Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Vakit kimlerle boğuşuyor... Kimler Vakit’le uğraşıyor?

Vakit kimlerle boğuşuyor... Kimler Vakit’le uğraşıyor?

Vakit nelerle meşgul, “birileri” nelerle uğraşıyor?.. Ya da, Vakit’le kim, nasıl uğraşıyor, “birileri” ne yapmaya çalışıyor?.. Hangi “geri zekâlı”dır, hangi “embesil”dir, hangi “aptal”, hangi “dunkof”, hangi “angut” ve hangi “zırcahil”dir bilmiyorum ama “Vakit’in prensiplerinden habersiz” birileri, sırf “Vakit’e çamur atma” adına, internet sitelerinde “Vakit’e protesto” kampanyası başlatmış!.. Niye?.. Çünkü, bu “ahmak”lara göre Vakit; yayın hayatının hiçbir döneminde “almadığı” ve “almayı da düşünmediği” bir “reklâm” almış!.. Evet, biz “Coca Cola’nın reklâmı”nı almışız!.. Bazı “salak ve yalak”lar da; Vakit’in sayfalarına bakma gereği bile duymadan, basmışlar “iftira”yı!
“Amerikan emperyalizminin sembol markası ve soykırımcı siyonist işgalcinin en büyük destekçilerinden olan Coca Cola’nın reklamına tam sayfa yer veren ??? gazeteleri ile Vakit’e yönelik tepkiler sürüyor.
Tüm dünyada Müslümanlar, yıllık gelirinin bir bölümünü siyonist işgal şebekesine bağışladığını gizlemeyen Coca Cola’yı boykot çağrıları yaparken, ??? gazeteleri ile Vakit’in işgal destekçisi bu markanın tam sayfa reklamını yayınlamaları duyarlı Müslümanları harekete geçirdi.
Bir grup duyarlı Müslüman, Coca Cola ve işgalci katillerin destekçisi benzeri markaların reklamlarına yer vermeye devam ettikleri sürece ??? gazeteleri ile Vakit’in boykot edilmesi yönünde kampanya başlattı.”
SİZİ GİDİ ALÇAKLAR SİZİ!
Ulan “geri zekâlı”lar!..
Ulan “embesil”ler!..
Ulan “angut”lar!..
Ulan “her türlü hakaret ve sövgü”yü hakeden onun-bunun çocukları!..
Siz “gözünüzle” mi bakarsınız gazetelere, yoksa başka yerlerinizle mi?..
Eğer gözünüzle bakmış olsaydınız, “Vakit’in arka sayfası”nda; Coca Cola’nın, hem de “tam sayfa” reklâmının bulunmadığını görürdünüz!..
Çünkü, böyle bir ilân, Vakit’in hiçbir sayfasında yayınlanmadı!.. Bugünlerde de yayınlanmadı, dün de yayınlanmadı, yarın da yayınlanmayacak!..
Çünkü bu gazete;
İslâm coğrafyasındaki “işgal”ler ve Filistin’deki “İsrail vahşeti” konusunda, “embesil ahmaklar”dan çok daha duyarlıdır!..
Dedim ya;
“Asgari zekâ seviyesinden bile mahrum” bu aptalların kim veya kimler olduğunu bilmiyorum!..
Ama şunu biliyorum;
Bunlar sadece “beyin özürlü” değil, aynı zamanda “görme özürlü” olmalı ki; “başka gazeteler”de yayınlanan bir reklâmı, Vakit’te yayınlanmış gibi görmüşler!..
Ve de öyle göstermeye çalışıyorlar!..
Kimbilir, belki de;
“Amuda kalkmış olarak” bakmışlardır gazetelere!.. Öyle bakınca da; “görme” organı devredışı kalıp, “def-i hacet” organı devreye girmiş ve böylece “Vakit’e zifos sıçratmak” zorunda kalmışlardır!..
Ama, gayretleri boşuna!..
Çünkü Vakit, bu gibi “alçak”larla uğraşmayacak kadar “büyük” bir gazetedir!..
VAKİT’İ ENGELLEME PLÂNLARI
Şu işe bakın... İnternet sitelerinde bu “alçak ve müfteri”lerin “iftira” dolu “mail”leri dolaşırken, bazı internet sitelerinde de, Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Vakit’i engelleme plânları” deşifre ediliyordu, iyi mi?..
Bu haberlerde deniliyordu ki;
“Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Levent Ersöz’de ele geçirilen “Cumhuriyet Çalışma Grubu” isimli “gizli” ibareli bir belge, Vakit Gazetesi yayınlarını engelleme niyetini ortaya koyuyor. Oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun Vakit Gazetesi yayınlarını önlemek için birçok yöntem belirlediği görülüyor.
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan “2. iddianame”nin delil klasörlerinde dikkat çekici bilgiler bulunuyor. Cumhuriyet Çalışma Grubu isimli yapılanmanın hazırladığı “Vakit Gazetesi’nin Saldırılarına Karşı Alınacak Tedbirler” isimli dosyada legal ve illegal olarak yapılması gerekenlerin sıralandığı görülüyor.”
Görüyorsunuz ya;
Vakit, kimlerle uğraşıyor?..
Ya da;
Kimler Vakit’le uğraşıyor?..
Bir yanda “Ergenekoncu”lar, öte yanda “homoseksüel” ve “lezbiyen”ler!.. Bir yanda “cadaloz”lar, öte yanda “karteloz”lar!..
Ve, “konfor”ları bozulan, daha niceleri!..
Hepsinin derdi Vakit’le!..
Hani, söylemeye dilim varmıyor ama, düşünmüyor da değilim...
“Acaba” diyorum;
“Protesto kampanyalarına Vakit’i de dahil eden embesiller, Ergenekon Terör Örgütü’nün kirayla tuttuğu paralı piyonları mıdır?!?..”
Öyle ya;
Ergenekon Terör Örgütü’nün böylesine deşifre olduğu şu günlerde, bu deşifrede büyük roller üstlenen Vakit’e çamur atılmalı ki, Ergenekon rahatlasın!..
Bunları düşünüyorum ama yine de ihtimal veremiyorum... Öyle ya; “darbe” yapıp “ülke yönetmeye” talip Ergenekon gibi bir örgüt; böylesine “aptal” ve böylesine “angut”ları, “piyon” olarak bile kullanmaz!.
Çünkü onlar, “Vakit’i susturmak” için daha sinsi plânlar yapmışlardır!..
TÜYLER ÜRPERTEN ŞEYTANCA PLÂN!
O plânlar, internet sitelerinde bugünlerde dolaşmaya başlamış olsa da; biz o plânları daha önce deşifre etmiş ve 18 Ağustos 2008 tarihli birinci sayfamızda yayınlamıştık...
O gün de demiştik ki;
“Yayın hayatına atıldığımızdan bu yana nice badireler atlattığımızı biliyorsunuz... Baskına uğradık, silahla tarandık... Şimdi ortaya çıkıyor ki; bütün bunlar darbeci Org. Şener Eruygur tarafından kurdurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu adlı illegal bir çetenin plânları doğrultusundaymış... Saldırıların tek amacı Vakit’i susturmakmış!..”
Olayın yeni tarafı şu:
Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan bu plân, Levent Ersöz’de elegeçirilmiş ve “2. Ergenekon İddianamesi”ne konulmuş!..
O tarihte de ifade ettiğimiz gibi; Vakit’e yönelik “legal” ve “illegal” eylemler, “tüyler ürperten” cinsten!.
Buyrun, “Vakit’i susturmayı” amaçlayan “şeytanca plânlar”dan birkaçını birlikte okuyalım:
¥ Gazete yönetiminin ve yazarlarının özel yaşamları ve aile ilişkilerinin teknik takibe alınması,
¥ Her gün Adli Müşavirlikçe gazete taranarak suç unsuru tespit edilen haber ve yorumların İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü'ne bildirilmesi,
¥ Tespit edilen suç unsurları doğrultusunda ilgili kişi, kurum ve STK'larının, duruma göre açık veya kapalı olarak uyarılması ve dava açmalarına öncülük edilmesi,
¥ Bu şekilde organize edilen yoğun davalarla gazetenin çalışamaz hale getirilmesi,
¥ Vakit gazetesinin kullandığı temalar takibe alınmış olup, bu temalar ve savundukları tezlerin çürütülmesi için cevabî mahiyette çalışmalar yapılması,
¥ Gazetenin, Remix projesi de dahil olmak üzere Mali ve Teknik D. Bşk’lığının imkân ve kabiliyetleri kullanılarak çok yönlü takibe alınması,
¥ Vergi, mali durum, ahlaki durum ve diğer ticari faaliyet ve ilişkileri takibe alınarak, işlem yapılması ve elde edilen bilgilerin kamuoyuna sızdırılması,
¥ Gazetenin ilgi ve iltisaklarına ilişkin elde edilecek bilgiler bir gazetede yayınlanarak, iki gazete arasında yaratılacak polemikten istifade edilmesi,
¥ www.vatansever.com sitesi hizmete açıldıktan sonra bu siteden gazetenin deşifre edilmesi, uygun değerlendirilmektedir.
Yukarıdaki maddeler, başka söze hacet bırakmayacak kadar açık!..
“Vakit’i susturmak” için ne yapmaları gerekiyorsa yaptılar...
Üzerimize “SSK müfettişleri”ni gönderip, günler boyu “defter incelemesi” yaptırdılar!..
“Dâvâ”lara gelince!..
“312 General Dâvâsı” dersek, herhalde başka şey dememize gerek yok...
Çünkü, bu dâvâ; kod adları “Sarıkız” ve “Ayışığı” olan “darbe girişimleri”ne de konu olmuş!..
Şimdi anlıyoruz ki;
Vakit, “darbe”ler ve “cunta”cıların önünde “en büyük engel”dir!..
“Susturulması” gereken bir engel!..
Zira, “312 General Dâvâsı”nın bir benzeri, “3. sınıf dünya ülkeleri”nde bile, evet “Hotanto”da bile yok!..
SABOTAJ, ADAM KAÇIRMA VE DARP!
Yukarıdan beri saydığımız maddeler, “legal”(!) görünümlü “linç girişimleri”dir!..
Ki, bunlara “kartel gazeteleri” de, haber ve köşe yazılarıyla “yardım ve yataklık” etmişlerdir!..
Bir de “illegal yöntemler” var ki; bunlar “insanın kanını donduracak” cinsten!..
Buyurun, maddeleri okuyalım:
¥ Gazete dağıtım sistemi ve dağıtım şirketi takibe alınarak, dağıtım araçlarına yönelik eylem yapılması,
¥ Gazetenin baskıya girdiği akşam saatlerinde, gazete binasının elektrik, gaz, yangın güvenliği gibi alanlarına yönelik saldırı ve sabotajlarda bulunulması,
¥ Adam kaçırma, tehdit, darp gibi yollara başvurulması,
uygulanabilir ve etkin hareket tarzları olarak değerlendirilmektedir.
Hemen söyleyelim; “CÇG’nin plânı”nda öngörülen bu “saldırı”ları da yaşadık biz!..
Gazetemizin önüne “el bombası” bırakılması ve merkez binamızın “Kaleşnikoflu saldırı”ya uğraması, sadece iki örnek!..
“İllegal çete”lerin iftiraları sonucu Genel Yayın Koordinatörümüz Mustafa Karahasanoğlu’nun, Yayın Kurulu Üyemiz Hasan Hüseyin Maden’in ve ben Hasan Karakaya’nın yaşadığı “gözaltı”lar da, büyük bir ihtimalle “şeytanca plânın gereği” idi!..
Sonuç olarak söylemek istediğimiz şu:
Bizim, “doğaçlama” olarak geliştiğini sandığımız olayların birçoğu meğer “plân gereği” imiş!..
Evet, “Vakit’i susturma” plânının gereği!..
APTAL SİNEKLERE NE DİYELİM?
Ne var ki; “legal ve illegal saldırılar”a rağmen, bugüne kadar susmadık, inşallah bundan sonra da susmayacak ve “gerçekleri haykırmaya” devam edeceğiz!..
Tabiî, şaşırmıyor da değiliz!..
Biz, kendilerini “dev aynası”nda gören bu “cuntacı”lar ve “illegal çete”lerle boğuşurken ayağımızın altında dolaşan “sinek”lere de cevap vermek zorunda kalıyoruz ya, işte onlara şaşıyoruz...
Ama, ne yapalım ki;
“Aptal sinekler” deyip geçemeyiz!.. Malûm, sinekler “ufak”tır ama “mide bulandırır”lar!..
Hele de “Ergenekon sineği” olurlarsa!..
============
ÇYDD’nin kızları!
Başında “hasta ve yaşlı bir kadın” (!) olan Prof. Türkan Saylan’ın bulunduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Kadıköy Şubesi’nde elegeçirilen “2008 Toplantı Özeti” başlıklı bir belgede; “Ergenekon’la bağlantı”dan tutun da, “PKK ile ilişki”ye kadar ne ararsan varmış!..
Tabiî; “dinsel”lik de varmış, “cinsel”lik de!..
Mesela, deniliyormuş ki;
“Faaliyetlerimizi engelleyebilecek dinsel-şoven-kültürel dogmaların giderilmesine yönelik olarak eğitimlerde doğal cinsellik ön plana çıkarılacak.”
Aynı cümlelerin devamında da, şöyle bir ifade yer alıyormuş:
“Askeri okullara yakın çevrede oluşturulan kız evlerine en uygun kızlar seçilerek bu evlere aktarılacak. Çalışmanın hassasiyeti sıklıkla vurgulanacak. Kızlara her türlü fedakarlık yapmaları için yönlendirmede bulunulacak. Kuleli’de rehberlik dersinden yararlanılacak.”
Kızların göstereceği, “her türlü fedakârlık”ın sınırı nereye kadar acaba?.. İşin içinde “fuhuş” da var mı?..
O zaman bu kızlar “fahişe” olmazlar mı?.. Bu durumda, Türkan Saylan’a da “mama” mı demek gerekiyor acaba?!?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi