Okumayanı döven kitap!
Son cümleyi peşinen yazıyorum, evvelki gece neredeyse sabah saatlerine kadar elimden bırakamadığım bu kitap, mübalağasız, geçen senenin en önemli siyaset kültürü eseridir. Türkiye'de Milliyetçiliğin yakın tarihine bir cümle kuracak kişilerin bu kitaptan habersiz kalması tasavvur edilemez; o derece önemli ve değerli.Kitabın uzun bir adı var:
"Nevzat Kösoğlu ile Söyleşiler, Hatıralar yahut Bir Vatan Kurtarma Hikâyesi". Birkaç yıldan beri "nehir söyleşi" adı altında yayınlanan kitapların bence en iyisi. Yayına hazırlayan Osman Çakır. Kitap geçen sene Ötüken tarafından yayınlanmış; daha dün haberdar olmak benim ayıbım ve noksanım.
Nevzat Kösoğlu, âşinâlarına mâlum olduğu üzere bir kültür adamı; tek kelimelik sıfat kifâyetsiz: Kültür, fikir, dâvâ, aksiyon, gönül ve siyâset adamı. Siyâset kelimesini mahsûsen sona bıraktım. Nevzat Ağabey, siyasetle ilgilenmeseydi yine kadr ü kıymetinden bir şey eksilmiş olmayacaktı; ne var ki, "Bir vatan kurtarma hikâyesi" başlığındaki gizli ironi ile acı acı gülümseyerek anlattığı siyasi sergüzeşti, son elli yılın en sarih siyasi röntgen raporudur. Öyle ki, okurken, kendi hayatımın benden çok uzaklarda olup-bitmiş âmillerini merak, tebessüm ve ibretle takib edebildim.
Nevzat Ağabey kendinden bahsediyor gibi görünse de aslında 27 Mayıs darbesi'nden bu yana içinde yaşadığımız siyasi akvaryumun bütün aktörlerini tanıtıp çeşm-i insâf ile tarihin terâzisine bırakırken son derece canlı, sürükleyici, öğretici bir hikâye anlatıyor. Sadece Milliyetçilerin hikâyesi de değil, İslâmcıların, Milli Görüşçülerin, Halk Partililerin, Solcuların, Marksist-Leninist eylemcilerin, Ülkücülerin, Fethullah Gülen gönüllülerinin hikâyesi; daha doğrusu bu hikâyelerin arka planında, mutfağında olup bitenlerin tasviri. Bana, "bütün hayatımı paralel ama farklı bir yerden seyrettirdi" dedirtecek bir oto-biyografi çalışması.
Bu uzun nehir-sohbeti yayına hazırlayan Osman Çakır'a imrendim; çok başarılı bir çalışma yapmış. Kitabın iki küçük kusuru var: İlki, indeksi yok; ikinci baskıya mutlaka ilâve edilmeli. İkincisi Ötüken Yayınları'nın an'ane haline getirdiği bir istiğnâ tavrı; "ben bastığım kitabı tanıtmaya hâcet görmem, okuyucu bir yerden bulur ve okur" yaklaşımı, en azından bu eser için terkedilmeliydi diye düşündüm.
Nevzat Kösoğlu, benim için Milliyetçi camianın sâkin aklı, yaşayan vicdânı gibidir. Daha önce, "Geçmiş Zaman Peşinde yahut Vaizin Söyledikleri" adıyla yayınlanan eserinde İspir (Erzurum) ekseninde geçen çocukluk ve ilk gençlik günlerini anlatan Nevzat Ağabey, kitabın 38. bölümünde, tam onbeş sayfa uzunluğunda (s. 395-410) nefis bir Said-i Nursi ve Fethullah Gülen tahlili yapıyor. Okuyanlar, Nevzat Ağabey hakkında niçin "sâkin akıl ve yaşayan vicdân" teşbihinde bulunduğumu anlayacak ve teslim edeceklerdir ki bu fasıl, Türkiye'de Nurculuk ve Fethullah Gülen Hareketi hakkında şimdiye kadar yazıya dökülmüş en dikkatli, nâfiz ve hakşinas kritiktir.
İmkânım olsa bu faslı bütünüyle iktibas ederdim, bir yerde diyor ki, "Fethullah Hoca; bizim ÜKD'de ve Aykut Edibali'nin kendi hareketinde başaramadığını gerçekleştirdi (...) Bir başına geliyor. Biz yirmi kişi, yirmi yaşından sonra bir kaba dökülmeye çalıştık. Dökülemedik. O bir kişi olarak yürüdü (...) Kendisi, biz Erzurumluyuz biraz milliyetçiyizdir diyor. Öz olarak söylersem Hoca Efendi'de çok köklü bir millet ve devlet şuuru var. Bediüzzaman'ın Osmanlı Delisi olması gibi, Fethullah Hoca da bir Türkiye sevdalısıdır (...) Bir şey yapmak isteyen insanların yönelişi ancak bu kadar sağlıklı olabilir. İnsana yöneliyorsun, eğitime yöneliyorsun... Bundan daha sağlıklısı yoktur (...) Anadolu'yu bize vatan yapan ve oralardan gelen atalarıma borcunuzu ödeyin diyor. İnsanlar da gidiyorlar. Fethullah Hoca'nın söylediği sözlerin öyle çok fazla çarpıcı, öyle insanı kaldırıp fırlatan bir yanı yok ama bu sözleri o söylediği vakit insanlar fişek gibi harekete geçiyorlar. Sen ve ben söylediğimiz zaman bir tesiri olmuyor. O söylediği zaman millet alıp çantasını yola koyuluyor. Açıkla bakalım!"
Nevzat Ağabey, Cenab-ı Hak ömrünü bereketlendirsin; kalem tutan elin dert görmesin (ve ben o eli öperim); bize bizim sergüzeştimizi ibret nazarıyla yeniden hatırlatıp zihnimizi tazeleyip zenginleştirdiğin için.