Okuma yazma biliyor muyuz?
Okuma yazma öğrenelim
Türkçe okuma yazma öğreniniz. Türkçe okuma yazma ne demektir?
1928'de yasaklanmış olan bin yıllık millî yazımızı öğrenmek demektir.
1928'den bu yana 81 yıl geçti. Sadece bu yazıyı okumakla insan gerçekten okur-yazar olmaz. Madalyonun öbür yüzünde bin küsur yıl var...
"Bin yıllık yazımız millî değildir, Arap yazısıdır" diyenlere cevap şudur: Latin veya frenk yazısı millîdir, Türk harfleridir diyorsunuz... Onun yanında İslâm ve Kur'ân yazısı milyon kere millîdir, bizimdir.
Kur'ân yazısı zordur, eğitimi güçleştirir diyenlere: Japonlara ve Çinlilere bakınız. Onların yazısı Arap yazısından bin kere zordur, bu yüzden geri mi kaldılar?
Zor bir yazı bir toplumu güçlü kılar.
Kolay bir yazı toplumu zihin tembelliğine uğratır, geri zekâlı yapar. Örnek mi istiyorsunuz?.. Örnek mi istiyorsunuz?.. Beni fazla konuşturmayın...
Hazret-i Muhteremler, Hazretü'l-Hazeratlar, Müslüman kesimin baronları, sayın kontlar, sayın dükalar, sayın büyükler...Lütfen müntesiblerinize Türkçe okuma ve yazma öğrettiriniz.
Böyle bir şey çok büyük hayır olur.
İngilizce öğrenmek için çırpınan Müslüman gençler, önce bin yıllık Türkçenin okuma ve yazmasını öğrenseniz daha hayırlı olmaz mı?
Ne korkunç cehalet!.. Milyonlarca Türkiyeli 81 senelik yazıyı biliyor, bin yıllık yazıyı bilmiyor.
Elifi mertek sanmak ne kötü.
Cahillik ne kötü.
Bilmezlik ne kötü.
Bilmemek o kadar ayıp değil ama öğrenmemek çok ayıp.
Onların Arkasında Namaz Kılınmaz
BÜYÜK İslâm İlmihali gibi muteber ehl-i sünnet kitaplarında bulunan bütün dinî bilgiler; Kur'ân'dan veSünnetten çıkartılmış sahih, doğru, hak İslâmî bilgilerdir. Müslüman kardeşlerimizin İslâm'ı bu gibi doğru kitaplardan öğrenmeleri gerekir.
Bugün ülkemizde kendilerini din önderi olarak gösteren ve maalesef bazıları tarafından da kabul gören birtakım ilahiyatçılar vardır ki, bazısı namaz bile kılmaz.
Adam din önderi, din alimi geçiniyor, Kur'ân meali veya din kitabı yazıyor ve namaz kılmıyor. Bu adama tâbi olunur mu? Zerre kadar aklı ve vicdanı olan olmaz.
Bid'atlar ikiye ayrılır. Sahibini dinden çıkartmayan bid'atlar... Sahibini dinden çıkartan, mürted eden bid'atlar.
Bid'atçinin yaptığı Kur'ân meali ve tefsiri okunmaz...Bid'atçinin yazdığı din kitabı okunmaz. Bid'ati kendisini küfre götüren kişinin ardında namaza durulmaz.
Adam "Kâfirler de cennetliktir..." diyor. Böyle bir adamın ardında cemaat olup namaz kılana acımak gerekir.
Adam mânen tevatür derecesinde olan sahih hadisleri inkâr ediyor...Böyle bozuk bir kimsenin lâfı dinlenir, kitabı okunur, imameti kabul edilir mi?
Hadîs-i şerifte "El-imamu zâmin..." buyurulmaktadır. Bozuk itikadı, bid'ati yüzünden imamın namazı makbul ve sahih olmazsa cemaatinki de olmaz.
Bazısının bid'atleri küfre kadar varan birtakım reformcular Diyanet'i ele geçirmeye, dinî sahada kadrolaşmaya çalışıyor. Müslümanların bu faaliyetlere karşı çok dikkatli olması gerekir.
Bu bid'atçiler neler diyor?
1. İslâm tek hak din değildir, başka hak dinler de vardır. Onların mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir... diyor.
2. Kur'ân'daki ve Sünnetteki birtakım muhkem, kesin emirler ve yasaklar tarihseldir, bugün için geçerli değildir... diyor.
3. Sahih hadîsler ayıklanmalıdır... diyor.
4. Müslümanlar kâfirleri dost ve velî edinebilir... diyor.
5. Müslümanların muteber kitapları için, onlar hurafelerle doludur... diyor.
6. Fıkıh, Müslümanları bağlamaz... diyor.
7. Kur'ân, Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a ve Tevhide çağırmıyor... diyor.
Velhasıl bunlara benzer son derece vahim hezeyanlar savuruyor.
İmanını, dinini korumak isteyen, ebedî saadete nail olmak isteyen Müslümanlar bu gibi bozuk kişilerden bucak bucak kaçmalıdır.
Onların tuzaklarına düşenler, farkına varmadan irtidat edebilir.
Onlar, kendi büyüklerine nebi diyen Kadiyanîlerden beterdir.
Onların kestikleri yenmez.
Onların ardında namaz kılınmaz.
Onlar cahil değildir. Kimisi iyi Arapça bilir, kimisi âlet ilimlerini ve 'âlî ilimleri okumuştur. Lakin kalplerinde yamukluk olduğu için sevad-ı âzamdan, cadde-i kübradan, cumhur-i ulemânın yolundan sapmışlardır.
Onlar Allah'ın âyetlerini ucuza satmışlardır.
Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum.Bazı uyuyanlar, uyandırılmaktan hoşlanmaz, öfkelenir. Bırakın beni mışıl mışıl, gafil gafil uyuyayım der. Onları rahatsız edişim lehlerinedir. Bir bilseler...
İyilerin Duaları Üzerimize Sâyeban Olsun
GÖRÜŞTÜĞÜM bazı kimseler, ayrılırken "Bize dua et..." diyorlar. Bendeniz, elbette bir Müslüman olarak dua ederim ama ehl-i dua değilim. Dua isteyenlere "İyilerin duaları üzerimize sâyeban" olsun cevabını veriyorum.
Dualarının kabul edileceği zannedilen sâlih kimselerden dua istenmelidir.
Cemaatin faydalarından biri de şudur: Kalabalık bir cemaat ile birlikte namaz kıldınız. Çeşitli günahlar ve sebepler dolayısı ile oradakilerin, bir kimse dışında, duaları makbul olmadı. Duası makbul olan zat, "Yâ Rabbi, hepimizi bağışla..." dedi. İşte siz inşaallah bu duaya dahil olursunuz...
Dua mü'minin silahıdır.
Dua ibadetin özüdür.
Duaların makbul olmasının (kabul edilmesinin) şartları vardır.
Allah'tan meşru bir şey isteyen kimse, kendi cüz'î iradesiyle kendisine yardım etmelidir.
Şer'i şerife aykırı dua edilmez.
Makbul dualar belâ ve felâketleri def' eder.
Muhlisen lillah verilen sadakalar, yapılan hayırlar da böyledir.
Büyük zelzele bekleniyor... Adam öldürmeler ve cinayetler çok arttı... Salgın hastalıklar yaklaşıyor... Terörün kökü bir türlü kurutulamıyor... Beyoğlu'nda yürüyen bir kızın başına pencere düştü...Bir başkasının başına kocaman saksı düştü... Sarhoş bir sürücü durağa daldı, bekleyenleri biçti... Otobüs uçuruma yuvarlandı... Metrobüsün tekerleği patladı, bariyere tosladı...
Dua edin dua edin...Sadaka verin sadaka verin...
Hayat sigortası hayatınızı kurtarmaz, vârislerinize para kazandırır ama makbul dualar, ihlâsla verilen sadakalar sizi âfet ve belâlardan korur. Bunu ben söylemiyorum, muhbir-i sâdık (haber verdiği her şey doğru olan) Peygamber-i Zişan (Salat ve selâm olsun O'na) söylemiş. Âgah olunuz.