Bu protestoların memlekete hayrı var
Toplumun yüzde “doksansekizi” başörtü serbestiyetine “Evet” derken, yüzde “ikilik” gibi, bu topraklara ve millete yabancı belli azınlıklar ile bir kısım medyadaki “yelleme akıllı” tetikçilerin sayesinde, ülkede sadece onlar yaşıyor ve geriye kalan yüzde “doksansekizlik” kesim ise onların kölesiymiş gibi bir manzara çıkıyor ortaya.
Halbuki tam tersi. Nüfusumuzun çok büyük çoğunluğu, başörtüsünün; ananelerimizde, örflerimizde ve dinimizde yerinin olduğuna inanır ve bu inançla; yaşadığı toprakların tek taşını bile heba etmeyecek kadar ülkesine ve milletine bağlıdır. Bu bağlılık ise engin hoşgörü meydana getirdiğinden, protestocuları hoşgörüyle karşılamaktadır.
Protesto meydanlarının pek çoğu, hayatları boyunca iki tane yumurtayı kırıp, kocasının önüne koyamayan ve bu yüzden de kocaları tarafından terk edilen hanımlarla dolu. Bunların birçoğunun düzenli bir aile yaşantısı bile yok. Halep oradaysa arşın burada.
Mesela içlerinden biri çıksa da, “Benim oğlum, ülkesi ve milleti için şehit olmuştur. İşte fotoğrafı, işte şehit olduğu yer. Ben oğlumu başörtüsü yasaklansın diye şehit verdim” dese, müsaade edilirse 81 vilayete heykelini dikerim.
Biri çıksa da, “Ben ve benim ailem, devlete vergisini vermiştir, askerliğini yapmıştır, alnının teriyle zengin olmuştur ve devletin kalkınması, milletin aydınlanması için şunları şunları yapmıştır, geçmişinde hiçbir karanlık tablo yoktur” dese, vatanını ve milletini seven birileri de onların geçmişlerindeki karanlık sahneleri ortaya çıkaracaktır.
Nedense meydanlara dökülüp avazlarının çıktığı kadar bağıranların büyük kısmı dul hanımlardan oluşmaktadır. Ya kocaları tarafından terk edilmişler ya da daha iyi ve özgür bir hayat yaşamak için kendileri evlerini terk etmişlerdir. İnanmayan araştırma yapar.
Aklı başında, ülkesi ve milleti için gerçekten ter döken, devletine karşı vazifesini hakkıyla yerine getiren, insanlara ve insanlığa hizmeti karşılıksız yapacak kadar yurttaşlık bilincine vakıf hiçbir aileden, meydanlarda kimseyi bulamazsınız.
Sonra bunların pek çoğu, Atatürk öldükten sonra İnönü’nün Atatürk’e olan karşıtlığı neticesinde, Atatürk’ten sonraki CHP’ye ve İnönü’ye iman edenlerle, devletin ve milletin malının peşkeş çekildiği ailelerin mirasyedi çocukları ve onların torunlarıdır.
Buyurun, bugün başörtüsü başta olmak üzere milletin örf, âdet, gelenek ve dini inançlarına karşı mücadele eden herkese ama herkese bakın, altından çıkacak neticenin, CHP zihniyeti ve aynı zihniyetin zengin ettiği aileler ve onların çocukları olduğu görülecektir.
Evet, bu protestoların memlekete ve millete faydası vardır. Dikkat edilirse, ne zaman bu zihniyet memleketin başına bela olduysa, milletimiz derhal belayı başından savacak insanları işbaşına getirmiştir. 1960 darbesinden bu yana darbe ve muhtıralara bakalım, hepsinin de sonunda milletin isteği sandıklara yansımış ve halkımız ülkesine sahip çıkmıştır.
28 Şubat sonrası ne oldu? Nerede 28 Şubatçılar? Hangi biri millet tarafından hayırla anılıyor? O gün milleti köşeye sıkıştıranlar ve istedikleri gibi at koşturanların arkasından millet niye gitmedi ve tarihin karanlık ve facia dolu sayfalarına gömdü?
Her darbe, her muhtıra, hatta muhtıra söylentisi bile milletimizin kenetlenmesine ve millet-devlet kaynaşmasına sebep olmakta ve bu sayede, devletimiz güçlenmektedir. Halkımız, siyasi hırs ve kinlerine mağlup olanlara her zaman dersini vermeyi bilmiştir.
Dünyanın hiçbir devletinde bir vatandaş, diğer vatandaşının hak ve hukukunu çiğnemeye kalkmaz. Vatandaşlık bilinci ve millet olma bilinci bu anlayışı reddeder. Hangi dilden, dinden, ırktan olursa olsun, devlet ve millet olma inancına sahip her insan, diğer insanların hak ve hukukuna saygı duymayı bilir ve buna inanır.
Bir ülkede milletin istediği anayasayı, milletin seçtiği irade yapar; devletin ve milletin iradesine ipotek koyan zihniyetler değil. Kafası sadece ipotek koymaya çalışanların akıl ve mantığının stopladığı yer burasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.