Şehit Yazıcıoğlu’nun misyonunu yarınlara taşıyacak bir tercih?
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından bu yana, “Büyük Birlik” dâvâsına gönül veren dostlarımızla çok daha sık görüşmeye başladık...
Bilemiyorum; belki de acıyı paylaşmak için böyle yapıyoruzdur, öyle bir psikolojidir...
İyi adam, dostlarını buluşturuyordur vefatından sonra da... Böyle düşünmek en iyisi.
•
Efendim; uzun zaman dilimlerinde, Şehit Yazıcıoğlu’nun “katledilip katledilmediğini” de tartışıyoruz haliyle...
Eldekiler, özellikle “helikopter kazasının ardından yaşananlara” ilişkin bilgiler bizi “cinayete” götürüyorsa da... Ne bileyim, acele hüküm vermek, kanaat belirtmek istemiyoruz işte!..
Bakalım, ANADOLU’DA VAKİT adına bir “teknik ekip” çalışıyor...
Bağımsız uzmanların hazırladığı bir rapor gelecek önümüze... Neticelerini sizlerle paylaşırız kısmetse...
•
Şimdiii...
Acaba zamanı mı değil mi?..
Bir meselenin üzerinde durmak istiyorum: BBP’nin geleceği ne olacak?..
Bu salt bir parti meselesi filan değil,
Rahmetli Yazıcıoğlu’nun sıklıkla ifade ettiği üzere, BBP ismi sadece bir “partiyi” temsil etmiyordu... Merhum, meseleyi partinin ötesinde “Büyük Birlik Projesi” olarak ele alıyordu...
Kültür coğrafyamızın “güç birliği”ydi projenin “ana aks”ı.
Büyük Birlik, emperyalizmin Türkiye’yi bölme planlarına direnebilecek yapıların bana göre en önemlisiydi.
Kürt kardeşlerimizi, Türkiye’den uzaklaştırmak için ellerinden geleni yapan “resmî”-“gayri resmî” odakların planlarını boşa çıkartmak için, o bölgelere de “gül” uzatıyordu Rahmetli.
Birlikte çıktığımız Güneydoğu seferinde “Kürt kardeşlerimizle nasıl kaynaştığını” ve onlara “Bizi birleştiren inançlarımızdır, aynı kıbleye yöneliyoruz, bundan daha geniş bir ortak payda olabilir mi?” hitabında bulunduğunu aktarmıştık...
Dahası, Şehit Yazıcıoğlu’nun Kuzey Irak’a ilişkin de “ezber bozan” politikaları vardı...
Mesela; o, zamanında Osmanlı’ya bağlılığını bildiren aşiretlerle zaman zaman bir araya gelirdi.
Bazılarını cenaze merasiminde de gördüğümüz “Barzani ve Talabani dışındaki” Kuzey Irak önderleri ile yakın teması vardı Merhum’un... Bunlar Amerika’nın ve İsrail’in bölgeye ilişkin hesapları ile örtüşmeyen girişimlerdi.
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu “oyunu” bozuyordu, “farklı” Kürt temsilcileri ile buluşarak ve projeler geliştirerek!..
Ben, Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu aramızdan alan “olay”ın sadece bununla sınırlı kalmayacağını, ikinci bir hamle olarak Büyük Birlik Partisi’ni de “yiyip bitirmeyi” hedeflediğini düşünüyorum...
Sadece ben değil; Büyük Birlik dâvâsına ömürlerini vermiş çok sayıda dostum da “bir sonraki adımı” kestirmeye çalışıyor ve tedbir almak istiyor...
Evet, bugüne kadar arzu ettiği oy oranlarının yanından bile geçememiş olsa da, çok büyük bir özgül ağırlığa sahip bulunan BBP’nin geleceği ne olacak?..
Bir yerlerde yapılan planların yankıları geliyor kulağıma;
Bu partinin başına “derin devlet” politikalarına yakın bazı isimlerin getirilmek istendiğine dair bir şeyler duyuyorum...
Evet BBP camiası hassastır, bu tür oyunları boşa çıkartacak hassasiyet ve dikkate sahiptir ama... Ben yine de, “dikkatin fazlası göz çıkartmaz” diyerek, endişeleri yansıtmak istiyorum.
Irkçı olmasın, derin devletin adamı olmasın, Şehit Yazıcıoğlu’nun “gül”leri uç uca ekleyerek oluşturduğu “sevgi ve anlayış” köprülerini yıkıp atacak türden bir zat olmasın.
Ergenekon’a dikkat, Merhum Yazıcıoğlu’nun sıklıkla işaret ettiği “kâzib şöhretlere” dikkat, helikopter kazası(!!!)nın ulaşmak istediği nokta neydi, buralara dikkat!..
•
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, sadece Türklerin değil, Arapların da, Kürtlerin de sevdiği bir siyaset adamıydı.
Mozayiği oluşturan bütün unsurların kendilerine yakın hissettikleri bir liderdi.
Ufku genişti, körü körüne muhalefet yapan tiplerden değildi, makul çözümlere açıktı, kavgacı bir yapısı yoktu ancak gerektiğinde kavga etmekten geri durmazdı...
Aşırılıklardan uzaktı; millete hizmet etmeyen devlete saygı göstermezdi...
Bununla birlikte, devleti de iyice ayaklar altına alan yaklaşımlara da karşı çıkardı...
Benim en çok üzerinde durduğum da; hiç kimseyi “mensubiyetinden” dolayı suçlamazdı... Şu veya bu ırka mensup bulunmanın kişilere üstünlük sağlamayacağını bilir, ona göre hareket ederdi...
Ben de zaten, medyanın hiç mi hiç ilgi göstermediği dönemlerde O’nun yakınında olmaya ve mesajlarını elimden geldiğince kamuoyuna yansıtmaya çalıştım...
O, tuttuğum yolun doğru olup olmadığını kestirebilmek için başvurduğum kaynaklardandı benim...
Birkaç kişi var böyle, mesela Mustafa Karahasanoğlu ağabey, Selami Çekmegil ağabey, Vakit’teki diğer dostlarım.
Ve kaybettiğim Muhsin Başkan.
•
Uzatmadan ifade edeyim ki; BBP’nin başına Şehit Yazıcıoğlu’nun birleştirici anlayışını hiçbir şekilde temsil edemeyecek, ırkçı tavrı öne çıkan bir isim getirilecek olursa... Yazıcıoğlu’nu aramızdan alan ‘kaza’(!!!)’nın sonrasındaki adım buysa ve başarı ile uygulanırsa BBP kaybeder... BBP kaybederse de Türkiye’nin kaybı büyük olur!..
•
Şöyle bitirmiş olalım: İnşallah; Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhunu rahat ettirecek bir tercih ortaya koyar camiası...
Öyle yapar.