Bütün dünya değişse CHP zihniyeti yine değişmez
Türkiye’deki gündemin arkasından tazı koşsa yetişmesi mümkün değil. Bizden başka hızla gündemi değişen bir başka ülke daha var mı bilmiyorum.
Seçim döneminde yediğimiz içtiğimiz, partilerden ayrı gitmedi. Onlarla yattık, onlarla kalktık. Karakucak güreşi gibi, önüne gelen seçim mevzuuna daldı ve hemen herkes, seçimler ve sonuçlarıyla ilgili, aklının yettiğince konuştu, yazdı, çizdi.
Milleti en çok meşgul eden meselenin başında da CHP’nin komik açılımları geliyordu. Bir kısım insanlarımız inandılar, bir kısmımız da inanmadı. Ben de inanmayanların safında yer aldım ve değişmelerinin mümkün olmadığını hem yazdım hem konuştum.
Dünyaya ve Türkiye’ye dürbünün tersinden bakan insanların değişmesi mümkün değildir. Değişmeye kalktıkları an, tükeneceklerini, biteceklerini sanır ve o korkuyla yaşar veya yaşatılırlar. Çünkü dürbünün tersinden görülen alan çok dardır ve nesne anlaşılmaz.
CHP zihniyetli adamların eline geçen belediyelerden bir yığın olumsuz haberler geliyor. Her birini oturup yazmak zaman kaybı olduğu gibi enerji kaybına da sebeptir. Sadece İstanbul’dan iki örnek vermek istiyorum. Değişmesi mümkün olmayan, değişmesi dahi teklif edilemeyen bir zihniyetin üzerinde çok fazla durmamalı.
Maltepe’de oturan bir dostum anlattı. Maltepe Belediyesi’nde alnı secdeye giden ne kadar işçi varsa, hepsinin işine son vermeye başlamışlar. Başörtülü çalışan işçiler zaten ilk günden “işe gelmeyin” emriyle karşılaşmışlar. Sırayla mütedeyyin insanları gönderiyorlarmış.
Kartal Belediyesi eski başkanı Arif Dağlar, Kartal’a çok güzel bir belediye binası kazandırmıştı ama oturması nasip olmadı. Hem de bu nasip olmayışına maalesef ve ne yazık ki, muhafazakâr oylar sebep olmuş. Kartal’da herkes böyle söylüyor. Şimdiki CHP’li belediye başkanı “Binada tadilat var” diyerek ilk iş, mescidi kapatmaya başlamış.
Hani bu adamlar kimseye dokunmayacak, kimsenin inancıyla, örtüsüyle, namazıyla uğraşmayacaklardı? Mümkün mü uğraşmamaları? Adamların esas işi; cami, cemaat, namaz, örtü ve dini değerlerle mücadele etmek değil mi? Tarihleri boyunca bundan başka icraatlarını bilen, gören, duyan var mı?
CHP’nin değişeceğine inandıkları için midir, yoksa AK Parti’ye kızgınlıklarından dolayı mıdır veya başka başka sebeplerden midir bilmiyorum ama bu seçimde hiç tahmin edilmeyecek kadar muhafazakâr partilerden CHP’ye oy verildiğini duydum.
Hatta benim oy kullandığım okulda müşahitlik yapan bir görevli, seçimden sonra hayretler içerisinde; “Vazifeli olduğum sandıklardan 150 civarında oy, ilçede ve il genel meclisinde mensup oldukları partiye, büyük şehirde de CHP’ye verilmişti ve tabii çok şaşırdım, nasıl olabilir” diye soruyordu.
“Bilmem” diye cevap verdim ve söyleyeceklerimi yuttum. Ne diyebilirdim ki, oy vermeyi milli bir görev yerine, nefsi bir görev kabul eden insanlar, elbette nefislerinin buyruğuna uyacaklardı. İnsanların hür iradesine saygı duymak gerekir. Zaten millet ne çekiyorsa, siyaha “beyaz”, beyaza “kara” diyenlerin yüzünden çekmiyor mu?
Bir de seçimler sırasında yazdığım bir yazıda “Oy vermek hem vicdani hem de imani bir görevdir” demiştim. Bütün ömrünü ceviz kabuğunda geçiren ve çevresiyle hep çatışan zavallı ihtiyarın biri de bu yazıma kendince yorumlar yapmış ama ben okumadım.
Benim yazımı ve ilgili yazıyı okuyan kişilerden bazıları sordular. “Oy vermek nasıl imani bir görevdir” dediler. Ben de onlara şöyle cevap verdim:
“Mahallenizde cami var mı? Var. Açık mı? Açık. Ezan okunuyor mu? Evet. Kur’an kursu var mı? Var. Açık mı? Evet. İyi öyleyse, daha ileriye gitmeye gerek yok. Sadece ve sadece ezanların susmaması, camilerin açık kalması, Kur’an’ın devamı için bile bu kutsallara sahip çıkacak insanlara oy vermek gerekir.”
Bundan ötesi var mı dostlar? AK Parti’den veya diğer muhafazakâr partilerden CHP’ye geçen belediyelerde daha neler göreceksiniz. Ne mescit koyacaklar ne de namaz kılan insan.
Oy vermek dini bir görev miymiş değil miymiş o zaman anlayacağız. Lütfen meseleye dürbünün tersinden bakmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.