Mimar gözüyle Kur’an ayetlerine bakış 2
Merhum, Mimar Turgut Cansever, daha genç yaşta iken Meşhur Müfessir, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'la tanışır.
Elmalılı'nın kırk günde Fransızcayı öğrenmesine hayran olur.
Elmalılı'nın yanına o günlerde Dini İlimler okumak isteyen eski Dışişleri Bakanlarımızdan Merhum Turan Güneş (1922-1988) ile beraber giderler.
Turgut Canseveri okuyalım:
"Elmalılı ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Turan Güneş (1922-1988) ile gittiğimiz gün bana hiddetle hitap ettiğinden bahsetmiştim.
Kırk günde Fransızca öğrenip Bergson okumuş, çok müstesna bir insan. Ama zaman içerisinde Elmalılı'yı ben neden fazla takip etmedim sorusunu sormaya başladım.
Bir şey beni rahatsız etmiş ve Elmalılı'nın düşünce sistematiğine daha fazla yaklaşmaktan alıkoymuştu.
Fark ettim ki, birinci ciltte de bütün anlatımı Batı düşüncesinden referanslarla, oradan alınan desteklerle tamamlanıyor.
Yani adamın Batı düşünce tarihini bilmesindeki derinlik şaşırtıcı bir şey.
Fakat burada büyük bir kültürel oluşum var. O kültürel oluşumu kendi içinden yaklaşıp bulmak yerine dış referanslarla anlatmaya teşebbüs etmek....
Bunu doğrusu çok çok sonra, bir otuz sene sonra Mazhar bey'le bir konuşma sırasında keşfettim.
Kitabını görseniz... Aristo'yu, Kant'ı, modern düşünürleri, hepsini avucunun içi gibi bilen bir insan.
Kitabı da pek çok defa onlara referans yaparak İslâm'ı anlatma girişimi.
Şimdi tabii bu çerçevenin dışına çıkınca da insan başka neler var diyor.
Doğrusu yabancı yazarların İslâmiyeti anlama, anlatma çabaları birçok defa çok ilginç geldi.
Titus Burchardt (1908-1984) bunlardan bir tanesi. İslâm Tasavvuf Doktrinine Giriş kitabı ve diğer çeşitli yazıları...
René Guéneon (1886-1951) bir başkası.
Geçenlerde hastalıkla yatarken çocuklar Roger Garaudy'yi getirdiler. Tabii Garaudy'nin Hıristiyanlığı, İsa'yı anlattığı birkaç sayfa var.
Yarabbim, insanın tüyleri diken diken oluyor güzelliği karşısında.
Tabii İslâmiyet için yazdıkları ve söyledikleri de öyle.
Burada tezat şurada: Bir İslâm düşünürü, Müslüman düşünür, Batı referanslarıyla anlatıyor. Batıdan bakanlar kendi referanslarıyla değil, İslâmî referanslarla bakıyorlar, müthiş güzel ve önemli şeyler söylüyorlar." (Turgut Cansever, Düşünce Adamı ve Mimar Sayfa 44)
Batı mimarisini çok iyi bilen Cansever'in, eserinde Selçuklu Mimarisi ile Osmanlı Mimarisine dikkat çekmesi, Osmanlı Mimarisinin her an değişime elverişli olduğunu ifade etmesi, Kilisenin insanları oturacağı yere kadar yönlendirirken, caminin serbest bıraktığına ve özgürleştirdiğine dikkat çekmesi ister istemez Elmalılı merhumun batı düşünürlerini referans kabul etmesi Turgut beyi rahatsız etmiş hatta uzun yıllar Tefsiri okumasını bile engellemiş.
Ama keşke engellemeseydi, baştan sona kadar okuyabilseydi de biz de Mimar gözüyle birkaç yönünü görebilseydik.
Cansever devam ediyor:
"Allah'ın emrine kayıtsız şartsız uymaktır" diyor İslâm kendisi için.
Bu doğrusu modern çağın insanlığa açtığı bir kapı.
Öyle olduğu zaman, yapılan mimari orada duran ve onun içerisindeki hareketleri, oluşumları zorlayarak bir tarafa yahut öbür tarafa itmeyen, kendisini yüceltme teşebbüsünde bulunmadan duran ve buna benzer bir dizi davranış tercihi sebebiyle güzel olan bir mimari oluyor.
Allah'ın yarattığı dünyada ne varsa onların içerisinde mündemiç bulunan yaratılışın iradesine, yani içeriğin sağlamlığına, niteliğine, taşın niteliğine, vesaireye uyma esas oluyor.
Bu takdirde uyma tavrı içersinde olan insan "Ben yaptım" demiyor, "Var olanın gereğini yerine getirdim" diyor. (Turgut Cansever Düşünce Adamı ve Mimar Sayfa 398)
Elmalılı, Fatiha süresinde "İyyake Na'büdü/Ancak Sana kulluk yaparız" ayetinin tefsirinde bu konuda şöyle der:
"Âlemde ben Allah'tan başkasına hürriyetimi veremem ve ancak O'na ve O'nun emrine inkıyat ederim, tâatı sever, isyandan nefret ederim, hayra koşar, şerden ictinap eylerim, hayrın başını da hakta bilirim, Allah'ın emrine uymıyan, Hak Tealâ hesabına yapılmıyan hiçbir şeye ölürüm de serfuru etmem (baş eğmem)..." (Elmalılı, Hak Dini Kurman Dili 1/103)
Devam edecek