diğer zulümleri bir bir anlatmış vatandaşımız. Cami kitabeleri ve türbe kitabelerini nasıl söktüklerini, türbelerde yatan zatların örtülerini ve mezarlarını nasıl parçaladıklarını da anlatmış.
Kendi halinde hiçbir vazifede bulunmayan hoca efendinin bir keçisine göz diken İnönü’nün vergi memurları, keçinin fiyatından fazla vergi isteyince, keçi vergi memurlarına kalmış. Onlar da Maraş’ın yukarılarına çıkarak, keçiyi kendilerine ziyafet çekmişler. Sonra da keçinin sahibini yanlarına çağırıp, kemiklerini toplatmaya kalkmışlar.
Bu yapılanlar devede bir tüy bile değil. Ülkenin her yanında öyle büyük zulümler ve işkenceler yapılmış ki, insan konuşmaya ve hatırlamaya utanıyor ama CHP’liler kalkıp, Rasmussen’in özür dilememesini politika malzemesi yaparken, kendi gözlerinin önündeki saban okunu görmek istemiyorlar.
Biliyorsunuz Damimarka’da itin biri, Efendiler Efendisi (s.a.v.)’ne hakaret eden bir karikatür çizmiş. Tabiî ki Danimarka Başbakanı özür dilemeliydi ve dilemeli de. Ama adam en azından dolaylı da olsa, politikası gereği de olsa, Müslümanlara saygılı olduğunu ve olacağını söyledi. CHP zihniyetli adamlar, bunu da yapmadılar ya. Safı belli olan Rasmussen kadar da olamadılar ya.
Cennetmekân Abdülhamid Han Japonya’ya Ertuğrul Firkateyni’ni gönderdiğinde, gemi iki gün mola vermek üzere Bombay Limanı’na uğrar. Fakat iki günlük mola, tam 22 gün sürer. Neden biliyor musunuz? Bombay halkı, geminin Osmanlı toprağı olduğuna inanır ve “Osmanlı topraklarında secde edelim” diye 22 gün boyunca namaz kılarlar. Bu sebeple gemi 22 gün limandan ayrılamaz. Sevgi, saygı ve saf böyle belirlenir işte.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.